2012’de Türkiye’de 124 bin çift boşandı. Ne yazık ki boşanma sayısı artarken, evlilik sayısı da düşüyor. Boşanmak kaçınılmaz hale geldiyse bu durumu da en az hasarla atlatmak gerekiyor. Hele arada çocuklar varsa çiftlerin bu konuda da çok dikkatli olması gerekiyor. İşte az hasarla boşanmanın yolları...
Büyük umutlar, sevinçler, heyecanlar ve aşkla bir araya gelen insanlar; boşanma sürecinde birbirlerine karşı çok acımasız ve yıkıcı olabiliyor. Evliliğin getirdiği yıpranmalar, yaşanan sorunlar, insanları yabancılaştırmıştır.
Güzellikler unutulmuş, hep kötü olaylar hatırlanır hale gelmiştir. Taraflar karşı tarafın açıklarını kollamaktadır. Mağdur olduğunu düşünen taraf, bütün gücünü kullanarak diğerine zarar vermeye çalışır. Tamamen negatif duygular devrededir.
Hele bir de aldatılma söz konusuysa aldatılan taraf çok acı çeker ve çok agresifleşir. Karşı tarafı acıtmak ister ki biraz acısı dinsin. Önce hangi durumların boşanmayı haklı kıldığını bir sıralayalım.
Eşimize karşı duygularımız bitmiş ve ona yabancılaşmışsak, varlığı dahi rahatsız etmeye başlamışsa.
Eşimizde ciddi alkol-madde, kumar, internet, pornografi gibi bağımlılık düzeyinde alışkanlık var ve tedavi olmuyorsa.
Zihnimiz ve hayalimiz başka insanlara kaymaya; eşimizden soğumaya başlayıp ve bundan suçluluk duymuyorsak.
Eşimizi aldatıp bunu devam ettirmek istiyor ve değişik insanlarla ilişki sürdürmekten heyecan duyuyorsak.
Eşimize karşı cinsel hiçbir istek duymuyor ve eşimizle seks yapmak bir işkence gibi geliyorsa.
Eşimiz sık sık iş değiştiriyor, kurduğu işleri batırıyor, hacizler getiriyorsa ve her seferinde hep başkalarını suçluyorsa.
Evin ihtiyaçları karşılanmıyor, aç-açık bırakılıyor, fakat kendisine rahatlıkla harcama yapıyorsa.
Eşimiz devamlı ailesiyle arkadaşlarıyla vakit geçirip çoluk-çocuğunu ihmal ediyor ve bunun doğru olduğunu savunuyorsa.
Aile baskısıyla evlendirilip, bir türlü eşimizi sevemedik ve evimizi benimseyemediysek.
Aile yaşamı ve sorumluluğunu yürütmek zor geliyor ve bu yüzden agresifleşiyorsak.
Eşimizin hakaret, aşağılama, sürekli küçümseme tavırları varsa, fiziksel şiddet uyguluyorsa.
İstemediğimiz halde değişik cinsel fantezilere zorluyorsa.
Eşimiz ısrarla çocuk yapmaya yanaşmıyor ve biz çocuk diye yanıp tutuşuyorsak.
Eşimiz sürekli işiyle meşgul ve evde de işiyle ilgili çalışmalara devam edip, hafta sonlarını da işle geçiriyorsa.
Eşimiz sürekli olarak hep onun dediklerini ve onun değerlerini benimsememiz konusunda baskı yapıyor ve kişiliğimizi yok sayıyorsa.
Eşimizde ciddi fiziksel ve ruhsal hastalık var ve tedavi olmak istemiyor, bütün aileyi de perişan ediyorsa.
BU SORULARI YANITLAYIN
Bu sebeplerden bir ya da birkaçı mevcutsa boşanma aşaması başlamış demektir. Ama boşanma sürecine girerken, boşama öncesi ve sonrasında yaşayabileceklerimizin tahminini yapmak gerekir. Bu soruların cevaplarını mutlaka bulmalısınız.
Çocuk varsa, onları nasıl hazırlamalı, nasıl açıklamalı, çocuklar kimde kalmalı?
Ortak yaşanılan evde kim kalmalı? Diğeri nereye çıkmalı?
