Ülke olarak yüzyılların en büyük salgınıyla mücadelemiz devam ediyor. Bir taraftan salgının yarattığı kayıpların derin üzüntüsünü yüreklerimizde taşıyor, diğer yandan salgın tehdidi ile bambaşka bir hale bürünen yeni hayatlarımıza alışmaya çalışıyoruz. Dakikalar saatleri, saatler günleri, günler de ayları kovalarken bir bayram daha çaldı kapımızı. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, Kurtuluş Savaş’ımızın başladığı, Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe armağanı olan o kutlu gün...
Ona bir gelecek borçluyuz
Yıllar evvel tarih yaprakları canla başla verilen bir mücadeleyi ve bu mücadelenin sonunda kazanılan o şanlı zaferi yazdı. Yurdumuzun dört bir yanının işgal kuvvetleriyle sarıldığı o karanlık günlerden aydınlığa yakılan ilk meşalenin sahibi Mustafa Kemal Atatürk, Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıktı ve Kurtuluş Savaşı mücadelesini başlattı. Doğum gününü soranlara 19 Mayıs’ı işaret eden, bir milleti prangalarından kurtararak yarınları aydınlığa kavuşturan ulu önder Mustafa Kemal Atatürk bu günü Türk gençliğine armağan etti. Onun gençliğe verdiği kıymetin önemi ve değerini anlamaya bizim kelimelerimiz yetmez belki ama o bu değeri Gençliğe Hitabesi’nde çok iyi anlatır. ”Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” Kulaklarımızda çınlayan bu sesleniş ile bizler de damarlarımızda akan kanda hissederiz onun bizlere duyduğu derin sevgiyi ve koşulsuz güveni.
Sevgi, barış ve dayanışma mesafe tanımıyor
Salgın sürecinin hem ülkemizde hem yaşamlarımızda yarattığı tahribat gün geçtikçe bizi birbirimize daha çok kenetledi. Her gün şikâyet ettiğimiz o kalabalıklar, sevgimizi mesafesiz yaşadığımız günler burnumuzda tüter oldu. Bir arada olamamanın yarattığı o derin hasreti en çok da böyle zamanlarda hissediyoruz. Salgının gölgesinde geçirdiğimiz 23 Nisan’ı geride bırakırken, kuşkusuz çıkardığımız en büyük ders sevginin, barışın ve dayanışma ruhunun hiçbir engel tanımadığı oldu. Boş kalan sokakların yerini balkonlar, umutsuzluğun yerini umut, suskun dillerimizi şiirler, şarkılar doldurdu. Yine bir bayram çaldı sessiz sedasız kapımızı. Kaç bayram böyle geçer orası bilinmez, ancak koşullar ne olursa olsun hiçbir şey Ata’mıza duyduğumuz o özlemi, zaferlerle dolu tarihimizi ve yüreklerimizde hissettiğimiz coşkuyu unutturmaya yetmez.
Yaşanan bu süreç bizlere bir kez daha şunu hatırlatıyor: Birbirimize koparılması imkânsız derin bir bağ ile bağlıyız. Salgın bir süre bizi birbirimizden ayrı düşürse de kardeşiz, eşitiz ve birlikteyiz.
Bayramımız kutlu olsun.