Giriş
Bülent Ersoy hakkında haberler çıkardı. “Bir oturuşta üç kilo et yedi” filan diye. Güler geçerdik tabii ki. İnsanın iştahlı olduğunu bilsek de, mide çapı diye bir şey var azizim... Fakat önceki akşam Ahmet Dursun ağabeyimizin “Survivor” (Star TV) adasında götürdüğü dört buçuk kilo eti görünce, “vay anam” türünden bile anlatmanın yetmeyeceği bir şaşkınlık yaşadık... Ödül oyunlarını kazanan ünlüler hani derler ya “yemeğin beline vurdular”. Afiyet olsun, gözümüz filan yok ama malum bu ülkede evine dört buçuk kilo eti toplam bir yılda sokamayanlar da TV izliyor. Neyse...
[[HAFTAYA]]
Yine ödül şanslısı Tolga Karel o yemeğin üzerine adada artık ne kamışı bulup yemişse dudakları silikon yemiş gibi ekran karşısına çıktı. Buradan iki sonuç çıkardım; her bulduğunu yemeyeceksin bir, erkeğe silikon yakışmıyor iki... Sizin çıkardığınız sonuçları da merak ediyorum ama sanırım burada yazılamayacak kadar fantastik (!) olabilir, ne dersiniz?
Maraton kalsa da olur!
Şansal Büyüka ağabeyimiz önceki akşam Lig TV’deki “Maraton” programında rahatsızlandı. Sanırım yakın zamana kadar hiç eksilmeyen stres ligin son haftasında Şansal ağabeyin vücudunu bırakmasına neden oldu... Böyledir bilirsiniz. Sıcak bir yarışta ipi önde göğüsleseniz bile aniden yere yıkılırsınız. Artık o nasıl bir heyecan ve adrenalin boşalmasıysa... Sanırım Şansal ağabeye de bu oldu. Şimdi durumu gayet iyiymiş, çok şükür. Hazır lig bitmişken maratonu da tadında bitirsek mi; çünkü sağlık her şeyin başı. Şansal ağabey de baş tacı!
Kurtların kıpırdadığı yok!
“Kesin bilgi yayalım” duygusuyla lafı yuvarlamadan konuya gireyim. “Kurtlar Vadisi Pusu” (atv) için son bir haftadır çok güçlü tondan çıkarılan Kanal D ekranına geçti haberleri an itibarıyla sadece balon özelliği taşıyor... Yine an itibarıyla o balonu müsaadenizle Televizyon Hastası patlatıyor. Haber üzerine görüştüğüm kanal yöneticileri böyle bir aksiyonun henüz alınmadığını söylediler. Ve benim buraya yazmaktan sıkıldığım tespiti tekrar ettiler; “Her yıl aynı zamanda ‘Kurtlar Vadisi’ sözde kanal değiştirir”... Şimdilik durumun aslı astarı yok. Ama insanız işte, işkillenmeden edemiyoruz. Kanal D olmazsa Star TV’ye mi geçer acaba? Hahahaha!
Hayatın içindeki şöhret ne ki?
Önceki gece “Kim Milyoner Olmak İster?” (atv) yarışmasını “Arka Sokaklar” (Kanal D) dizisindeki adıyla Rıza Baba yani oyuncu Zafer Ergin sundu... Açıkçası teklifi buruklukla kabul ettiğini ve arkadaşını özlediğini programın hemen her karesinde hissettirdi. Aynı saatlerde karşı ekranda suçlu kovalayan amirin bir başka ekranda doğru yarışmacı kovalaması da hoş bir tesadüf oldu... Neyse. Elbette Zafer ağabey Kenan Işık’ın reytinglerine ulaşamadı. Ama önemi var mı? Hayır. Bu ülkede, ekrandakilerin kiminin vicdanını yetirmiş olduğunu düşünen ciddi bir kalabalık var. Hatta bazılarını gerçekten masal kahramanı filan sanıyorlar... Zafer Ergin öyle olmadığını gösterdi. En azından hayatın acılarının karşısında insan olmanın şöhretle filan alakası olmadığını kanıtladı. Ne mutlu!
Paspası alsak oradan...
Reyting rekoru diye bir şey duymak istiyorsanız “Süper Dadı” isimli programın pazar gecesi aldığı ilk yüz listesinde altıncı olma durumu bir nevi reyting rekorudur... BBC formatının TRT’ye oradan da Star TV ekranına geçmesiyle giderek gelişen bir format halini alan yapım reytingleri ciddi bir şekilde sallıyor... Dizi ve filmlerin karşısında sadece sorunlu çocuklar ve ailelerin kendileriyle imtihanını anlatan bu programın sihrini “çocuklu ebeveynli didişip duruyoruz işte” diye hayıflanan çok sayıda aile olmasına borçluyuz sanırım... Ebeveynliği de TV ekranından öğreneceğimiz hiç aklıma gelmezdi ama oldu işte. “Süper Dadı” ilginç bir şekilde genlerimizin yerini aldı... Artık programa itirazım yok. Ama program içinde çocukları tecrit ediyormuş görüntüsü veren o “düşünme ya da ceza paspasına” ciddi bir itirazım var... Paspas sihirli filan değilse, çocukları oraya göndermek ekranda çok da hoş bir tablo çizmiyor. Yok mu bunun bir alternatifi?
Bu kalabalık ne işe yarıyor?
Dikkat ediyorum da şimdi rakamını kestiremediğim kadar haber kanalımız var. Bu kadar çok kanalın bir izlenme alışkanlığı geliştirdiğini umuyorum. Çünkü aksini düşünürsek hiçbir işe yaramadıkları ortaya çıkacak... Ölçümlenen izleyici gruplarının tamamına yakını haberi ana akım kanallardan izlediğine göre, haber kanallarının izlenme ortalamasının hepsinin toplamının sıradan bir ana akım kanalının reytingine ulaşamadığını da hesapladığımda “görünen köy” bu... Sektörün genişlemesine ve istihdam yaratmasına hiçbir itirazım yok. Ama haber kanallarının imajının her siyasi buhranda küçümseme malzemesi olarak kullanıldığını düşününce bu kanalların attıkları taş ürküttükleri kurbağaya değse bari diyorum...
