Başrollerinde Katherine Heigl ile Gerard Butler’ın yer aldığı 2009 yapımı romantik komedi filmi ‘The Ugly Truth’ (Acı Gerçek), Türkiye’de ‘Kadın Aklı Erkek Aklı’ adıyla vizyona girmişti. Filmi seyredenler hatırlayacaktır, kadınlarla ilgili seksist yaklaşımları olan bir TV sunucusu, sabah saatlerinde yayınlanan bir programa transfer olur. Programda ilişkiler ve özellikle kadınlarla ilgili kimi zaman küçümsemeye varan ifadeler kullanır. Ama o program çok izlenir, sonra o erkeğin programı birlikte sunduğu romantik kadın sunucuya gönlü kayar, olaylar gelişir. Film, kadınlarla erkeklerin aynı konuda farklı bakış açılarını gösterir bize. Kadının başka, erkeğin başka düşündüğünü görürüz. Ve sonunda anlarız ki, düşünce yapıları farklıdır ama sonuçta ikisi de haklıdır.
İŞTE İDEAL SEVGİLİ
Özellikle ilişkinin başlangıcında, tarafların birbirine davranışlarının yorumlanması müthiş çelişkiler yaratır. Özellikle kadınlar sözlerden çok davranışlara bakar. Kafalarında bir şablon vardır çünkü. Onlar için ideal sevgilinin tanımı bellidir. Çocuklarla iyi geçinmeli, sokak hayvanlarına müşfik davranmalı mesela. Her koşulda saygılı olmalı, eski moda da olsa bir centilmen gibi davranmalı, örneğin kapıyı açmalı, sandalyeyi çekmeli. Kendi zaaflarının farkında olmalı, hatta bunlarla dalga geçebilmeli. Eski ilişkilerini asla kötülemeli, “O ilişkiyi ben yaşadım ve geçmişte kaldı. Şimdi onun hakkında konuşmak istemiyorum” demeli. Sorularına kısacık sözler yerine ayrıntılı cevaplar vermeli. Sadece kendi eğlence anlayışını dayatmamalı, ortak yol bulmalı. Arkadaşlarınızın önünde sizi yüceltmeli, iltifatlar etmeli. Her şeyden önemlisi, hayatındaki birinci önceliği sevgilisine vermeli.
ERKEK ÇELİŞKİLERİ
Şöyle bir bakıldığında çok da zor şeyler değil, ancak erkek tüm bu koşulları yerine getirirken zihinsel olarak çok zorlanır. Çünkü erkek dünyasında ise her şey bir soru işaretidir. “Şöyle yapsam beni yanlış anlar mı?” sorusu asla zihinden çıkmaz. Mesela ilk mesajı atan bir erkek, “Acaba beni tacizci olarak düşünür mü?” sorusunu aklından geçirir. Atmadığında da “Beni cesaretsiz biri sanmasın?” diye düşünür. Bir yere davet etse, “Sadece seks için buluştuğumuzu düşünmesin?” diye sorar, etmese “Ya onu istemediğimi düşünürse?” der. Görüp beğendiği bir kadınla konuşmak için hamle yaparken çapkın diye adlandırılmaktan korkar, hamle yapmazsa özgüvensiz denmesinden. Telefonla arama konusunda da feci çelişki içindedir. Az ararsa “İlgilenmediğimi düşünebilir” der, çok ararsa “Sıkıyor muyum acaba?” sorusunu sorar. İltifatlar da zordur erkek için. “Ona ‘Bugün çok güzelsin’ diyeceğim ama ya bana ‘Daha önce değil miydim?’ diye sorarsa?” çelişkisine düşer. Hesabı ödese bir ürlü, ödemese bir türlü. Öderse “Sen kim oluyorsun da benim hesabımı ödüyorsun?” sorusu gelir diye düşünür. Ödemezse cimri damgası yiyebileceğini.
FARKLILIK GÜZELDİR
Örnekler çoğaltılabilir ama işin özü kadının ve erkeğin akıl yürütme dinamiklerinin farklılığıdır. Sonuçta ikisi de haklıdır elbette. Çünkü bunu değiştirmek mümkün değildir. Aşk da zaten bu çelişkilerle güzeldir. Tüm bu sorular, düşünce tarzları baştan çıkarma oyununun bir parçasıdır. Zaten haklı-haksız tartışması da sonuç getirmez. Böyle bir tartışmada, olan ilişkiye olur, haklı çıksanız bile kaybetmiş olursunuz. En iyisi herkesin birbirini olduğu gibi kabul etmesidir. Değiştirmeye çalışmadan. Bizi çekici kılan şey de farklılıklarımızdır zaten.