Kahvenin biz Türklerin hayatındaki yeri çok farklıdır... ‘Bir kkaahveenin 4400 yyıl hatırı vardır”‘ deriz. Birlikte içilen kahveye böylesine derin bir anlam yükleriz... ‘Gönül ne kahve ister ne kahvehane; gönül sohbet ister, kahve bahane’ diyerek dostluğun önemine vurgu yaparız. Kahvenin kökeni Orta Çağ’a kadar uzanıyor. Ancak o yıllarda içecek olarak değil yiyecek olarak tüketiliyor. Kahvenin ana vatanında; yani Etiyopya’nın güneyinde yaşayan yerli halk, un haline getirdikleri kahve çekirdeğinden yaptıkları ekmekleri yiyorlar...
Kahvenin içecek haline getirilmesi ise Yemen’de oluyor... Osmanlı’ya ise yabancı tüccarlar tarafından getiriliyor ve o zamanlarda kahve sadece toplumun üst tabakasınca tüketiliyor. Mısır’ın fethi ile birlikte bollaşınca halka iniyor kahve. 1555 yılında, yani Kanuni Dönemi’nde, ilk kahvehane Tahtakale’de Hakem ve Şems adlı iki kişi tarafından açılıyor. Büyük bir hızla da önce İstanbul’da, sonra tüm Anadolu’da yaygınlaşıyor. Bu kadar derin bir kahve ve kahvehane geçmişi olan ülkemizde artık Starbucks’ın hakimiyeti sürüyor.
Geçtiğiniz günlerde açıklanan verilere göre Türkiye, toplam 523 Starbuck’s ile Avrupa’da İngiltere’nin ardından ikinci sırada. İngiltere’de 727 Starbuck’s bulunurken, üçüncü Fransa’daki sayı 183... Kendi kahve kültürünü yaşatan, hatta farklı demleme teknikleriyle tüm dünyaya pazarlayan İtalya’da ise sadece 9 Starbuck’s bulunuyor. 1971 yılında açılan Starbuck’s, 50 yıldan kısa sürede bir dünya devine dönüşürken, 1555 yılında İstanbul’da ilk kahvehaneyi açan Hakem ve Şems’in hikâyesi ise o ilk ve son mekânla sınırlı kalıyor ne yazık ki...
Starbuck’s ile ilgili bir diğer konu da fiyat meselesi... Ülkelerin gelir düzeyi hesaba katılmadan, sadece kahvenin dolar bazındaki fiyatı esas alınarak oluşturulan Starbuck’s endeksine göre küçük lattenin en ucuz olduğu ülke Türkiye... Türk tüketicisi küçük latte için 1.78 dolar öderken, Macarlar 2.62; İngilizler 3.58; Amerikalılar 4.30; Danimarkalılar ise 6.05 dolar ödüyor. Bizim paramızla Danimarka’da bir latte 46 Türk Lirası’na geliyor. Bu yazıyı bol köpüklü Türk kahvesi eşliğinde okuduğunuzu umuyor ve keyifli bir Pazar diliyorum.
TEBRİKLER KIZILÇULLU
Yıllardır bilimde geri kaldığımızdan yakınır dururuz... Oysa yakınmak yerine harekete geçmek gerekiyor. Çünkü bilimde geri kalmamızın tek sebebi eğitim eksikliği. Bu gerçeği bize bir kez daha kanıtlayan yerin adı ise Buca Belediyesi Kızılçullu Bilim ve Sanat Merkezi. Açılmasıyla birlikte Buca’nın bilim üssü olarak nam salan Kızılçullu’nun öğrencileri,World Invention Competition and Exhibiton proje yarışmasında, 12 ülkeden 112 projeyi geride bırakmayı başardı. Bucalı gençler, yarışmada üç dünya birinciliği kazandı ve bir özel ödüle layık görüldü. Merkez öğrencilerinden Sinemis Nur Boz ve Bilal Esmer’in biyokimya alanında hazırladıkları ‘İnsana ve çevreye zarar vermeyen biyolojik gıda ambalajı’ projesi, altın madalyanın yanı sıra Malaysia Innovation, Invention and Creativity Association tarafından özel ödüle layık görüldü.
Asil Söylev ve Sude Kahraman’ın çevre alanında hazırladıkları ‘Ağır metal atıklardan oluşan zararları belirleyecek sensör’ projesi de altın madalya kazandı. Fizik alanında proje üreten Bilge Toprak Karakaya ise nano boyutta iletkenliğin kuantizasyonu araştırılarak insanlarda üridin eksikliğini tespit eden bir biyosensör hazırladı. Kalıtsal hastalıklar ve bazı nörolojik rahatsızlıkların tespit edilmesinde önemli rol oynayacak proje de altın madalya ile ödüllendirildi. İzmir’i ve Türkiye’yi gururlandıran tüm gençlerimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
SAYFİYE ÇIKMAZI
Küçük tatil beldelerinin en büyük sorunu, merkezi bütçeden yerleşik nüfusu oranında destek almasıdır. Bu da kışın nüfusu binlerle, on binlerle ifade edilen bölgelerdeki yerel yönetimlerin, elindeki sınırlı imkânlarla yazın yüzbinlere, milyonlara hizmet vermesini gerektirir. İzmir Karaburun da Karaburun da bu ilçelerden sadece biri. Karaburun’un resmi nüfusu sadece 10 bin 750 750. Yaz nüfusu ise 200 bin bin...
İlçe, COVID-19 salgını nedeniyle tatillerini uzatan yazlıkçılarla birlikte halen 30 bini aşkın nüfusu barındırıyor. Hem KaraburunKaraburun hem de diğer tatil beldeleri, merkezi yönetimden bir an önce bu adaletsizliğin giderilmesini bekliyor. Geçmişten bu yana süregelen bu adaletsizliği gidermek ise çok kolay; sadece istemek yeter.