İklim felaketi, küresel ısınma, artan doğal felaketler, insanoğlunun bitmeyen hırsı ve iştahı... Ne yazık ki gidişat hiç de iyi değil... Bunları göz önünde bulundurarak, geldiğimiz noktayı anlatmak ve bireysel sorumluluğum gereği herkesi uyarmak istiyorum. İşte son birkaç haftada gündeme düşen haberlerle dünyanın ve ülkemizin son hali:
ABD Havacılık ve Uzay Ajansı bilim insanları, temmuz ayında dünyada sıcaklık rekoru kırıldığını açıkladı. Temmuz 2023’ün, sıcaklıkların ölçüldüğü tüm 143 yıldaki temmuz aylarından 0,24 derece; 1951-1980 ortalamasından ise 1,18 derece daha yüksek olduğu duyurdu.
Küresel nüfusun yüzde 81’ini oluşturan 6,5 milyardan fazla insan, temmuz ayında en az bir gün aşırı sıcaklığa maruz kaldı. Yaklaşık 2 milyar insan küresel ısınmanın etkilerini çok güçlü bir şekilde hissetti.
İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, iklim felaketi nedeniyle, özellikle Ege ve Akdeniz’de yağışların yüzde 50 azalacağını; turizm ve tarımın bundan olumsuz etkileneceğini belirterek yetkilileri uyardı. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresinin 17 Ağustos tarihli verilerine göre kentteki beş barajın doluluk oranı geçen senenin aynı ayına göre azaldı. Kentin su ihtiyacının yaklaşık yüzde 45’ini karşılayan Tahtalı Barajı’ndaki su seviyesi, son 14 yılın en düşük rakamı olarak kayıtlara geçti.
Magapol İstanbul’un sadece ve sadece iki aylık suyunun kaldığı açıklandı.
Trakya’da yağışların yetersiz olması ve yaz aylarında artan sıcaklıklar sonucu ayçiçeği veriminin yüzde 70 civarında düşebileceği belirlendi.
İklim değişikliği nedeniyle artan aşırı doğa olayları, yeni kavramlar ve olguları da ortaya çıkardı. Özellikle son dönemde literatürün en popüler kavramlarından biri de “iklim göçü” oldu. 2050’ye kadar 216 milyondan fazla insanın değişen iklim koşulları nedeniyle göç edebileceği belirtildi.
Avustralya merkezli düşünce kuruluşu Ekonomi ve Barış Enstitüsü ise iklim değişikliğinin sebep olduğu doğal afetler nedeniyle 2050’ye kadar 1 milyardan fazla insanın yerinden edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını hesapladı.
Pazar günü canınızı sıkmak için yazmadım bunları... Ama artık günümüz sohbetlerinin vazgeçilmezi haline gelen “Hiç esmiyor”, “Üç aydır tek damla yağmur düşmedi” gibi cümlelerden doğa değil insanoğlu sorumlu.
Ve eğer hep birlikte bu gerçeği kabul edip bireysel olarak önlemler alırsak; ülkeleri yönetenlerin de gerekli sorumluluğu üstlenmesi kaydıyla belki çocuklarımıza güzel bir dünya bırakabiliriz.
VERİMLİLİK
OECD ülkelerinde, çalışanların, 1 saatlik emekleriyle Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya Amerikan Doları cinsinden yaptıkları katkı hesaplandı. Bu hesaplama neticesinde de çalışanların verimlilik puanları belirlendi.
Buna göre İrlanda 139,2 ile zirvede. Onu Norveç 106,1, Danimarka 91,5, ABD 85, Almanya 80,6, Fransa 80,1 ile takip ediyor... Türkiye’nin verimlilik puanı 52,3...
Son sırada ise 17,7 ile Kolombiya yer alıyor. Ülke olarak bu konu üzerinde ciddi anlamda kafa yormalıyız.
Verimliliğin düşük olmasından çalışanın kendisi mi yetersiz eğitim mi yoksa sistem mi sorumlu?
Ne yazık ki verimlilik ülkemizde üzerinde en az konuşulan, tartışılan konu... Oysa pek çok sorunun çözümüne önemli katkı sağlayabilecek bir problem bu...