6 Şubat’taki depremlerin ardından, depremzedelerin yaralarını sarmak, bölgedeki ihtiyaçları karşılamak için “Türkiye Tek Yürek” adı altında, 15 Şubat’ta neredeyse bütün televizyon ve radyo kanallarında yayınlanan bir yardım kampanyası yapıldı biliyorsunuz. Yayın boyunca 115 milyar 146 milyon 528 bin TL bağış toplandı, elbette bu şahane bir şeydi.
Ancak, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’dan öğreniyoruz ki; bu paranın sadece 74 milyar 118 milyon 164 bin liralık kısmı AFAD ve Kızılay hesaplarına yatmış. Yani yayının üzerinden 1 aydan fazla zaman geçti ama 41 milyar liralık bir kısım hala ortada yok. Yayına bağlanıp “Ben bilmem kim, falanca firmanın CEO’suyum, kendi adıma şu kadar, firmam adına da bu kadar lira bağışlıyorum” deyip bol keseden atanlar belli ki ellerini ceplerine atmamış. Çıkıp kendilerinin ve firmalarının reklamını yapmışlar, sonra da sırra kadem basmışlar.
Bunca yıllık gazetecilik tecrübeme dayanarak şunu söyleyebilirim. Yardım kampanyalarında genellikle söylenen paranın hepsi toplanamaz. Yayını izlerken aklımdan bunu geçirmiştim ama sonra kendimden utanmıştım. “Yok artık Mehmet, insanlar orada acılar içinde kıvranırken, bir lokma ekmeğe, bir bardak suya, bir bez çadıra muhtaçken herhalde vermemezlik yapmazlar, bu kadar vicdansız olamazlar” demiştim. Ne yazık ki yanıldım. Ne yazık ki birilerinin acıları üzerinden kendilerine şöhret devşiren insanlar Türkiye’nin yaşadığı en büyük felaketi bile fırsata çevirmekten geri durmadı. Ama yağma yok...
Sayın Fuat Oktay’a bir çağrım var. Lütfen yardım yapacağım deyip de bunu yerine getirmeyenleri isim isim, firma firma açıklayın. Bu vicdansızları teşhir edin. Kumbarasındaki 200 lirayı bağışlayan çocuklar için, yastığının altındaki kefen parasını gözünü kırpmadan veren yaşlılar için, Hacca gitmekten vazgeçip o parayı depremzedelere gönderen vatandaşlar için bunu yapmalısınız. Açıklayın ki, bir daha da kimse böyle bir şeye cesaret edemesin.
TFF’NİN TOPLADIĞI YARDIM NE DURUMDA?
2 Mart gecesi, spor dünyası “Omuz Omuza Türkiye” adı altında bir yardım kampanyası düzenlemişti. Bu kampanya da çok sayıda televizyonda yayınlanmış ve 845 milyon lira toplanmıştı. Bu paranın hesaplara yatıp yatmadığını araştıran Fanatik Gazetesi Haber Müdürü Umut Eken “TFF’ye TV yayınlarında büyük vaatlerde bulunan bazı kişi ve kurumlar hâlâ harekete geçmemiş! Canlı yayında konuşup, kenara çekilmelerine izin verilmeyecek.
Ucuz kahramanlık yapanlar tek tek ifşa edilecek” diye tweet atınca konuştum kendisiyle. Umut diyor ki; “Vaat edilen paranın ancak üçte ikisi hesaplara yatmış. Ay başına kadar süre isteyenler varmış. Bu işin takipçisiyim. Ödemeyenleri öğrenip hepsini duyuracağım. Yok öyle televizyona çıkıp, kabadayı kabadayı konuşup sonra da üstüne yatmak” dedi. Umut’u iyi tanırım, spor basınında kendini ön plana çıkarmak yerine ekip ruhunu önemseyen, dürüst ve ilkeli bir gazetecidir. “Bu işin peşini bırakmam” diyorsa, bırakmaz. Şimdi, şöhret budalası, sözde yardımseverler düşünsün!
25 BOND FİLMİ AYNI ANDA YAYINDA
İflah olmaz bir James Bond hayranı olduğumu defalarca yazmışımdır. 25 Bond filminin 24’ünün DVD’leri bende var. Ancak 25. film olan “No Time To Die”ın (Ölmek İçin Zaman Yok) DVD’si çıkmadığı için koleksiyonuma ekleyememiştim. Doğal olarak sadece sinemada izlemekle yetinmiştim. Ben her filmi 5’er, 10’ar kez izlediğimden hayıflanıyordum açıkçası.
Ama nihayet, yıllar süren görüşmeler mutlu sonla bitti ve dijital platform Amazon Prime, son film dahil, 25 Bond filminin gösterim hakkını aldı. Şu an hepsi paltformda yayına kondu. Bu hafta sonundan itibaren tam bir Bond maratonu başlayacak benim için. Bugüne kadar bu filmleri izlemediyseniz işte size fırsat. Bond alemine dalmanızı öneririm. İyi seyirler.