2019’da hepimiz şiddeti duyduk, gördük ve konuştuk. Kadına şiddete, çocuklara yönelik taciz ve tecavüzlere ve birbirimize olan şiddetimize kimi zaman tanık olduk. Kimi zaman yaşadık. Zaman aktı geçti. 2020 geldi. Tazelenmiş ve yenilenmiş bir manzara var şimdi karşımızda. Tam da iyiye ve güzele hasret kaldığımız şu sıralarda güzel haber Filenin Sultanları'ndan geldi. A Milli Kadın Voleybol Takımımız 2020 CEV Tokyo Olimpiyat Oyunları Avrupa Kıta Elemeleri final maçında Almanya 3-0 yendi ve olimpiyatlara katılma hakkını elde etti.
Onlar Tokyo’da tarih yazan kadınlar. Hem de bunu bir kez başarmakla yetinmeyip ikinci kez başaran kadınlar. Ve hiç şüphesiz daha fazlasını başaracaklarına inandığımız kadınlar. Şimdi ayrım olmaksızın hepimiz sevinçliyiz ve gurur doluyuz değil mi? Çünkü iyi de tıpkı kötü gibi bulaşıcı olma özelliği taşır. Bunu bir kez daha hatırladık.
Böyle mutluluk verici haberler benim için daima umut olmuştur. Biliyorum ki sizler içinde öyle. Buradan çok ciddi mesajlar çıkarmak mümkün. Bu yol yürünmeye değer bir yol. Belki de artık birtakım değerlerin farkında olmanın ve bir arada yaşamanın mümkün olduğu bir yol. Bizler kadınlar ve erkekler. Hep bir mücadelenin içindeyiz. Birbirimize karşı bir mücadelenin içindeyiz. Yüzyıllardır kadınlar özgürlüklerinin, kimliklerinin ve haklarının mücadelesini veriyorlar. Güçlü olmanın erkek olmakla özdeş olmadığını anlatmaya ve göstermeye çalışıyorlar.
Peki ya neden?
Neden bunu yapıyoruz birbirimize? Bir arada eşit yaşamak mümkünken... Neden yan yana olmayı değil, karşı karşıya olmayı tercih ediyoruz? Yaşamı, görevlerimizi, iktidarı ortak bir yaşam alanı olarak görebilmek, yüklerimizi savaşarak taşınması zor hale getirmek yerine paylaşarak hafifletebilmenin mümkün olduğu bir ülke ve bir dünyayı inşa etmek mümkün değil mi?
Eğer istersek mümkün. Bazen yalnızca kısacık bir an tüm bunları düşünmeye sebep olabiliyor. İşte tam da bu anlardan biri yaşandı. A Milli Kadın Voleybol Takımımızın tarihi bir başarıya imza attığı o dakikalarda tribünlerden geldi o mesaj. Kadın ve erkek izleyiciler birbirlerine coşkuyla sarıldı. Bir arada mutluluğu yaşadık. Yalnızca sarıldık. Bir beden, tek bir ruha dönüştük.
Söylemek istediğim şu: Oluyor işte başarıyoruz. İstiyoruz, sarılıyoruz ve başarıyoruz. Tek bir ses, tek bir nefes ve tek bir vücut olmayı mümkün kılabiliyoruz. Benim yaşanan coşkuda okuduğum bu oldu. Galibiyet beraberinde bir başka başarıyı getirmiş oldu bana kalırsa.
Sultanlarımıza gelince... Onlar artık Tokyo yolcusu. Çok daha güzel haberlerle döneceklerinden hiç şüphe yok. Hepimize verilebilecek en güzel mesajı verdiler. Kadın olmanın gücünü, eğer istersek neleri başarabileceğimizi bir kez daha gördük.
Öyleyse yeni haftanın mottosu: Kadınız, güçlüyüz ve varız.