Kurtlar Vadisi Pusu’da (atv) anlamadığım bir şey var. Hem diplomasi, hem bürokrasi hem de yeraltıyla uğraşan Polat Alemdar’ın tek derdi kadın mı? Babası yoğun bakımda ölümle cebelleşirken anası “Nazife anne” Polat’a kız bulma derdinde hâlâ. Üstelik savcı kızımıza bunu bir vasiyet gibi iletiyor; “Polat’a sahip çık” filan diye... Sen önce kendi hayat arkadaşına bir sahip çıksana hanım diye geçiriyorum içimden tam da o an. Adam gitti gidiyor, sen Polat’ı everme derdindesin hâlâ... Neyse. Bir de Polat’ın kadın siciline bakıyorsun; maşallah hepsini leylekler getirmiş gibi dünyaya. Hepsi günahsız tertemiz tipler.
[[HAFTAYA]]
Polat’ın sıradan bir kıza aşık olma, ne bileyim evlenip boşanmış bir hatunu gelin diye alma şansı hiç mi yok Allah aşkına? Nedir bu steril olma takıntısı... Hadi bu meseleyi koyalım bir kenara. Dizinin yeni psikopatı Ersoy Ulubey’in eşini ve oğlunu gözünü kırpmadan öldürdüğü sahne neydi öyle? Diziyi şuursuzca savunanlara soruyorum; “Hiç mi yüreğiniz sızlamadı, içiniz kalkmadı?”... Lütfen bu türden canilikleri vadiden uzak tutsun senaristler. Polat’ın bir sahnede dediği gibi “Bizi örnek alan bir sürü insan var”. Doğru ve Allah korusun hepimizi o arkadaşlardan...
Opera da yaşamın bir dakikası
TV8 haber saatlerini topyekün değiştirince Yaşamdan Dakikalar saat 20.00 sularında başladı bu hafta. Çok da iyi oldu. Herkes reklam ya da dizi özetindeyken programı uzun bir süre izleme şansını buldum sonunda... Şu kadarını söyleyeyim Yaşamdan Dakikalar üç konuşmacıyla da su gibi akan bir format yapmış. Hele ki bu haftaki konu İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin 50’nci yaşı olunca yapışıp kaldım ekrana... Operanın yıldızlarını bir geçit resmi gibi birbirinden çarpıcı aryalarıyla izlerken 20 küsur yıl öncesine, benim de bir opera çalışanı olduğum yıllara uçuverdim... Zaman çabuk geçiyor. Ama güzellikler zamanla sürekli değer kazanıyor. Opera ülkemizde anlaşılmasa da değerini hiçbir zaman yitirmeyecek bir sanat türü; hatırlattığı için Yaşamdan Dakikalar’ı kutluyorum hakikaten... Bu arada bir de istek notu düşeyim; İlhan Şeşen’in Necip Fazıl ustanın şiirini seslendirdiği klip olağanüstüydü. Mümkünse İlhan ağabey her hafta böyle bir sürprizle okşasa kulaklarımızı...
ETiNDEN, SÜTÜNDEN, YÜNÜNDEN!
Sinan Çetin ne zaman bizim Gecekondu (Star TV) ahalisinin sütünden de yararlanmaya başlayacak acaba diye düşünürken Durdu ve Dalyan’ı çay reklamında görünce “tamamdır” dedim... Gerçi adamlarımız o çok alıştığımız İç Anadolu şivesinden çıkıp Karadeniz şivesine geçmişlerdi ama o bile itici gelmedi bana... Neyse. Süt dedik çay reklamından çıktılar. Yün diyeceğim bir nevresim ya da halı reklamında görünecekler. Etleri zaten Gecekondu’da; anlayacağınız daha çok ekmek var Sinan Çetin’e bu hatta...
Kulaklarımız kurtuldu...
RTÜK ve yeni yayın yasaları birer birer geçmeye başladı Meclis Genel Kurulu’ndan. En yeni haber de reklam aralıklarıyla ilgili... Biz dizilerin süresini tartışırken bundan böyle program ya da dizilerde yarım saat geçmeden bir sonraki reklam kuşağı giremeyecek. Buna sevinenlere bir de bonus verelim; reklam kuşaklarında ani ses patlaması yaşanmayacak ve kulaklarda geçici de olsa hasar oluşmayacak... Vallahi hep kötüleyecek değiliz yasa eliyle gelen düzenlemeleri. Bazı şeyler yasalaşmadıkça ekranda huzura eremiyoruz; ne dersiniz?
Papatyam’dan ekonomi dersi!
Papatyam (Star TV), Birol Güven’in pek sevdiği kişisel gelişim meselelerinin yanı sıra para kazanma tüyoları da vererek farklı bir kamu hizmetine imza atıyor ekranda... Hakkında çok az yazdığım dizileri sorunsuz bulduğumu bilir bu köşenin izleyicisi. Papatyam için de durum budur. Mint imzalı işlerin en iyisidir bana göre... Neyse. Necati ustanın açtığı köftecide eşi Feride’nin yaptığı “Anne Köftesi” talep patlaması yaşayınca kayınbirader tüyo verir yengemize; “Mutlaka patentini al, durduğun yerden para kazanırsın”... Doğru. Hız çağında yaşıyoruz. Eğer ürettiğiniz ya da bulduğunuz bir hizmetin patentini alırsanız, hukuka saygılı olan herkes fikrinizin bedelini ödemek zorunda... Bu yüzden eşsiz bir şeye sahip olup da, bunu nasıl nakite tahvil edeceğini bilemeyenler için önemli bir tüyoydu verilen. Gözden kaçmadığı bilinsin istedim...