Kerem AkçaAntalya’da BZA kopyası taşra fetişizmi sendromu

HABERİ PAYLAŞ

Antalya’da BZA kopyası taşra fetişizmi sendromu

 1-8 Eylül 2022 arasında düzenlenen 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin altı Ulusal Yarışma filmini analiz ettim. Vasatın üzerine geçemeyen seçkiyi Burak Çevik ve Onur Ünlü ‘özgün’ dokunuşlarıyla ayaklandırıyorlar.

Antalya’da BZA kopyası taşra fetişizmi sendromu
 

VASATIN ALTINDA TAŞRA BUNALIMLARI

Uzun süredir ‘taşra bunalımı’ ve ‘cinsel kimlik’ temalarına odaklanırken ‘politik söylem’ derdine düşerken hesaplı duran bir yerli sinemadan bahsetmek mümkün. İlkinin özellikle “Bir Zamanlar Anadolu’da”nın (2011) kopyasının kopyası natüralizm bunalımı hissi bırakırken, ikincisinin ise ‘sansüre karşı çıkarken otosansürün mağduru olma’ sebebiyle kalıcı üretimler çıkaramadığını görebiliyoruz. Bu konuda özellikle “Kurak Günler”, “Kar ve Ayı” ve “Karanlık Gece” bilinçsiz bir şekilde vasatın altı bir eğilimi ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

Antalya’da BZA kopyası taşra fetişizmi sendromu

KURAK GÜNLER, GÜLÜNÇ ‘ALEF’İN QUEER DEVAM FİLMİ GİBİ

Emin Alper’in dördüncü uzununun aslında alay konusu olan ‘Alef’in queer devam filmine dönüşürken karikatür karakterlerle dizi uçurumuna sürüklendiğini söylemek mümkün. Oyuncu kadrosunun dip noktası Erol Babaoğlu’ndan başlayarak yazılmamış tiplerle ilerleme bir yana kurgunun da bu vasatlıktan kopamadığı bir iki saat izliyoruz.

Eğlendirmeye çalışırken maço kültürüne ve heteroseksüelliğe hakim yönetmenin ‘acemi’ olduğu bir alanda anlamsız bir debelenme halini alıyor her şey. ‘Melankolik bir politik cadı avı’na kayılması gerekirken bu yolun ilk tuğlalarından alarm verme problemi ortaya çıkıyor. ‘Açılış sekansı’nın yerine bir hezeyanla başlayıp öyle tamamlandığı söylenebilir “Kurak Günler”in.

Antalya’da BZA kopyası taşra fetişizmi sendromu

KOPYALA-YAPIŞTIR TAŞRA VE NATÜRALİZM FETİŞİZMİ

İkincisinde ise aslında ‘ayı efsanesi’ne dair iddialı bir motif üzerinden yürünse de bu damardan hiçbir şekilde inandırıcı olamayan bir hareketlenme var. Sadece Florent Herry’nin uzun kaydırmalarına bel bağlamak da aslında tipik taşra fetişizmini primitif ve acemi hale getiriyor. Selcen Ergun’un ilkokul birinci sınıf basitliğindeki diyaloglarla örülü senaryosu bir yana işlediği polisiye iskeletinin de hiçbir inandırıcılığı yok. Feminist, büyülü gerçekçi ve natüralist bir neo-noir yaratma çabası ise yarı yolda kalıp Merve Dizdar’a bel bağlıyor.

Haberin Devamı

Özcan Alper’in kopyala-yapıştır taşra sendromuna uyan ismiyle “Karanlık Gece”de ise bir motosikletinin yolculuğu neredeyse İsmail Güneş’in motosikletli dini istismar filmi “The Imam”la (2005) yarışacak seviyeye gelmiş. Özcan Alper’in Yunus Roy Imer’i onun peşine yollaması bir yana bu durumu kalkındıracak bir hali yok. Aksine kapkaranlık ve ağır aksak gece yolculukları kapanış sekansı haricinde ‘sinemasız’ tamamlanıyor.

Her üç filmde de ciddi bir bayat taşra fetişizmi hali, kopyala-yapıştır minimalizm ve natüralizm patlaması ile karşılık buluyor. ‘“Bir Zamanlar Anadolu’da” sonrası filmi olmak bu kadar abartılmasa mı keşke?’ sorusu hareket geçiyor. Aslında bunlar arasında en ‘sinema’  barındıran son 30-40 dakikasıyla “Kurak Günler”. Türk taşrasındaki politik debelenmeye dair bir “Abluka” (2015) eğilimi hissediliyor.

