Aşk tarihinin yine en klasik sorularından birini cevaplayacağım bugün. Ve tabii adı konmamış ilişkilerin insanları nasıl yıprattığını, aşktan nasıl soğuttuğunu anlatacağım.
“Peki şimdi biz neyiz?” sorusu itici gibi görünse de aslında her ilişkide mutlaka sorulması gerekiyor. Çünkü sürüncemede bırakılan her şey, her belirsizlik hayat kalitemizi düşürüyor. Ne olduğunuzu, hangi konumda bulunduğunuzu, birlikte olduğunuz kişi için ne ifade ettiğinizi bilmediğiniz bir ilişki, sürekli bunları düşüneceğiniz için sizi çok yorar. İlişkiniz için harcayacağınız enerjiyi, aklınızdaki sorulara yanıt bulmak için harcarsınız. Bir gün öyle bir patlarsınız ki geri dönüşü olmaz.
SADAKATSİZLİK
Ayrıca belirsiz ilişkilerde, özellikle bu belirsizliği sürdürmek isteyen tarafın aldatma ihtimali çok yüksektir. Ki zaten aslında böyle belirsiz kalmasını da büyük ölçüde bu nedenle istemektedir. “Pastam dursun, karnım doysun” misali... Adı konmamış ilişkilerde seksin bağlayıcılığı önemli bir yer tutar. Diyelim ki çok iyi bir seks hayatınız var ve biraz da bu yüzden katlanıyorsunuz. Peki ya ruhunuz? Sevilmek, duyguları paylaşmak insanın en önemli ihtiyaçlarından biri. Ruhunuzun tatmin olmadığı yerde her sevişmeden sonra kendinizi kötü hissedersiniz. Bu belirsizlik, okul hayatınıza, iş hayatınıza, arkadaşlarınızla, ailenizle ilişkilerinize yansır. Çünkü siz sürekli onun yapacağı şeylere göre kendinizi ayarlarsınız. Şüphe hayatınızın her alanına yayılır. En güvendiğiniz insanların sözlerinden bile şüphe duymaya başlarsınız.
İNSANI HASTA EDER
Ruh hastası olursunuz. ‘Sürekli endişeli olma durumu’ yani anksiyete peşinizi bırakmaz. Biraz daha ısrar ederseniz bu iş depresyona kadar gider. Adı konmamış ilişkiler sonunda taraflardan birinin isyanıyla sona erer. Mutlu sona erişeni yok denecek kadar azdır. Ve sonunda aşka inancınız biter. Dünyanın en güzel duygusu olan aşka lanet edersiniz. Halbuki suçlu olan aşk değil ki; sizsiniz. Belirsiz ilişkilerde başınıza gelen her şeyden siz sorumlusunuz.
ADINI SEN KOY
Oysa ilişkinizi seçip mutlu yaşama imkanınız var. Mesela adına flört dersiniz, beklentiyi düşük tutarsınız. Böylece hayal kırıklığı yaşamazsınız. Süresi çok kısadır. Tarafların genellikle yedekte tuttukları birileri vardır. Ama duygusal ilişkiye dönme ihtimali de vardır. Ya da “Sadece takılalım” diyebilirsiniz. Kimse sorumluluk almaz. Vakitler denk düştükçe görüşülür. Hesap sorma ve sorgulama yoktur. Açık ilişki de bir seçenektir. Bunun en iyi yanı yalan ve sırlar yoktur. Çünkü herkesin kartları açıktır. Bir mantık ilişkisi içinde olabilirsiniz. Kendinize en uygun kişiyi seçme imkanı vardır. Bu da ortak noktaların ve paylaşımların artmasını sağlar. Bu tür ilişkiler evliliğe doğru da yol alır. “Ben uzun ilişki taraftarıyım” diyorsanız da haklısınız. Uzun ilişkide güven, huzur ve mutluluk vardır. Tabii tüm bu seçenekler içinde en iyisi aşk ilişkisidir de kim kaybetmiş ki siz bulasınız değil mi? Yok, yok böyle düşünmeyin. Aşk, yaşanabilecek en müthiş duygudur. Yerini hiçbir şey tutmaz. Zaten diğer ilişki türlerinin hepsi, aşk ortaya çıktığında kaybolur. Kartları daha en baştan açık oynayıp “Ben evlenmek istiyorum canım, evleneceksen gel yoksa hadi başka kapıya” deme hakkınız da var. Sonuç olarak ilişkinin adını koymak, belirsizliği gidermek şart. Zaten o zaman bu yazının başlığındaki o soruyu sormaya gerek kalmaz.