Bazı insanlar için aşık olunan kişi değil, aşkın kendisi önemli. Bu tür kişiler “Aşk olmadan yaşayamam” der. Hayatlarında bir aşk yoksa kendilerini değersiz, sevilmeyen biri olarak görür. “Aşk bağımlısı” olarak tanımlanan bu kişiler birlikte oldukları insanların yüzünü bile hatırlamaz ama sorsanız, kendilerini ondan daha mutlu eden kimse yoktur. Peki aşk bağımlılığı nasıl gelişir? Nasıl kurtulmak gerekir? İşte yanıtları...
Klinik Psikolog Selen Fehimoğlu ‘aşk bağımlılığı’nı “Karşılanmayan ihtiyaçları gidermeye yönelik psikolojik bir bağımlılıktır” diye tanımlıyor ve bu kişilerin nasıl anlaşılabileceğini de şöyle anlatıyor: “İstek ve ihtiyaçları dikkate alınmamış veya gereksiz görülmüş, eleştirilmiş kişiler çoğunlukla beklentilerini farkında olmadan kısıtlar. Öyle ki bu kısıtlama yanlış düşünce biçimlerine dönüşür: ‘İhtiyaçlarımın hiçbir anlamı yok’, ‘Kimse beni dikkate almaz’, ‘Yakınlaşmak bana zarar verir’, ‘Sevilmeye layık değilim.’. Bu düşünceler hali hazırdaki veya geçmişteki ilişkilerin yaralarını sarmaz, ancak aşk bağımlılarının hayatlarına yön verir. İlgi görmek, korunmak veya karşılaştıkları problemleri çözebilmek için bu kişiler diğer insanlara bağımlı olur. Çoğunlukla bitmeyen korkuları ve çok sevilmeyle beraber hayranlık uyandırma hayalleri vardır. Diğer kişiler tarafından reddedilmek, acı çekmek, yeni yaşantılara açılmak onlar için korku vericidir. Sevgi alış-verişinde bulunma konusunda kendilerine güvenmezler. Sevilebileceklerine inanmamakla beraber sürekli aşk ister, bekler ve umut ederler. Aşk bağımlıları için bu duygu sürekli bir takıntı düzeyindedir, bir parazit gibi kişiyi tüketir, kısıtlar. Değişimi sevmez. Gerçek samimiyetten yoksundur. Entrikalıdır. Kişi kendini bu konuya adaması gerektiğine inanır.”
Klinik Psikolog Selen Fehimoğlu, “Entrikalıdır” sözünü boş yere kullanmıyor. Çünkü aşk bağımlıları sürekli sevdiği kişiyi memnun edecek şekilde davranırsa, sevgilerinin güvende olacağını sanıyor. Bu yüzden sevdiğini memnun etmek için her türlü entrikanın içinde olabiliyor, yalanlar söyleyebiliyor. Bunu da normal karşılayabiliyor. Kendini tamamen o aşka kanalize ettiği için kendi kişisel gelişimi ve bireysel özellikleri önemini kaybediyor. Aşık oldukları kişinin başarılarıyla övünüyor, çevresine hep onun yaptığı şeyleri anlatıyor. Birey olarak güçlenmek istemiyor çünkü o olmadan kendisinin hiçbir işe yaramayacağını düşünüyor.
Nasıl kurtulunur?
Klinik psikolog Selen Fehimoğlu, bu durumdan nasıl kurtulunacağını da şöyle anlatıyor: “Bağımlı olduğunuz bir aşk ilişkisi içinde olduğunuzu düşünüyorsanız durumu kabullenerek işe başlayabilirsiniz. Aşk bağımlılığı çoğunlukla seks bağımlılığı, yeme bozuklukları, veya kendine zarar verme gibi diğer bağımlılıkların yanında fazla ciddiye alınmaz. Çünkü kulağa hoş gelir. Aşk pek çok kişi için yaşanması arzulanan bir duygudur. Kültürümüzde ‘Aşık olma ve sonrasında mutlu yaşama’ inancı vardır. ‘Büyük aşk’ olarak lanse edilen pek çok ilişki aslında bağımlılık ilişkileridir. Gerçekte ise, hem bağımlı kişi hem de eşleri için çok ıstıraplı hatta bazen de tehlikeli bir süreç olabilir aşk ilişkileri. Pek çok cinayet, intihar, tecavüz ve sadizm gibi eylemin kökü böyle bir aşk bağımlılığına dayanır. Edebiyat tarihinde de bu ilişkilerin örnekleri çoktur. Romeo ve Juliet, Leyla ile Mecnun gibi... Sancılı ve bağımlı aşk ilişkileri ölümle sonlanmadığında da kişide bir takım psikiyatrik sorunlara yol açabilir. Örneğin aşırı kaygı, gerginlik ve korku hali, hayattan keyif almama, umutsuzluk, uyku zorlukları ve psikosomatik rahatsızlıklar aşk bağımlılarında kendini gösteren en sık belirtilerdir. Bu belirtiler çok yoğun olduğunda, uzun sürdüğünde, günlük yaşamı zorlaştırdığında ve daralttığında psikiyatrik rahatsızlıklardan şüphelenmek gerekir. Yaygın anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, panik bozukluk gibi hastalıkların habercileri olabilir. Böyle bir durumda bireyin mutlaka psikolojik ve/veya psikiyatrik kontrole başvurması, gerekli bulunursa terapi veya ilaç tedavisini sürdürmesi, kendisi için yapabileceği en iyi eylemlerden biridir. Hem kendi ıstırabını hafifletmek, hem de ilişkilerindeki kaliteyi kaybetmemek için...”
