Kalbimdeki Deniz (FOX) dizisini üstünden bile izlese seyircinin aklına “bu dizide herkes mi kötü?” sorusu düşüyordur sanırım... Esas kız Deniz çok saf ve iyi bir karakter, bu tamam. Kocası Alihan, kızı Ece, en yakın arkadaşı Hülya, yeni komşusu Fikriye, aynı evde yaşadığı Diyar, kocasının sevgilisi Şebnem ve hatta figüranlar bile kötü... Dizi kadrosunun neredeyse tamamında Deniz nefreti var. Ha, durumu kurtaran bir esas oğlan Mirat’tır yani. Bu ikili olmasa dizinin adı Cehennem Denizi olarak da değiştirilebilir... Neyse; önceden yerli dizilerde bir ya da iki kötü karakter vardı. Şimdilerdeyse bir ya da iki iyi karakter bulursak ne ala!
Ve Beyaz döndü!
Beyaz Show (Kanal D) sonunda gülümseyen yüzünü gösterdi. Önümüzdeki hafta cuma gecesinden itibaren hayatımızda artık... İlk program Berlin’de çekilmiş. Yıllardır Beyaz’ı canlı izlemeye alışkın izleyicilerde bant program nasıl bir efekt yaratacak diye sorarsanız, Beyaz geçtiğimiz yıl en az beş programını banttan yayınladı. Bir şey hissettiniz mi? Reytinglere göre bu sorunun yanıtı hayır. Ama bant olduğunu bilip de aynı iştahla ekran karşısına geçer miyiz; onu da haftaya göreceğiz. Beyaz kardeşim programın ve ... (burası bende saklı) hayırlı olsun...
DOST ACI SÖYLER
Poyraz Karayel’e (Kanal D) nazar mı değdi bilemiyorum! Rötarla başlayan ama fragmanıyla içimizdeki umut çıtasını yükselten dizi, yeni bölümleriyle resmen “mucize hattına” doğru yürüyor... Meseleyi açarsak; mucize hattı dediğimiz, reytinglerde ilk on sıranın altına düşen ve izlenme oranında ciddi bir kayıp yaşayan dizilerin hayatta kalma sınırıdır. Yayına devam edebilmek mucizeye bağlıdır. O yüzden içimizde tedirgin bir telaş. Neyse! Bu arada Poyraz’ın nasıl ölüp de dirildiğini anlayan beri gelsin. Dizinin en azından bunu doğru izah edecek bir anlatıma ihtiyacı var. Gerçekliğini tam anlamıyla kaybetmeden
Behzat amirim nerede?
Öyle bir lakırdı geldi ve kulağımın dibinden geçip gitti. İddia o ki Behzat Ç.’nin yeni versiyonu Blu TV platformu için çekilecekmiş... Ve yine iddia o ki daha geçtiğimiz hafta başka bir dizide oynayacağı iddia edilen Erdal Beşikçioğlu “bu işe sıcağız” demiş... Diyeceğim de o ki, kanal ya da platform fark etmez. Balı bir kez parmağınızla çaldınız. Peteğiyle bekliyoruz artık
Kapat ekranı aç kitabı
35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı kapılarını dün açtı. Fuar her yıl bir parça daha kalabalıklaşıyor. Kalabalıklar arttıkça insanın umudu yeşeriyor... Ben bu yıl da katılamıyorum ama meslektaşlarımın çoğunluğu stantlarda kitaplarını imzalayacaklar. Bildiğim kadarıyla Fatih Portakal yeni çıkan ikinci kitabı “Aklımla Dalga Geçme” ile oralarda olacak... Sevgili kardeşim Mehmet Coşkundeniz, Oya Doğan, Ali Eyüpoğlu, Candaş Tolga Işık (Kafa ekibiyle) Enver Aysever, Bülent Ata ve daha niceleri laflayıp görüşmek, biraz bölüşüp biraz da gülüşmek için sizi bekleyecek... Bırakın ekranı, açın kitabı; hayat edebi sularda hem daha samimi, hem daha canlı!
The Sopranos varken
Yarın yazımız yok ya, pazartesi akşamı izlenmesini bir miktar yükseltebilen Paramparça’ya (Star TV) kafadan bir gönderme yapalım... Yahu kardeşim dizi başladığından beri Cihan, Dilara, Rahmi, Özkan ve öbürleri bir gün kodeste bir gün dışarıda yaşıyorlar... Son olarak Hazal hapishane demirlerini avuçlamıştı. Bu kadar suç ve ceza ipi üstünde yürüyen aile dizisine elin Amerikalısı “The Sopranos” adını yıllar önce koymuş. Kötü taklide düşmenin ne gereği var?
13 Kasım 2016, Pazar 16:00
Haberin Devamı