Demet Özdemir ile Oğuzhan Koç’un 8 aylık evliliğinin bitmesi üzerine çok spekülasyon yapıldı. “Acaba ihanet mi var?”, “Acaba şiddet mi var?” soruları akıllarda dolaştı durdu, sonunda Demet Özdemir çıktı, “Şiddet de, ihanet de yok” dedi, noktayı koydu.
Bir evliliğin bu kadar çabuk bitmesinin altında bir şeyler aramak doğal. Belki de bu iki ünlü ismin evliliğinin bitişi çok sıradan bir sebeptir, olamaz mı? Yani ayrıldılar, sonra tekrar bir araya gelip denediler, bildiğim kadarıyla terapiste bile gittiler. Olmadı, olamadı.
Meraklılar tatmin oldu mu peki? Bence hayır. Çünkü onlara göre, pırıl pırıl parlayan, sahne ve televizyon dünyasında isim yapmış, maddi hiçbir sorunu olmayan bir çift neden ayrılır ki? Yine onlara göre, evlilik dediğin şey ‘ehven-i şer’dir. Yani kötünün iyisi... Ne var canım, biri bir şey yapıyorsa diğeri katlanır, gül gibi geçinip giderler. İşte bu bakış açısı ülkeyi ‘mutsuz evlilikler diyarı’ haline getirdi.
Oysa evlilikte bırakın iki tarafın birden mutsuz olmasını, taraflardan biri bile rahatsızsa, yürütemiyorsa, sonu gelmiş demektir. Ayrıca boşanmak cesaret işidir. “Elalem ne der?” saplantısına kapılmadan, “Kariyerim zarar görür” demeden boşanma kararını aldıkları için hem Demet Özdemir hem de Oğuzhan Koç takdiri hak ediyor. Peki nasıl bir evlilik yapmalı da sonunda boşanma olmamalı? Cevabı aşağıdaki yazıda...
KALP, AKIL VE UYUM
Merve Boluğur belki de ilk kez mantıklı bir açıklama yaptı ve yaşının 37 olduğunu, artık çocuk istediğini, bu sebeple yeniden evlenebileceğini açıkladı. İnsanın ne istediğini bilmesi kadar güzel bir şey yok hayatta. Merve Boluğur, daha önce iki kez evlenmiş olabilir. Bunlardan biri çok kısa sürmüş olabilir.
Ama bu kez evlenecekse bunu neden yapacağını çok net biliyor. Tabii bu söylemine uygun bir eş adayını da bulması gerekiyor. Öyle ya, biriyle ilişki yaşamaya başlarsın ama sen çocuk istiyorsundur, o istemiyordur. Bu yüzden söylem ve eylem birbirine uymalı. Türkiye’de yapılan evliliklerde genellikle çiftler ne istediklerini baştan konuşmazlar. “Kervan yolda düzülür” mantığıyla imzayı atarlar, sonrası hüsran, sonrası travma...
Defalarca yazmışımdır, aşk bir evliliği ayakta tutmaya yetmez. Sevgi, evliliğin çimentosudur ama tek başına o da yuvanın sağlam olmasına yetmez. Bir evlilikte üç unsurun yerine gelmesi gerekir; “kalp, akıl ve uyum...” Kalp duyguyu temsil eder. Herhangi birine duygusal anlamda kendini yakın hissetmiyorsan bırakın evliliği, flört bile devam edemez. Akıl mantığı temsil eder.
Kalben yakın olduğun kişiyi aklının da kabul etmesi gerekir. Bunun için tüm parametreleri düşünmen gerekir. Birlikte olacağın kişinin maddi durumundan tut da eğitimine, aile yapısından yaptığı işe kadar her şeyi değerlendirmen gerekir. Uyum birlikteliği temsil eder.
Senin için uygun olan, karşındaki için uygun olmayabilir mesela. Yani sen çocuk istiyorsundur ama o istemiyordur. Sen eğlenmeyi çok seviyorsundur, o ev kuşudur. Türkiye’de birçok evliliğin bitme sebebi de işte bu üç unsurun aynı anda yerine gelmemesidir. Evet, bu aşamayı yakalamak kolay değildir. Ama yakalayamıyorsan da evlenme zaten.
BİR LİDER ARANIYOR
Fenerbahçe hâlâ şampiyonluğu kovalıyor. Ama ne yazık ki ite kaka... Son üç haftadaki maçlarını önce geriye düşerek, ardından son dakikalarda bulduğu gollerle 2-1 kazanarak yoluna devam ediyor.
Böyle ne kadar sürer, meçhul. Çünkü Fenerbahçe’nin oyuncuları sahada ateşleyecek bir lideri yok. Futbolcular isteksiz, sanki ligi tamamlamışlar da “Bitse de gitsek” havasında çıkıyor sahaya. Birazcık Valencia hırslı, o kadar. Fener’in Emre Belözoğlu gibi, takım geriye düştüğünde tüm futbolcuları ateşleyebilecek hırsı bir lider futbolcuya ihtiyacı var.
Ah tabii, takımı ateşleyecek bir diğer unsur da taraftar. Kadıköy’deki maçlarda taraftar bırakın takımı ateşlemeyi, gol atan futbolcuyu bile yuhalayarak Fenerbahçe’ye ihanet ediyor. Deplasmandaki taraftar ise farklı. Önceki gün oynanan Başakşehir maçındaki taraftara bir bakın. Son dakikaya kadar takımıyla birlikteydi.
Bir dakika susmadılar. Sahada lideri olmayan, kendi evinde tribünde ihanete uğrayan Fenerbahçe’nin yine de şampiyonluğu kovalaması aslında mucize. Umarım sezon sonunda bu mucize şampiyonluk sevincine dönüşür.