Elbette ki piyasada fiyatı belirleyen arz talep dengesidir ama gün gelir aşırı talep büyük dengesizlik yaratır. Tam da şu dönemde yaşadığımız gibi... COVID-19 salgınının başladığı ilk günlerde, büyük kentlerde dört duvar arasına sıkışmak istemeyenler ve imkânı olanlar ağırlıklı olarak Ege ve Akdeniz kıyılarındaki yazlıklarına kaçmayı tercih ettiler. Öyle ki pek çok tatil beldesi bahar ve kış aylarında bile yaz yoğunluğu yaşadı. Bu ilgi emlak piyasasında da hissedildi. Yıllardır boş duran yazlık evler bile birer ikişer el değiştirmeye, tadilattan geçip yenilenmeye başladı. Ve fiyatlar adeta roket hızıyla tırmandı.
Kiralık villa turizminin yaygın olduğu Fethiye ve Kaş bölgesinde, haftalık kiralar her yıl katlanarak artıyor ve halen talep hız kesmiyor. Bodrum ve Çeşme’de ise rakamlar kelimenin tam anlamıyla astronomik boyutlara ulaştı. Satış fiyatlarının yanına yaklaşmak neredeyse imkânsız.
Ege’nin en üst noktasından en altına, en popüler yerleşim biriminden en ücra köyüne kadar hepsinde arsa fiyatları da tırmanış trendine ayak uydurdu. İmarsız, tarla vasfındaki yerlerin bile yanına yaklaşılmıyor. Talep bu kadar yoğun olunca fiyatların daha nereye kadar çıkabileceğini kestirmek güç ancak asıl soru şu: Daha ne kadar bu fiyatlarda kalabilir?
HASSAS TARTIŞMA
İngiltere, salgına karşı başlatılan aşılama seferberliği çerçevesinde nüfusunun yarıdan fazlasını aşıladı. Bu sayede de yakın geçmişte en çok vaka görülen ülkeler arasındayken şu anda listenin altlarında. Buna rağmen İngiltere’de kafe, pub ve restoranlar 12 Nisan’dan itibaren, o da açık alanda olmak kaydıyla müşteri kabul etmeye başlayacak.
Bir sonraki adım için de aşı sertifikası gösterip mekânlara girilip girilmemesi tartışılıyor. Negatif test sonucunun ibrazı işletmelerin açılmasına yardımcı olacak bir yöntem olarak değerlendiriliyor. Bu hassas tartışmalara bakınca insanın içinden “Acaba biz biraz erken mi açıldık” sorusu da geçmiyor değil doğrusu...
BİR TWEET KAÇ PARA EDER?
Twitter CEO’su Jack Dorsey’nin 15 yıl önce platformu kurarken attığı ilk tweeti, kısa bir süre önce Türk asıllı iş insanı Sina Estavi tarafından 2,9 milyon dolara satın alınmıştı. Malezya merkezli Bridge Oracle’ın CEO’su olan Estavi, fiyatı yüksek bulanlara şu cevabı vermiş: “Bu bir dijital varlık olarak insanlık tarihinin parçası. Bundan 50 yıl sonra insanlık tarihinin ilk tweetinin fiyatının ne olacağını kim bilebilir. Bence bu tweet Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa tablosu gibi eşsiz...” Şahsen bir tweete bu kadar anlam yüklenmesi, hele hele Mona Lisa ile bir tutulması bana biraz abartılı geldi; siz ne dersiniz?