Giriş
Bizim gazetenin dünkü birinci sayfasının tepesinde çok çarpıcı iki haber vardı. Biri malum, Enis Fosforoğlu’nun cenazesinde, Hamdi Alkan’ın, eşi Selen Görgüzel’i tabuta sarılmış haldeyken fotoğraflamasıydı.
Diğerini ise pek çok gazete gözden kaçırmıştı. Ama bizim yazı işleri ekibimizin dikkati bu haberin birinci sayfada yer almasını sağladı. Simge Sağın, Maslak Volkwagen Arena’da konser veriyordu ama binlerce kişi bu konseri yaşamak yerine cep telefonlarıyla kaydetmeyi tercih ediyordu.
Bu iki haber, sosyal medyanın kimyamızı nasıl bozduğunu gösteren çok önemli kanıtlardı. Düşünsenize, ölen kişiye son görevinizi yerine getirmek için cenaze törenine gidiyorsunuz ama tek kaygınız, sosyal medyada paylaşılabilecek en iyi kareyi bulmak.
Aynı şekilde, biraz deşarj olmak ve eğlenmek için gittiğiniz konserde şarkılara eşlik etmek yerine cep telefonuyla görüntü almaya uğraşıyorsunuz. Nereden baksanız tutarsızlık, nereden baksanız ahmakça! Ahmakça dediğim için kimse alınmasın ama ‘anı yaşamak’ ya da ‘saygı göstermek’ yerine sosyal medyada like peşine düşerseniz ben buna ahmaklık derim.
Sosyal medyaya endekslenmiş yaşamların, boşa geçirilmiş zamanlar olduğuna inanıyorum. Konsere, seyahate, tatile sırf sosyal medyada paylaşım yapmak için giden, bir kitabı okumak yerine kapak fotoğrafının yanında kahve fincanıyla paylaşmak için alan, bir sergiyi tabloların, heykellerin yanında poz vermek için gezen, bir lokantaya o lezzetleri tatmak yerine yemek dolu tabakların fotoğraflarını çekmek için oturan ve hatta bir ilişkiyi sırf Instagram’da mutlu sevgili rolü oynamak için yaşayan insanların ‘zavallı’ olduğunu söylemeliyim.
TEŞEKKÜRLER HINCAL ABİ
Bizim mesleğin duayen ismi Hıncal Uluç, dünkü köşesinde “İşte özlenen gazetecilik” başlığıyla bizim gazeteyi ve yazı işleri ekibimizi övmüş. 21 Haziran Cuma günkü ‘Elde var mutluluk’ başlıklı manşetimizden söz eden ve genel yayın yönetmenimiz Emre İskeçeli’yi tebrik eden Hıncal Abi’ye bu gazetenin kuruluşundan beri bünyesinde yer alan biri olarak çok teşekkür ediyorum.
Biz 24 yıldır her gün aynı heyecanla yapıyoruz bu gazeteyi. Gündem toplantısına oturduğumuzda, aslında her medya kuruluşunun haber merkezinde var olan haberleri ele alıyor ama hep farklı bakış açılarıyla manşete taşıyoruz. Bu bazen bir başlık, bazen bir fotoğraf, bazen de haberin satır aralarında kalmış küçük bir ayrıntı oluyor.
Asıl manşetlerin insan hikayelerinde saklı olduğunu biliyoruz. İşte bu yüzden son 6 senenin 5’inde Posta’nın manşetleri ‘Yılın manşeti’ seçildi. Biz gazetecilik ruhunu ısrarla taşımaya devam eden bir ekibiz.
En iyi haberi, en güzel ayrıntılarla yansıtabilmek için gerektiğinde kora kor tartışıyor ama sonra en güzel sayfaları yapmanın huzuruyla işimizden kol kola çıkıyoruz. Belki de başarımızın sırrı gazetemiz Posta’nın sloganında saklı. “Türkiye’yi ve insanları çok seviyoruz.”
GÜNÜN AŞK SÖZÜ
Aşk zeki insanların işidir. Aptallar, sadece bedensel zevklerini düşünürken, aşkı yaşayanlar ruhlarını da mutluluğa ulaştırır. İşte sadece bu bile aşıkları diğerlerinden farklı kılmaya yeter.
GÜNÜN AŞK TÜYOSU
Aşktan korkarak aşkı bulamazsanız. Sürekli aşkı konuşarak aşkı yaşayamazsınız. İşin içine gireceksiniz. Kendinize de sevgilinize de, ilişkinize de emek harcayacaksınız. Birlikte üretecek, birlikte paylaşacaksınız
GÜNÜN DİYALOĞU
Bu ilişki yordu beni.
- Öyleyse bitirmeyi dene.
- Ama ayrılamıyorum?
- O zaman enerjini ilişkine harca.
Yine yorulursun ama mutlu olursun.
