Carax’ın son filmi “Annette”, 6 Temmuz’da Cannes 2021’i açtı. ‘Glam rock video klibi’nden ‘kukla animasyonu’na, ‘sahne arkası müzikali’nden ‘motosikletli filmi’ne uzanarak farklı tatlar barındıran bir füzyon. Anti-müzikal damarlı bir vantrilok meta-komedisi. Ama İkinci Fransız Yeni Dalgası’nın başyapıtlarıyla nam salan sıra dışı ustası Leos Carax’ın Adam Driver’a toslamasıyla hatırlanacaktır.
FİLMİN NOTU: 6
ESAS HEDEF ALBÜM YARATMAKMIŞ
Sparks Kardeşler alternatif glam/art rock kimlikleriyle öncü olmuş besteciler. 2021’de Edgar Wright’ın gözünden ‘kukla animasyonu’ kullanan iki kafadar biyografik belgeselinin nesnesine dönüşmüşlerdi. “Sparks Brothers” Sundance 2021’de açıldı. “Annette”de de aslında onla kardeşlik kuruluyor.
Ron ve Russell Mael’in Carax’la beraber yapmak istediği, çılgın bir meta-rock live-action animasyon müzikali olarak tanımlanabilir. Onların albüm olarak düşündükleri çılgın ‘Annette bebek’ fikri uzun metrajda kendine konumlanacak bir yer arıyor burada aslında.
Yönetmen daha önce net bir müzikale imza atmadı. Ama alternatif, damardan ve vahşi romans incelemeleriyle dikkat çekmişti. Burada da onlara bir yenisini ekliyor. Filmi kaydırmalı bir Champetier kamerasıyla açıyor. Rivette, Huillet-Straub ve Fontaine’la çalışan deneyimli görüntü yönetmeni, oradan da bizi götürdüğü bilinçaltı dehlizleriyle tamamen film ya da müzik eserinin yaratıcılığının peşine düşüyor. Ama yakın dönemden “Aşıklar Şehri” (“La La Land”, 2016) kadar büyülü bir giriş değil bu.
DRIVER’DAN CHARLIE KAUFMAN KARAKTERİ OLUR MU?
Adam Driver, Ron ile Russell’in iki kafadara yatkın kimliğinin en baskın bireyi. Onun isteği “John Malkovich Olmak”ı (“Being John Malkovich”, 1999) Karel Zeman çekmiş izlenimi bırakan bir yaklaşım. Görünürde Kaufman etkili bir stand-up komedyeninin varoluşçu gösterilerini izliyoruz. Ama esasen merkezde başka şeyler akıyor. Yapım tasarımı-sinematografi uyumuyla olup bitenler yeniden inşa edilip girdiği şekillerle aslında ‘kukla’ kıvamına bürünüyor.
Bu durum karşısında da biz ‘bebek Annette’in üzerinden aslında fantastik bir poker surat/diyalog komedisinin müzikal sahneleriyle sarılı halini görüyoruz. Browning’in Lon Chaney’nin oynadığı “The Unholy Tree”si (1922) ile başlayan vantrilok filmi formülü bir yerden sonra devreye girip her şey kontrol altına alıyor. Son 40 yıldan ise Attenborough’nun “Magic” (1978) ve Wan’ın “Dead Silence”ına (2007) da bu sayede selam çakmak mümkün olabiliyor.
HAYALLER ‘THE KING OF COMEDY’, GERÇEKLER ‘FUNNY PEOPLE’
Yönetmen King Vidor, Edgar Allan Poe ve Stephen Sondheim’a teşekkür etmiş. Bu farklı tellerden çalma şaşırtıcı değil. Burada sıra dışı bir anti-müzikalin dehlizlerinde bir stand-up diyalog komedisi izliyoruz. Fakat ‘poker surat skeçleri’ yerini ‘kaba mizah’a bırakıyor. Bunun temsili ise diyalog odağından boyutsuz bir doğaçlamaya kayıyor. Driver kısa sürede filmi kendi etrafına çeviriyor. Bu anlamda aslında onun yerine ilk düşünülen Phoenix’in olmaması da ciddi bir zaafa dönüşüyor.
“Joker”de (2019) oyuncu “Komediler Kralı” (“The King of Comedy”, 1982) etkili rolün altından başarıyla kalkmıştı. Burada o ustalığa ulaşacak bir oyuncu kumaşı yok. Aksine yapısal açıdan 2009’da Judd Apatow’u “Matrak Adamlar”da (“Funny People”) sömürüp zorlama bir 146 dakikaya alan açan yeteneği her zaman tartışmalı Adam Sandler’ın özgüven yüklü tavrı akla geliyor.
