Kerem AkçaVenedik jürisinden kalitesizliğe garantici cevap!

HABERİ PAYLAŞ

Venedik jürisinden kalitesizliğe garantici cevap!

31 Ağustos-10 Eylül arasında 79. kez düzenlenen Venedik Film Festivali’nin ana yarışması kalitesizliğiyle dikkat çekti. İki Amerikan biyografik filminin kalıcı olacağı seçkide, ‘her şeye rağmen düzgün’ denebilecek bir belgesel ödüllendirildi.

Venedik jürisinden kalitesizliğe garantici cevap

VASATIN ALTINDA İŞLERE TEPKİ ÖDÜLÜ!

Venedik ana yarışmasının 22 filmlik seçkisinin İtalyan-Fransız ortak yapımlarının orantısızlığı damga vurdu. Farklı ülkelerden yönetmenlerin çalışmalarında bile İtalyanca veya Fransızca konuşabilme özgüveni dikkat çekiciydi. Ancak bu durum sinemasal açıdan vasatın altında kalan bir seyir sürecine sebebiyet verdi.

Haberin Devamı

Ana jüri bu kalitesizlik sebebiyle Oscar’lı dijital çöplük “Citizenfour”un (2014) yönetmeni ve 20 yıllık belgeselci Laura Poitras’ın modern fotoğrafla ilgili video-art izleri taşıyan belgeseli “All The Beauty and the Bloodshed”i ödüllendirdi. Açıkçası Nan Goldin’in 113 dakikada resmedilmesi, ‘etkili ve yaratıcı resimler’le iz bırakıyor. Tarihi bir arşiv bırakılıyor. Bu açıdan itiraz edilemeyebilir. Fakat sanatçının hayranları dışındaki kitlenin o kadar tapacağı bir eser yok ortada. Gianfranco Rosi’nin 2013’de zafere ulaşan “Çevreyolu” (“Sacro GRA”, 2013) kadar kalıcı ve heyecan verici bir belgesel izlemiyoruz.

Venedik jürisinden kalitesizliğe garantici cevap

AMERİKAN BİYOGRAFİK FİLM KLASİĞİ OLMAYA OYNUYORLAR

“Blonde” ve “TAR”ın Amerikan biyografik film klasiklerine dönüşme ihtimallerini görmezden gelmemek lazım. Her iki eserin de 150-180 dakikalık sürelerine de rağmen vurucu birer mirasa dönüşeceği muhakkak. Bu durum Venedik yarışmasına damga vuran ana özellikti. Amerikan sinemasının ciddi bir temsiliyetle canlanması...

Dominik de Field da ciddi bir şekilde türün geleneğinde hikaye kurgusunu yıkarken ‘özgün görüntü’ garantisi verip vuran ve uzun süre unutumayacak eserlere imza atıyorlar. Her ikisinin kariyer zirvesi olarak da ananlar olursa şaşırtmayacak iki yapıt izledik ana yarışmada. O açıdan değerli bir ‘kıvılcım’ yaratıyorlar.

Venedik jürisinden kalitesizliğe garantici cevap

HOGG VE GUADAGNINO’DAN KORKU YORUMU

Joanna Hogg ve Luca Guadagnino’nun korku türüne kayması ise ilginçti. İlkinin “The Eternal Daughter” (2022) ile ‘The Souvenir’ serisindeki görüntü yönetmenini bırakıp “Archipelago” (2010) ve “Exhibition”dan (2013) Ed Rutherford’a dönmesi mercekleri daha ‘dar’ hala getiriyor. Ancak Tilda Swinton’ın biri yaşlı, diğeri orta yaşlı iki karaktere can verme deneyselliği cezbedici.

Haberin Devamı

1.33:1’de çarpıcı bir görsel vizyon da renk filtreleriyle aslında feminist Jarman’ın müdahale ettiği gotik bir Hammer korkusu misali beliriyor. Hogg usulü feminist bir doppelganger gerilimi niyetine izliyoruz olup bitenleri. Her şeye rağmen Swinton dedirten bir kafası var filmin. Ama yönetmenin ‘sıra dışı bir deneme’ haricinde bir övgüye mazhar olmaması lazım.