Ekonomik sorun varsa nasıl halledilmeli?
Eşimize ne kadar tazminat, nafaka vermeli; ya da mal paylaşımını nasıl yapmalıyız?
Boşanma sonrası ilişkiler nasıl olmalı?
İŞTE AZ HASARLA BOŞANMANIN 10 ALTIN KURALI
1)Kesin kararınızı verdiyseniz, aile ve çevrenin baskılarına aldırmayın. Vicdanınızı ve aklınızı dinleyin. Kafanızın karışmasına izin vermeyin. En kötü karar dahi kararsızlıktan iyidir.
2)Eşinizi asla bir düşman gibi görmeyin. Onun da insan olarak hakları ve duygularının olduğunu asla unutmayın. Çocuklarınız da varsa hayat boyu yüz yüze bakacağınızı unutmayın.
3)Ayrılmayı bir felaket olarak değil, yeni bir yaşama başlama fırsatı olarak görün. Özlediğiniz, düşlediğiniz hayatın planlarını kurun. Önünüze çıkacak yeni imkanları düşünün. Bu, ayrılma acınızı hafifletecek ve eşinize daha insani davranmanızı sağlayacaktır.
4)Çocuklarınızın önünde asla boşanma konusunu konuşmayın. Ya dışarı gidin ya da onlar yokken konuşun. Çocuklarınıza dert yanmayın, asla ve asla eşinizi karalamayın. Unutmayın ki çocuklar çift kanatla uçar. Kanatlardan birini kesmeyin.
5)Duygularınızı, özellikle öfkenizi kontrol edin. Eşinizin sizi suçlaması ve kızdırması karşısında durumu eşitlemeye çalışmayın. Duygularınızı ve egonuzu tatmin etme peşinde olmayın. Sizin yangına körükle gitmeniz yangını daha da alevlendirecektir. Etkinin tepkiyi doğuracağını unutmayın. Amacınızı saptayın. Eşinizi kızdırmak, üzmek, aşağılamak, köşeye sıkıştırmak ne işinize yarayacak? İntikam mı alacaksınız? Duygularınız tatmin mi olacak? Sonra ne olacak? Unutmayın ki, kin, nefret, intikam duyguları sahibine büyük zararlar verir.
6)Eşinizle bir ortaklığı bitirdiğinizi varsayın. Ayrıldıktan sonra onun üzerinde bir hak iddia etmeyin. Yoluna çıkmayın. Zihninizi ve mesainizi yeni bir yaşama yoğunlaştırın. Ayrıldığınız eşinizle medeni ve dostça bir ilişki kurun. Geçmişte yaşayan geleceği inşa edemez. Siz geleceğinize odaklanın. Zamanı ve hayatı ıskalamayın.
7)Çocuklarınızı düzenli olarak alın ve bire bir vakit geçirin. Onların eğitimleriyle ilgilenin. Okullarına gidin. Yaz tatillerinde birlikte tatil yapın.
8)Çocuklarınızın özel günlerinde (doğum günü, mezuniyet, nişan, düğün...) mutlaka yanlarında olun. Çocuklarınızdan değil eşinizden ayrıldığınızı unutmayın.
9)Ayrıldıktan sonra hemen evlenmeyin. Ayrılık travmasını atlatana kadar ciddi hiçbir ilişkiye girmeyin. Duygusal boşluk dönemlerinde sağlıklı karar verilemediğini unutmayın.
10)İşinize konsantre olun. Seyahatlere çıkın. Arkadaş ve dostlarınızla daha sık birlikte olun. Mutlaka spor yapın. Düzenli beslenip vaktinde uyuyun. Dertten kederden kendinizi alkole vurmayın. Her zaman içtiğiniz kadar için. Sıkıntılı dönemlerde alkol, sigara, uyuşturucu bağımlılığının gelişebileceğini akıldan çıkarmayın. Rahatlatıcı müzikler dinleyin. En önemlisi ayrılığı bir çöküş, mağlubiyet gibi görmemektir. Bu krizi fırsata dönüştürmek için çaba sarfedin.
(05.05.2013 tarihli Posta Karnaval'dan alınmıştır.)