Hülya Avşar, Candaş Tolga Işık’ın “Az Önce Konuştum” programında hayattaki en kötü şeyin zenginlik olduğunu söylemiş. Haberin detayı sayfalarımızda var, okuyabilirsiniz. Avşar’ın bu sözleri şak diye gündeme oturdu, Twitter’da binlerce tweet atıldı, haber siteleri, magazin siteleri cup diye üzerine atladı. Tebrik ederim, Hülya Avşar yine amacına ulaştı. Gündemin siyasi yönden ‘ateş’ gibi olduğu günlerde söylediği bu sözle tüm dikkatleri üzerine çekti. Çünkü Hülya Avşar, söyleyeceği her sözü, atacağı her adımı, en ince detayına kadar planlar.
Bunun böyle olduğunu biliyorum, çünkü bana kendisi söyledi. Beni konuk ettiği programda “Hülya Avşar bir markadır ve elbette her şeyi önceden planlarım” demişti. Şimdi herkes Hülya Avşar’ın malvarlığını konuşacak, “Abla gel yerlerimizi değişelim” diyecek, bazıları kınayacak, bazıları ‘densiz’ bulacak ama önümüzdeki birkaç gün Hülya Avşar konuşulacak. Durumu şöyle özetleyeyim, Hülya Avşar, “Zenginlik başa bela mı?” tartışması falan açmadı. O, “Biraz da beni konuşun” dedi. Buyrun konuşun o zaman.
NİYE ÜLKEYİ TERK EDİYORSUN?
Tuvana Türkay, eski fotoğraflarıyla yenilerini karşılaştırıp “Estetik harikası” diyenlere çok bozulmuş, “Burnumun dışında en küçük bir müdahaleyi ispat ederlerse ülkeyi terk ederim” demiş. Niye bu kadar ciddiye almış anlamıyorum. Yahu “Size ne?” dese ya... “Benim kararım, benim bedenim” dese ya... Kimin, kendine hangi ölçüde estetik operasyon yaptıracağına kim karışabilir ki?
Ayrıca diyelim ki, Tuvana Türkay vücudunun neredeyse her yerine estetik yaptırmış olsun. İşi gereği yaptırmış olabilir, sırf kendini iyi hissetmek için yaptırmış olabilir. Bu da tamamen kendisini ilgilendirir. Bunlara gülüp geçmek, hatta dalgaya almak lazım.
Oyuncu arkadaşlar bu tür şeyleri kafalarına pek takmasın, ne yapsalar onları beğenmeyenler olacak. Hem Tuvana Türkay ülkeyi falan terk etmesin. Çok güzel bir sesi var, mümkünse en kısa sürede güzel bir albüm yapsın. “Mağusa Limanı”nı bir de onun sesinden dinlerseniz, ne demek istediğimi anlarsınız.
TEMELİ İHANET OLAN İLİŞKİ
İsmail Hacıoğlu ile Merve Çağıran’ın aşkı bitmiş. Bu çift 1.5 yıldır birlikteydi. İsmail Hacıoğlu’nun 4 yıllık eşi Duygu Kumarki evliliklerinin bitmesinin nedeni olarak Merve Çağıran’ı göstermiş, ilişkilerinin daha evliyken başladığını iddia etmişti. İddia ne kadar doğru bilemem, ama bir ilişkinin temeli ihanete dayanıyorsa fazla uzun ömürlü olmayacağını iyi bilirim. En basitinden akla her zaman şu soru gelir.
“Benim için eşini, sevgilisini bırakan bu kişi, yarın bir başkası için neden beni bırakmasın?” Size bir hikaye anlatayım. Adam, 5 yıllık evliyken bir başka kadınla tanışır. Hem karısını hem de sevgilisini 1 yıl idare eder. Ama sonunda sevgilisi isyan etmeye başlar, “Ya boşan ya da bu ilişki biter” der. Adam binbir güçlükle boşanır, artık önlerinde engel kalmamıştır.
Birlikte aynı evde yaşamaya başlarlar ve evlenme planları yaparlar. Ancak nikaha 10 gün kala küt diye ayrılırlar. Ayrılık nedenleri aralarındaki bitmek bilmez kavgalardır. Özellikle de kavgalarda söylenen sözler. Örneğin adam her tartışmada “Ben senin için 5 yıllık eşimi terk ettim, yuvamı yıktım” diyerek üste çıkmaya çalışır.
Kadınsa, “Ya sen karısını aldatmış adamsın, bana adamlıktan bahsetme” diye karşılık verir. Sonuç olarak bu yeni ilişkide, ihanetin gölgesi hiçbir zaman kaybolmamıştır. Yani ayrılığın sebebi görünürde kavgalar olsa da, geri planda ihanettir. Bilmem anlatabiliyor muyum?
1 HAZİRAN’I BEKLERKEN
Kontrollü normalleşmenin ikinci aşamasının başlangı tarihi olan 1 Haziran’ı, ‘Hızır’ı bekler gibi bekliyoruz. “Restoranlar, kafeler açılacak mı, sokağa çıkma kısıtlaması kalkacak mı, yaz geldi, dilediğimiz gibi tatil yapabilecek miyiz, okulların durumu ne olacak” gibi onlarca soru var kafamızda. Sanırım hayatımızda hiçbir tarih bu kadar önemli olmamıştı. Ama şunu hatırlatmak isterim.
Aşılamayı nüfusun büyük bölümüne yayamadıktan sonra açılma olsa ne yazar, kapanma olsa ne yazar. Ben artık yazın açılıp sonbaharda kapanmak da istemiyorum. O yüzden Allah aşkına aşı sırası gelen gitsin, yaptırsın. Bu beladan tek kurtuluş yolumuz budur.