“Bones and All”da Guadagnino, Bigelow’un klasiği “Near Dark”a (1987) Post-Obama döneminden ardılına imza attı. Orada da işin ‘queer’ tarafını bırakan bir stüdyo işçiliği vardı. Bu durum yarı yolda kalmışlık getiriyor. Ama her şeye rağmen yönetmenin Gürcü olması ile dikkat çekici anlar barındırıyor. Gerçekçilikle “Call Me By Your Name”le (2017) akrabalık kuruluyor büyük oranda!

Haberin Devamı

Venedik jürisinden kalitesizliğe garantici cevap
EN İYİ FRANSIZCA ESER DREYER USULÜ FEMİNİST BİR MAKHEME FİLMİ

5 Fransızca film arasında “Saint Omer” en düzgünüydü. Adeta bir mitolojik karakter Medea niyetine beliren romancı kadın Rama’nın suç ve ceza incelemesi ‘mahkeme filmi’ formatında ciddi bir özgüven ve detaycılık içeriyor. Samimiyet de barındıran bir yapıt. Öte yandan ana karakterin büyülü gerçekçi anları da tek mekan filmini vurucu hale getirebiliyor.

Alice Diop ilk kurmaca uzununda Dreyer’e selam çakan bir metoo döneminde istismara uğrama filmine imza atıyor. Bu damardan da aslında kendine özgü bir kitleye ulaşacaktır. 120 dakikada asap bozucu ve iyi yazılmış diyalogların parlak tasvirleri peşine düşülesi elbette!

Ülkenin Roshcdy Zem, Rebecca Zlotowski, Romain Gavras namına aslında bir görsel emek gördük. Ama “A Couple”da bir yasal ilişkiden parçalar niyetine ‘deneme’ ‘neden?’ dedirtmekle kaldı. Onun yönetmeni de deneyimli belgeseli Wiseman’di üstelik!

Venedik jürisinden kalitesizliğe garantici cevap

İTALYA’DAN PALLAORO VE ‘MONICA’ İZİ

İtalyan yönetmenlerden “Monica”yı çeken Pallaoro’nun bu kadar cinsel açıdan sömürüye açık tiplemeyi incelemesi özenli. Arizmendi’nin sinematografisi çok iyi. Lysette’in başarılı başrol performansına Clarkson ve Browning’in eklenmesi ABD’nin gizli bölgelerinden bir vizyon getiriyor.

1.33:1’de sosyal gerçekçi geleneği renk filtreleriyle yeniliyor. Ama uzadıkça kontrolden çıkıyor. Yine de Cruz’a bel bağlayan Crialese, bitik dönem filmine kayan Amelio ve dini istismar filmine imza atan Nicchiarelli düşününce gerçekten de ‘düzgün en azından’ dedirtti.

İran’dan “No Bears” ve “Beyond the Wall” da tatsız tutsuz, pandemide hapsolma denemeleri niyetine canlandılar. “The Whale” ve “The Son”ın tek mekan özensizliğinin peşine takılmakla kaldılar!

“Bardo” ve “Argentina 1985” sanal platform mini dizi parçası gibilerdi. Ama birinin sinematografik, diğerinin senaryosal özeni görülmeye değerliydi. Mcdonagh’ın “Banshees of the Inisherin”i de aslında turistik ve pastoral bir gezi niyetine canlanmasıyla hatıralarda kalacak.

Venedik jürisinden kalitesizliğe garantici cevap

KEREM AKÇA’YA GÖRE VENEDİK 2022 YARIŞMA FİLMLERİNİN SIRALAMASI:

1-Blonde 8.9

2-Tar 7

3-Eternal Daughter 6.2

4-Saint Omer 6

5-All The Beauty and the Bloodshed 5.5

6-Monica 5.3

7-Bardo 5

8-Bones and All 5

9-Argentina 1985 4.5

10-Other People’s Children 4.5

11-Our Ties 4.5

12-Banshees of Inisherin 4.1

13-Athena 4

14-No Bears 3.8

15-Immensita 3.8

16-The Whale 3.5

17-The Son 3.5

18-Beyond the Wall 3.5

19-A Couple 3.5

20-Lord of the Ants 3.2

21-Chiara 2.5

Sıradaki haber yükleniyor...
holder