İnsanların kendilerine ve başkalarına olan saygıları konuşma diliyle belli olur. Konuşurken kelimelerini seçemeyen, söyleyeceği sözün nereye gideceğini hesap edemeyen insanlardan uzak dururum hep. Birine laf sokmak isterken kullandıkları kelimelerle aslında kendilerini değersizleştirirler ve bundan haberleri bile yoktur.
Modacı Gülşah Saraçoğlu, evli şarkıcı Deha Bilimlier ile yakınlaştığı iddiaları ile ilgili yeniden konuşmuş. İddiayı yalanlarken kullandığı cümle de şu: “Kimsenin kümesine girecek bir kadın asla değilim. DNA’m izin vermez.”
Kümesten benim anladığım, evli erkek bir horozdur, kümesinde eşi yani tavuğu ile birlikte yaşar. Gülşah Hanım da o kümesteki ikinci tavuk olmayı asla kabul etmez. E oldu mu şimdi? Kendisini de tavuk yerine koymadı mı? Şunu dümdüz, “Ben asla evli bir erkekle birlikte olmam, kimsenin yuvasına göz dikecek bir kadın değilim” dese olmaz mıydı? Olmazmış meğerse, çünkü DNA’sında yok. Çünkü sözcükleri seçemiyor.
Ve sadece kendine değil tüm kadınlara ayıp ediyor. Ayrıca bu magazin dünyasının horoz ve tavuklarla alıp veremediği nedir Allah aşkına? Selami Şahin’in eşi Didem Şahin, oğlu Lider’in İrem Derici ile sevgili olduğu zamanlarda “Horozumu saldım çayıra, tavuğu olan düşünsün” demişti hatırlarsanız. Rahat bırakın artık şu hayvanları.
ASIL SEN SUÇLUSUN
Derya Tuna diyor ki; “Çapkınlıkta erkeklerin suçu yok bence. Hanımlar bana kızmasın ama kadından bir hareket gelmezse erkeğin yapacağı hiçbir şey olmaz.” Safiye Soyman da, Derya Tuna’ya şu sözlerle hak veriyor: “Derya doğru söylemiş, hep biz kadınlar yapıyoruz değil mi? Çok rahatsız eden erkekler var kadınları ama her şey kadının elinde.” Bak sen şu işe...
Derya ve Safiye hanımlar kadınların kendini frenlemesi gerektiğini söylüyor, erkekleri de aklıyor. Oysa “Kadın ona ilgi gösteriyorsa erkek kendini durduracak. Evli bir erkek, başka kadınlar ona yakınlık gösterse dahi dur demeyi bilmesi gerekir” demeleri gerekirdi. İşte bunu söylemedikleri için onlar suçlu.
Çünkü bu sözlerle farkında olmadan erkeği aldatmaya itiyorlar. Hayatlarındaki erkek bir aldatma olayına girdiğinde savunması şimdiden belli: “Hayatım ne yapayım, kadın beni baştan çıkardı. Ben de kendime hakim olamadım. Vallahi suç bende değil o kadında.” Bu savunma, kendine saygısı olan hiçbir kadında işe yaramaz. Ama belli ki bazı kadınlarda işe yarıyor.
UZAKTAN İLİŞKİ YÜRÜR MÜ?
Ebru Şahin ile Cedi Osman bu yaz evleniyor. Cedi Osman ABD’deki basketbol kariyerine, Ebru Şahin de Türkiye’deki oyunculuk kariyerine devam edecekmiş. Aralarındaki sevgi bağının bu mesafeyi aşacağına inanıyorum. Ama epey zorlu olacağı da kesin. Sonuçta kıtalar arası bir mesafeden söz ediyoruz.
Hani “Özledim sabah gelip seni göreyim, akşam dönerim” denilecek bir mesafe değil bu. Dokunma, bakışma olmadığı, vücut diliyle insan kendini gösteremediği sürece her şey yanlış anlamaya müsaittir. Sonuçta telefon konuşmasında, görüntülü görüşmede duyguları aktarmak pek de kolay değil. Üstelik bu tür görüşmeler yanlış anlamaya da çok müsait oluyor.
Sürekli “Seni özledim, bitsin bu özlem, çok mutsuzum, dayanamıyorum” gibi cümleler kurmak da tehlikeli. Tabi ki özlemek, özlendiğini bilmek ilişki için önemlidir fakat bunu sorun haline getirmek karşı tarafa bu ilişkinin yürümediği mesajını verir.
Siz onu özler ve çok severken bu tavrınız nedeniyle bu ilişkiden yorulduğunuzu, sürdüremeyeceğinizi düşünecektir. Uzak mesafeli ilişki yaşayanların birbirlerinin hayatında kısıtlama yapması da büyük sorun. “Onu yapma, buraya gitme, şununla görüşme” gibi cümleler kurulmamalı.
Her birey kendiyle ilgili kararları kendisi verir. Sahiplenici sevgi, gerçek sevgi değil, ihtiyaçtan kaynaklanan sevgidir. Sevdiğimiz insanları ve şeyleri rahat bırakmalı, tüm ihtiyaçlarımızı karşılamalarını beklememeliyiz. Başkalarına ne kadar az ihtiyaç duyarsak onlar da bizimle daha çok beraber olmak isteyecektir.