Antalya’da BZA kopyası taşra fetişizmi sendromu

GÜÇLÜ KUIR SİNEMA ÖRNEKLERİ YERİNE OTOSANSÜRLÜ HEZEYANLAR

Haberin Devamı

Kuir sinema örneği olma konusu ne kadar cesur peki? Emin Alper, Batı’nın sevebileceği ölçüde bir moda çekimi fotoğrafları galerisinden ibaret kalmış. Selahattin Paşalı iyi niyetle oynuyor. Ama ona eklenen Ekin Koç aşırı karikatür. Yabancı görüntü yönetmeninin çabası ise hiçbir işe yaramıyor. Otantik bir diyardan LGBTİ+ True Detective bölümü izler gibi hissediyoruz. Hristos Karamanis taşraya egzotik bir dışardan bakış katmakla kalıyor.

Kaan Arıcı ile İsmet Kurtuluş’un yönettiği “LCV”de düğünlerine saatler kala kıyafetlerle buluşan bir çiftin öyküsü, ilk başta aslında üçlü ilişkiye mi kayacak sorusunu sordurtuyor. Ama gittikçe bayat bir tek mekan filmi ortaya çıkıyor. Teatrallik sendromunu barındıran yapıt 1930’lara ışınlanmamızı sağlıyor!

Erdi Işık’ın diyalogları ve senaryosu iyi. Ama bu sayede aslında zaten inandırıcı olmayan oyuncular (Ushan Çakır ve Melisa Şenolsun) bir yana anti-düğün meselesine dair de bir şey söylenemez hale geliyor. Yine bir korkaklık ve otosansür haliyle yüzleştiğimiz sıfır cinsellik olgusu var. “Karanlık Gece”deki eşcinsel metinler ise aşırı zorlama. Dizi ürünlerindeki sonradan yapıştırılmış olgusunu hareketlendiriyor.

Antalya’da BZA kopyası taşra fetişizmi sendromu

2022’NİN EN İYİ TÜRK ORTAK YAPIMI FİLMİ BURAK ÇEVİK’TEN

Bu vasatın altındaki filmlerin arasında Burak Çevik’in “Gidiş O Gidiş”i ile Onur Ünlü’nün “Bomboş”u sıyrılma olanağı buluyor. İki farklı kuşaktan yönetmenin ‘deneysellik’ ve ‘absürd’ senaryo kalitesi bile yerli sinemanın yavaş tempolu taşra manzaralarını ve otosansürlü queer sinema sendromunu sollarken zorlanmıyor.

Çevik’in ortak yapımının ne kadar Türk olduğu tartışma konusu. Sofia Bohdanowicz ve Blake Williams’la beraber Bresson’un “Bir İdam Mahkumu Kaçtı”sının (“A Man Escaped”, 1956) feminist pandemi versiyonunu çekme çabası aslında Vertov dokunuşuna sahipmiş hissi bırakıyor. Sonrasında Mekas eklemesi de yapılıyor. Bu da 3D Kanada görüntüleri, deneysel Fransa karantinası ile Türk buluntu film arasında gidiş gelişi manidar anlarla bezeli hale getiriyor. Melezliği lehine çevirirken nev-i şahsına münhasır bir video-art havası servis ediliyor.

Antalya’da BZA kopyası taşra fetişizmi sendromu

ONUR ÜNLÜ’NÜN EN EĞLENCELİ FİLMLERİNDEN

Onur Ünlü’nün “Bomboş”u ise Günel adlı, kimi zaman “Sen Aydınlatırsın Geceyi”nin (2013) yan bölüm karakteri hissiyatı bırakan zeki bir tiplemenin izini sürüyor. Onun Kıbrıs’a çıktığı yolculukta ise, takıntıları, zaafları ve etraftakileri kontrol edebilme becerisine tanıklık ediyoruz. “Arka Pencere”ye (1954) de ‘Heroes’a da sıçrayabilen yapıt, eğlenceli bir kara komedi. Tekerlekli sandalyede bir ‘anti-kahraman’ hissi de veriliyor.

Senarist-yönetmenin en eğlenceli filmlerinden biri. 40 yaşındaki karakterin fotoğrafla ve görmek-bakmak ikilemiyle ilişkisi, aslında röntgenciliğe dair de alaycı bir yorum sunuyor. Son noktada ise ciddi bir absürd zekayla bağlanıyor. Barbaros Engin’in görüntüleri bir Vedat Özdemir etkisi bırakmıyor. Ama gri ton içerisinde karakterin çizgi romansı dirilişine alan açan bir geniş açı objektif yerleştirme becerisi var. Yönetmenin kült karakterleri arasında Serkan Keskin’in oynadığı Günel de anılacak.

KEREM AKÇA’YA GÖRE ANTALYA 2022 ANA YARIŞMA FİLMLERİNİN YILDIZ TABLOSU:

1-Gidiş O Gidiş (A Woman Escapes): 6.9

2-Bomboş: 6

3-Kurak Günler: 4.5

4-Karanlık Gece: 3.6

5-LCV: 3.5

6-Kar ve Ayı: 3.5

Sıradaki haber yükleniyor...
holder