Kadın ve erkek farklı mı?
Psikiyatrist Doç. Dr. Kültegin Ögel aşk bağımlıları hakkında şunları söylüyor: “Aşk bağımlılığı kadınlarda ve erkeklerde farklı seyrediyor. Erkeklerde maskeli bir şekilde ortaya çıkıyor. Erkek, karşısındakine büyük bir aşk duyduğunu kendini yok etmeye hazır olduğunu söylemekte zorluk çekiyor. Aşk bağımlısının genel tavrı olan ‘Ben sensiz olamam’ yaklaşımı yerine aşırı kıskançlıklar çıkarıyor. Başka davranış biçimleri yaratıp kendi sorunlarını gizliyor. Ama bu maskeyi kaldırdığınızda alttaki aşkın yapısı kadın erkek farkı göstermiyor. Kişinin kendisini yok ettiği, kendisine zarar verdiğini bildiği halde, mantıksız da bulduğu halde devam etmekte ısrarcı olduğu tutkulu bir ilişki türü oluyor. Aşk bağımlısı erkeklerin üç tipi var: Bir grup tek kişiye bağımlılık yaşıyor. İkinci grup eşler değiştiren, her değiştirdiğinde bağımlılık düzeyinde yaşayan kişilerden oluşuyor. Üçüncü gruptakiler ise, dönemsel aşk bağımlıları denilen ve belli dönemlerde bunu bağımlılık olarak yaşayan kişilerden oluşuyor. Eğer aşkın bağımlısı olan kadınsa duygularını olduğu gibi gösteriyor, olumlu ve olumsuz yanlarıyla sonuna kadar aşkını yaşıyor. Kadınlar da aşk bağımlısı olduklarında erkekler gibi, aşkı şiddetli bir şekilde yaşayıp karşısındakini öldürebiliyor. Ancak kadınları tedavi etmek erkeklere göre daha kolaydır. Erkekler sorunu kabullenmediklerinden daha zor tedavi edilebiliyor. ‘Sevgilim olan kadın için sürünüyorum’ diyen erkek sayısı kadınlara göre daha azdır.”
Aşk bağımlılığının nedenleri ve belirtileri:
- Gençlik yıllarında yeterince ilgi görmemiş olmak.
- Aile, ebeveyn ve eşlere karşı yakınlık hissedememe, yalnızlık duygusu.
- Diğer hayat alanlarındaki ilişkileri önemsememek.
- Bir ilişkiyi başka bir ilişki için bitirme eğilimi, ilişkisiz olamama.
- Bedeli ne olursa olsun terk edilmemek ve reddedilmemek için elinden geleni yapmak veya ilişkileri bitirememe.
- Bir ilişkisi olmadığında kendisini yarım hissetmek, ‘yeterince kadın’ veya ‘yeterince erkek’ hissetmemek.
- İsteklerini ihtiyaç zannetmek.
- Biten bir ilişkinin ardından hemen yeni bir ilişkiye başlamak.
- Cinsel çekimi ve cinselliği yemek ve su ile bir tutmak.
- Yoğunluğu yakınlık zannetmek. Duyguları yanlış tanımlamak.
- Cinsel partneri veya ilişkisi olmadığında kendisini değersiz hissetmek.
- Cinsel çekimi sevgi veya aşk zannetmek.
- Sevgi veya yakınlık ihtiyaçlarını cinsellikle karşılayabileceğini düşünmek, bunun için farklı kişilerle beraber olmak.
- Yalnızca kendi moralini yükseltmek ve sıkıntılarını gidermek için cinselliği kullanmak.
- Seks, aşk, bağımlılık ve diğer ihtiyaçlarında doyurulamayan bir iştaha sahip olmak.
- Kendi iç çatışmalarından kaçınmak için tüm beklenti ve ihtiyaçlarını aşık olduğu kişi ile karşılamayı düşlemek.
- Sürekli hayat tarzını ve değerlerini sorgulamak.
- Çılgın, umutsuz veya fevri olmak.
- Bir problem yaşadığını inkar etmek.
- Kontrol dışı davranışları normal olarak tanımlamak.
(26 .05.2013 tarihli Posta Gazetesi'nin Karnaval ekinden alınmıştır.)
02 Haziran 2013, Pazar 05:00
Haberin Devamı