‘SAHNE ARKASI MÜZİKALİ’ DURAĞI HER ŞEYİ GERİ ÇEKİYOR
Müzikal türünde ise 30’ların sahne arkası müzikalleri ile ikili dans filmi arasında gidip gelme var. Astaire ile Rogers’ın ikincisindeki ivmesi de ilk düzlükte akla geliyor. Ama yavaş yavaş 1930’ların sahne arkası müzikali alt türünün hakimiyeti hissediliyor aslında. “42. Sokak” (“42nd Street”, 1933) ile ‘Broadway Melody’ ve ‘Gold Diggers’ serileri akla geliyor. O uygulamalar sanki 80’lerde “A Chorus Line” (1985) olmamış ve demode kullanımlarını daha ‘alaycı’ bir şekilde deneyimliyorlar.
En iyi ihtimalle burada Demy’nin “Parking”indeki (1985) modern rock operasının Orphea’yı X kuşağının arasına sokmasının tutması akla geliyor. Yönetmenin ilk yıllarında yaptığı kalıcı tür örneklerinden (“Cherbourg Şemsiyeleri”, “Rochefort’lu Kızlar”) ziyade buraya kayılması ne kadar doğru tartışılır. Ama bu duruma sebep olan Driver’ın Gene Kelly potansiyeli taşımaması belki de. Öyle bir eğilim varken asla tutarlı bir tipleme çıkmıyor.
Astaire-Rogers kimliklerinin “Yağmur Altında” (“Singin’ in the Rain”, 1952) üzerinden yorumlanması aslında bir meta-müzikali bütün dehlizlerinde izlememize alan açıyor. Ama zamanla Driver’ın tiplemesi fazla serbest bırakılıp film evreninden doğaçlama bir şekilde dışarı çıkıyor. “Annette”in yapısı sahne-hayat ilişkisine yatkın bir şekle sokulmaya ihtisas yapmayı hedef alma üzerine kurulu.
Ama o noktada da bir olgun oyuncu performansı mumla aranıyor. Cotillard da çaylak Driver’a eşlik etmeyince kontrolden çıkıyor. Bu sayede ‘glam rock video klibi’ne yatkın yapının ‘animasyon’dan ‘sokak kültürü’ne uzanan çok katmanlılığı bir yerden sonra kafa şişirecek hale de gelebiliyor. Motosikletli filminin devreye girişi de çok ileri götürülmüyor, 60’lı 70’li yılların etkili örnekleri hatırlanmıyor.
LAVANT’IN MERDE TİPLEMESİNE KARDEŞ OLARAK GELİYOR MU?
Elbette bir yerden sonra pandomimle kukla tiyatrosu arasında gidip gelme keyif veriyor. Bir Carax oyuncağına sokuyor bizi. Ama Driver, çırılçıplak sahneleriyle ‘cinsel ilişki filmi’ni de devreye soksa da ve Annette adını tamamen alternatif hale getirme hedefi de koysa kendi başyapıt seviyesindeki eserleriyle yarışamayacak bir anti-müzikale imza atmakla kalabiliyor.
İlk uzunundan bu yana kullandığı Lavant’ın hiç konuşmamasıyla fiziksel komedinin sesli dönemine özellikle de Keaton’a selam çakan Merde tiplemesi mumla aranıyor! Antolojik film “Tokyo!”nun (2008) o kült karaktere ayrılan kısası bile bundan daha çok heyecanlandırmıştı.
SIRA DIŞI BAŞYAPIT FABRİKASINDAN MEMUR YÖNETMENE
Yönetmen, bunun keyfini sürüyor mudur bilinmez ama kimi filmleri ‘alay konusu’ haline getiren Driver’a ipleri bırakınca bırakınca üçüncü sınıf bir fiziksel komedi ürününden farksız bir yere sapmak durumunda kalıyor. Bu da filmi olabilecek en üst düzey füzyon yapısına karşın ayakta tutamıyor. Carax’ın adı yazmasa “Annette”i bir Hollywood memurunun çektiğini düşünürdük. İsim sebebiyle gelen Dumont’un rock operası başyapıtı “Jeannette” (2014) ile yarışmak ne kelime, sıklet farkı ortada! Bu alt türde klasikleşen “Tommy”yi (1975) bırakın son dönemde yapılan zeki eserlerle yarışmak dahi mümkün olmuyor.
Sparks Kardeşler’in ‘glam rock’ füzyonu bir yere kadar keyif veriyor. Çok geç kurmacaya adapte edilmiş izlenimi bırakıyor. Onların dünyasının kontrolden çıkması Adam Driver sayesinde aşırı boyutsuz ve ucuz bir yaklaşıma kavuşunca ‘sömürü’ye alan açabiliyor. Kaufman, Gondry, Zeman gibi isimler tarz olarak akla gelse de nihai sonuçta etki yaratamıyor. Aksine özenti olmakla kalıyorlar.
Mucizelere imza atan, başyapıt fabrikası yönetmen için de bir tökezleme, belki bir iş kazası ya da ilk kez ‘sadece derli toplu bir film’ olarak anılacak bir çalışma izliyoruz. 60 yaşını geçmek yaramamış ve burada baş ağrısı riski taşıyan boyutsuz bir video klip riskiyle yüzleşiyor Carax. Belki de artık özensiz filmlere kaydığı bir kariyerin sinyallerini veriyor. Ama yönetmenin bu hali bile bir ‘dahilik’ taşıyabiliyor.