Giriş
Yazılarımı takip edenler, iklim krizine sadece son günlerde değil neredeyse 10 yıldır ne kadar sık değindiğimi gayet iyi biliyordur. Bugünlerde de yaşlı gezegenimizde 200 yıldır sanayileşme, kentleşme ekseninde yaşanan kontrolsüz gelişmelerin kaçınılmaz bir sonucunu yaşıyoruz. Yaz bahara, bahar kışa sarktı; kış gelecek mi bilmiyoruz. Hatta normal şartlarda kış bitecek ama neredeyse yağmur bile yağmadı. Meteoroloji uzmanlarının açıklamaları ürkütücü... Önümüzdeki üç ayda da yağışların ortalamaların altında kalacağını söylüyorlar.
İklim felaketinin etkilerini yaşayan tek ülke Türkiye değil... Şu dönem yoğun kar olması gereken Alp Dağlarında bile mevsim dışı sıcaklıklar yaşanıyor. Zirvelerde kar az olunca bazı kayak merkezlerinde sezon bile açılamadı. Ve bunlar iyi günlerimiz... Fransız medyası, Macron’un yılbaşı mesajını, anormal giden hava şartlarından hiç bahsetmemesi nedeniyle sert bir şekilde eleştirmişti... Eleştirilen, Paris’te hava sıcaklığının kışın ortasında 20 derecelere yakın olması ve bunun için Fransa’nın bir eylem planının bulunmamasıydı aslında...
Diğer ülke liderlerinden de iklim krizi hakkında konuşan yok gibi neredeyse. İklim krizinden en çok etkilenecek ülkelerden biri de Türkiye olacak. Türkiye’nin su kaynakları yeterli değil. Siyasetçilerin, bilim adamlarının, iş insanlarının toplumu uyaracak açıklamalar yapması gerekiyor. Herkesin su konusunda toplumu sıkça bilinçlendirmesi ve elbirliğiyle mutlaka ek tedbirler alınması gerekiyor. Umursamazsak geç kalırız... Geç kalırsak da çok ağır bedeller öderiz. Ve hepimiz kaybederiz.
ÇOCUKLARI BAŞARILI OLMUŞ AİLELERİN 25 SIRRI
Son dönemde yapılan araştırmalarda, anne babaların çocuklarının hayatta başarılı olmaları için uyguladıkları bazı ortak davranış biçimlerinin öne çıktığı görülüyor. Bunlar içinde bazıları zaten herkes tarafından kabul edilmiş şeyler: Çocuğunuzla kaliteli zaman geçirmek; ona bazı kararları kendisinin vermesi için alan bırakmak, mutlu bir aile ortamı sağlamak… İlgilenenleriniz için; araştırma sonucunda başarılı olmuş ailelerin ortaklaştığı alanlar şu şekilde sıralanıyor:
- Çocuklarının evde bazı işleri yapmalarına izin veriyorlar.
- Çocuklarının sosyal becerilerini geliştirmesine dikkat ediyorlar.
- Çocuklarından beklentileri yüksek.
- Eşlerin birbiriyle ilişkisi sağlıklı.
- Daha yüksek eğitimliler.
- Çocuklarını erken yaşta matematiğe başlatıyorlar.
- Çocuklarıyla dostça ilişki kuruyorlar.
- Daha az gerginler.
- Çocuklarının çabasına ödül veriyor, başarısızlığından çekinmiyorlar.
- Anneler genellikle çalışıyor.
- Daha yüksek sosyoekonomik statüdeler.
- Disiplinliler.
- Uzun dönemli hedeflere yöneliyorlar.
- Psikolojik kontrol yerine davranış kontrolüne eğilimliler.
- İyi beslenme ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmaya çalışıyorlar.
- Çocuklarına zor ve tartışmalı isimler vermiyorlar.
- Çocuklarının önünde adilce ve adaplı biçimde tartışmaktan çekinmiyorlar.
- Çocuklarının başarısız olmasına izin veriyorlar.
- Çok fazla TV izlemelerine izin vermiyorlar.
- Çocukların kendi kararlarını vermesi için cesaretlendiriyorlar.
- Çocuklarına kendilerini kontrol etmeyi öğretiyorlar.
- Onları dikkatle dinliyorlar.
- Çocukları için gerekirse işi ikinci plana atıyorlar.
- Çocuklarına kitap okuyorlar.
- İyimserler.
