Giriş
Okurumuz Mehmet Türk bir nevi konuk oyuncu sözcülüğü yapıyor; “Yerli dizilere ünlü sanatçılar konuk oluyor ama dizilerdeki başrol karakterleri bana göre onlara gereken önemi vermiyor... ‘Aramızda Kalsın’a (Star TV) Nurhan Damcıoğlu konuk oldu. Hüsne karakterini, ‘mayıs ayında öleceğim’ düşüncesinden kurtarmak için çok sevdiği kantoyu yapan bir usta, Nurhan Damcıoğlu çağrıldı... Nurhan Hanım eve geldiğinde Yadigar ve Civan, çardakta sohbet ediyorlardı. Sanatçıyı görmelerine rağmen önemsemediler. Yadigar evin içine girdiğinde kanto yapan Nurhan Hanım’a hoşgeldin ya da merhaba bile demedi. Odasına çıktı... Yadigar karakteri, Anadolu’dan geldi ve orada her gün sanatçı görmüyor, misafirperverlik diye bir şey de var üstelik... Bu durum aile komedisi diye tanımladığımız, insanlara pozitif mesajlar veren bir diziye hiç yakışmadı. Başka yerli dizilerde de aynı sorun var... Ya her gün bir sanatçı evlerine konuk oluyor veya ünlülerle hep görüşüyorlar. Başroldeki karakterler bu isimleri hiç umursamıyorlar, burunlarını kıvırıyorlar... İzleyici olarak yemiyoruz, yesek de bu tavrı hazmedemiyoruz, belirtmek isterim!..”
[[HAFTAYA]]
Ateşe yürüyen yüreklere...
Ekmeği için ateşe yürüyen yüzlerce maden işçisini şehit verdik. Meselenin acısını yaşamayan bir yürek yoktur sanırım. Gün vicdanla muhasebe günüdür... Soma’da madene ve yüreklere düşen ateş gösterdi ki insani reflekslerimizin hızı konusunda sıkıntımız var. Büyük facianın hacmine rağmen ana akım ve tematik televizyon kanalları acıya uyanmakta güçlük çekti... Bu yazı kağıda döküldüğünde sadece birkaç kanalın logosu siyaha dönmüş, birkaçının da üst köşesine siyah kurdele konmuştu... Bizim kara kurdelemiz yüreğimize takılı. Dolayısıyla hayatı elbette ekran yardımıyla öğrenecek değiliz. Ama bir gerçek var ki acı herkes için acı olmadıkça ateş sadece düştüğü yeri yakacak... Başın sağ olsun güzel ülkem. Nur içinde yatın madenci kardeşlerim. Allah sabır versin artık hepimizin ailesi olan Somalı kardeşlerim. Çok üzgünüm, çok...
İŞTE YARINI GARANTİLEYENLER!
Hadi bu sezon başlayıp gelecek sezon ekranda olmayı garantileyen dizileri erken baskıyla duyuralım... Ama önce küçük bir analiz yapalım. Bu yıl yayına giren dizilerin yaklaşık dörtte üçü kadarı reyting kurbanı oldu. Aralarında dördüncü bölümü göremeyenler bile vardı. Hepsi hakkında “emeğinize sağlık ve geçmiş olsun” temennisini peşinen düşelim... Kalan diziler arasında ise gün birinciliğini henüz hiç tatmayan bir sürü örnek var. Ama onların ekran devamlılığı ilk on sıralamasında bir şekilde olmaları ve reklam gelirleriyle maliyetlerini ucu ucuna dengelemelerinden kaynaklanıyor... İşte bu koşullarda devam edeceklerin listesi de şöyle sıralanabilir; “Küçük Ağa”, “Ankara’nın Dikmen’i” (Kanal D), “Bugünün Saraylısı”, “Kaçak” (atv), “Not Defteri”, “O Hayat Benim” (FOX), “Küçük Gelin” (STV), “Fatih Harbiye” (Show TV) ve “Medcezir” (Star TV)...
Televizyonların yas röntgeni!
Sadece küçük bir özet geçeceğim. Ana akım televizyon kanalları eğlence programlarını iptal etti. (Star TV’de yayınlanacağı duyurulan Miss Turkey güzellik yarışması ilk iptal haberi oldu.) Özellikle renkli kadın kuşakları tek renge büründü. (Seda Sayan yayın yapmadı, muadilleri de yayına çıkmadı). Üç günlük ulusal yasın iki günü için rötarlı da olsa bu düzenlemeler yapıldı... Kamu kanalı neredeyse tüm kanallarıyla ortak yas yayınına geçti. Grafiklerini kararttı. Hemen tüm kanallarda yayınlanan komedi dizilerine ayar, mizah içerikli programlara fren geldi... Bu arada memleket yıkılsa umurunda olmayan bazı kanallar halay çekmeye devam etti. Çoğu uydu üzerinden yayın yapan bu kalabalık tayfa başkası adına utanma görevini bize yüklediler... Unutmadan; haber kanalları aniden ve çok sayıda uzmana ulaştı. Kimi, “Karbonmonoksit ölümü tatlıdır” diyen bu uzmanların ağızlarının ve elbette kalplerinin içine bakakaldık. Ama öğrendik, taşı kırmakta ustalaşmayı, dostu düşmanı ayırmayı!
Anadolu’yu görmeden mi bitecek?
Şimdi tabii çoğunluğun bitmesini istemediği diziler üzerinden yorum yaparken artık ekstra dikkat gerekiyor... Çünkü biz artık dizi seyretmiyor resmen takım tutuyoruz. O yüzden yazdığımız meselelerde virgül es kaza yanlış bir yere konmuşsa tribünlerde kıyamet kopuyor... Neyse, bu başka bir yazı konusu olsun. Önümüzdeki haftalarda final yapacak olan “Çalıkuşu” (Kanal D) dizisinde orijinal hikayede meselelerin tamamına yakını Feride’nin Anadolu’daki öğretmenliği zamanında yaşanır... İyi de kızımızı henüz o göreve gönderemedik. Elde kalan bölümle, orijinal hikayenin bütününe baktığımızda dizi fena halde “havada” bitecek gibi görünüyor. Ya da tam tersi havasını başka bir adreste bulacak. Hangisi acaba?
