Yukarıdaki fotoğraflarda gördüğünüz genç hanımları tanımıyorum. Adları nedir, onu da bilmiyorum. Sosyal medyada dolaşan videolar ile çıktılar önüme. Biri, arkadaşına sevgilisinin Instagram hesabını nasıl da amansız bir takibe aldığını anlatıyor. Diyor ki; “Şimdi bu 540 kişiyi takip ediyor ya, bir kişiyi daha takip etse 541 olacak. Ama bir kişiyi takipten çıkarıp yeni birini takip etse yakalayamazsın kimi takip ettiğini. Ben ne yapıyorum? Takip ettiği herkesi Excel dosyasına yüklüyorum. Sonraki hafta takipçilerini bir daha yüklüyorum ve karşılaştırıyorum. Farklı olanı gösteriyor. Diyorum ki sevgilime, ‘Bunu niye takip ettin? Bu kim?’” Diğeri, sevgilisinin WhatsApp’taki son görülme saatlerini gün gün, hatta saat saat kaydediyor. Böylece ona, “Benimle konuşmuyorsun da kiminle konuşuyorsun?” diye hesap soracak. Bu görüntüyü paylaşırken de üzerine “Benim enayilik seviyesi” diye yazmış. Söz bana ait değil, kendisinin kendisine yakıştırdığı bir sıfat.
BÖYLESİ GÖRÜLMEDİ
Bugüne kadar sevgilisinin sosyal medya hesaplarını hackleyen, takip ettiği herkese “Sen kimsin?” diye mesaj atan, kendisinden başkasını takip etmesine izin vermeyen gibi birçok örnek görmüştüm ama böyle iki takip sistemiyle ilk kez karşılaştım. Adeta ikisi de birer matematik, birer istatistik uzmanı. Yok yok, bu arkadaşlar sanki birer veri bankası. Şimdi soralım, bir insan neden yapar bunu? Neden sevgilisinin takip ettiği insanları böyle gün gün çizelge yapıp karşılaştırır? Ya da WhatsApp’ta en son online olduğu dakikayı kaydeder? İki şık var, ya bu genç hanımlar sevgililerine güvenmiyor ya da kendilerine... Aslında her ikisi de birbirine bağlı. Kıskançlık düzeyi ne kadar fazlaysa, kişinin kendine güveni de o kadar azdır. İnsan sevgilisine neden güvenmez? Ya daha önce güven sarsacak bir şey yapmıştır ya da zaten kişilik olarak güvenilir biri değildir. Her iki durumda da bir ilişkiyi ısrarla yürütmeye çalışmak işte bu saçma sapan takip yöntemlerini ortaya çıkarır. İnsanın güvenmediği biriyle bir ilişki yürütmesi mümkün değildir. Yürütmeye çalışmak da beyhudedir, nafile çabadır. Bu genç hanımlar böylesine yoğun bir izleme mesaisine zaman ayıracaklarına keşke ilişkileri için bir şeyler yapsa... Sosyal medyanın ilişkiler için belirleyici rolü ne yazık ki giderek artıyor. Ama işin garip kısmı da şu, birçok kimse sosyal medya sayesinde tanışıp ilişkiye başlıyor. İkisinin birlikteliğini sağlayan o mecra bir süre sonra aralarındaki en büyük sorun haline geliyor. Büyük olasılıkla şöyle düşünüyorlar, “Beni sosyal medyadan buldu, başkasını neden bulmasın?” İşte bu yargı, özgüven eksikliğinin en büyük göstergesi. Oysa bilmeliler ki, sevgilileri sosyal medyadan onları buldu, başkalarını değil. Biriyle ilişkiye başladığımız zaman biz artık seçmiş ve seçilmiş kişilerizdir. Evet, sosyal medya insana sonsuz seçenek sağlıyor. O sonsuz seçenek arasından biri bizi, biz de onu seçmişsek harika bir eşleşmedir bu. Bunun değerini bilmek, zamanı bizi seçen ve seçtiğimiz kişiyle geçirmek varken bu tür davranışlar er ya da geç bu ilişkinin biteceğinin göstergesidir.
NEDEN AYRILMIYORLAR?
Bir insan, sevgilisinin her hareketini, sosyal medyadaki her izini böyle deli gibi takip ediyorsa ayrılma vakti gelmiştir. Bu durumu kabullenmekten kaçınıyordur sadece. Ya da henüz cesareti yoktur. Excel tablosu da, telefona kaydedilen son görülme saatleri de zavallılık işaretleridir. Ayrıca diyelim ki bunu yapan genç hanımlar durumlarından memnun, şikayetçi değil. Peki ya sevgilileri? Acaba bu yaptıklarından haberdar mı? Haberdar değilse, bunun adı arkadan iş çevirmedir. Haberdarlarsa pek de mutlu olmadıkları halde, sırf sevgilisi kırılmasın diye katlanıyorlardır. ‘Katlanmak’ durumu da, arkadan iş çevirmek de iki yüzlülük değil mi? Evet öyle, eskilerin diliyle tam bir riyakarlıktır bu. Sevgilisinin sosyal medyada pek de bağlantısı olmayan kişileri takip etmesinden ya da WhatsApp’ta olur olmaz saatlerde online olmasından şikayetçi olan, bunu ona direkt olarak söylemeli. Rahatsızlığını dile getirmeli. İlişkilerde iletişim dediğimiz şey de budur.
PEKİ YA YÜZLEŞME?
Ben bir tek şeyi merak ediyorum. Nasıl yüzleşiyorlar sevgilileriyle? Acaba Excel tablosunu gösterip “Yakaladım seni?” mi diyor. Yoksa hiç tabloyu göstermeden mi anlatıyor durumu? Ya öteki? Telefonuna kaydettiği son görülme dakikalarını gözüne mi sokuyor sevgilisinin? Sevgilileri ne diyor acaba? “Söz sevgilim, bir daha olmaz” mı? Ya da “Valla helal olsun iyi yakalamışsın” mı? Keşke bana ulaşsalar da, ne cevap verdiklerini öğrensek. Onları bilmesem de benim gibi birçok insanın aynı tepkiyi vereceğinden kuşkum yok. Tek kelime bile etmeden kalkıp gitmek ve bir daha asla görüşmemek.