Mesut YarSurvivor'ın favorileri belli mi?

HABERİ PAYLAŞ

Survivor'ın favorileri belli mi?

Haberin Devamı

İlginç bir pazar gecesi oldu. Tüm duyguların iç içe yaşanabileceği bir kanal gezmesini hesaba katamamıştım... Çünkü ne yalan söyleyeyim, uzun süredir bana bir hayli yavan geliyor ekrandaki pazar seyirlikleri... Neyse. Önce bir “Survivor Ünlüler Gönüllüler” (Show TV) faslına girdim. Bu sezonun Nihat Doğan’ı değil ama Taner’i belli oldu. Mustafa Topaloğlu resmen döktürdü. Bir ince gülme krizinin ardından, Mustafa Ağabey’in bavulunda dualarla geldiğini öğrenmiş olduk adaya. Hayvanlara özel, yemeklere özel, yarışmacılara özel duaları var.

Bakalım bu bavul finale taşıyacak mı onu? Gönüllüler arasında bulunan Hasan Yalnızoğlu’nun da ünlü olduğunu söylemiştim daha önce. Tip olarak fiziki yeterlilik anlamında iki favoriden biridir kendisi. Sanırım Ünlüler takımından da Nihat Alptuğ geçmişte yaptığı korumalık bilgisini konuşturarak fiziki performansla öne çıkar... Ama iş zeka ve entrikaya kalırsa, daha ilk bölümden kestiremediğimiz sürpriz isimlerin finale gideceğini düşünüyorum ben. Mesela Gönüllüler içindeki Asena, o hissi yarattı bende. Neyse uzun bir süre Dominik’te takılacağız yine. Üstelik kadronun içine sunucu olarak Burcu Esmersoy’u da ekleyerek. Mustafa Topaloğlu’nun giderek dünyalılaştığını görmek için bile izlenir yarışma bu sezon!
[[HAFTAYA]]

Ajdaaaaaaaeeeeeeeeerrrrrrrrrrrr!

İlginç pazar gecesinin duygusal notlarına başka bir konuyla devam edelim. “Kırmızı Halı” isimli (TNT) magazin programında uzun süredir ortalıkta görünmeyen Ajdar’ı gördük aniden. Sanırım Bollywood’da (Kalabalık kadrolu Hindistan sinemasının lakabıdır) takılmış kendisi bir süredir. Yakası kürklü ceketine bakınca insan başka bir şey düşünemiyor hani. Neyse, geçtiğimiz hafta yaşanan “Şahdamarı” bilmecesiyle ilgili Gülben Ergen’e yönelik salvolara devam ediyordu TNT magazin. Ama bu defaki vuruş çok öldürücü oldu. Şahdamarını şarkılaştıran Ajdar, gelmiş geçmiş en tuhaf parçasını okumaya başladığında neredeyse gülmekten felç olacaktım. Belli ki çok birikmiş Ajdar’ın içinde duygular ve “Ajdaaaaeeeeerrrr” diye çığlık attığı nakaratta resmen patlayıverdi hepsi... Hangisi daha iyi bağırıyor diye geçirdim içimden; ahlayan Halil Sezai mi, yoksa çığlıklarıyla ölüyü mezardan kaldırabilecek kapasiteye sahip Ajdar mı? Bilemedim, bilmek de istemedim; ne yalan söyleyeyim?

Kuzey neyle hesaplaşır?

Kuzey karakterinin (Kuzey Güney/ Kanal D) ölmeden mezara girdiği o sahne biraz daha genişletilse ve “Muhteşem Yüzyıl”da Kanuni’nin bir zaman önce yaptığı gibi bir iç duygusal hesaplaşmaya dönüşse fena olmaz mı sahi? Hatırlayanlar vardır; Kanuni, Mohaç zaferinin hemen ardından rüyada kendini bir kabrin içinde kibriyle hesaplaşırken görüyordu. Aynı durum Kuzey için de söz konusu olabilir. Gerçi o neyle hesaplaşacak, henüz emin değilim. Kibir olmayacağı kesin ama. Fazlasıyla uzak çünkü o toptan!

Polat filoyu küçültmeli!

“Kurtlar Vadisi Pusu”da (TNT) kullanılan dev arabaları biliyorsunuz. Neredeyse her karakterin bir tane cipi filan var. Plakalarının afili duruşundan söz etmiyorum bile. Ama şu çok dikkat çekici; genel olarak pusuya yatıldığı ya da sessiz takip sahnelerinde son durucu dikkat çekici o arabalara binmek yerine daha mütevazı bir araç filosu kullanılamaz mı? Peşinden bir cipin geldiğini ya da takip edildiğini kestiremeyecek kadar kör mü her karakter? Hani “tesadüfü kediye bağlamak” diye bir deyim varsa, durumun kendisi bizzat “Kurtlar Vadisi Pusu”da yaşanır oldu her bölüm.

Bekletti ve gooooooooooooool


Pazar gecesinin en duygusal anlarına yürüyelim bu kez de. “Behzat Ç.” (Star TV) birkaç haftadır çapsız bir hatta bağlamıştı hikayeyi. Ama pazar gecesi kelimenin tam anlamıyla “yıktı geçti” izleyiciyi. Özellikle son 10 dakikasında art arda yaşanan aksiyonlar izleyeni bildiğin buhrana sürükledi. Behzat amirin kızı Şule’ye kelepçe taktığı andaki ilginç metafor, Hayalet karakterinin bir dönem radyolarda fırtına gibi esen Yılmaz Erdoğan şiirlerini anımsatan aşk mektubu, Akbaba’nın hiç bitmeyen yalnızlığı, Şevket Ç. karakterinin içinde bulunduğunu anladığımız “derin ve karanlık” organizasyon, Larissa’nın kendisine musallat olan adamı öldürüp Harun’a itiraflarda bulunması filan derken 20 bölümlük malzemeyi 10 dakikaya yerleştirdi Behzat Ç... Kendi adıma çok uzun süredir böyle bir duygudan bir diğerine savuran bir dizi izlememiştim. Şaşkınlık, öfke, umut, acıma ve hüzün! Ortaya çıkan fotoğrafa daha iyi bir isim bulunana kadar “başyapıt” demek ihtiyacı hissettim izninizle.

Deniz Yıldızı övgü toplayacak!


“Deniz Yıldızı” (Fox TV) ekranlarda junior “Doktorlar” tadında devam eden bir dizi. Bilmeyenler için tıp fakültesi öğrencilerinin veya intern doktorların yaşadıklarını anlatıyor diyelim. Günlük bir seri olduğu için de diğer dizilerden daha çok dikkat çekiyor ve müşteri topluyor. Her ne kadar hikayesi kimi zaman kopuk ve içinden çıkılmaz tesadüflerle dolu olsa da, bu hafta önemli bir işe imza atıyor “Deniz Yıldızı” ekibi. Dizinin birkaç bölümünde LÖSEV (Lösemili Çocuklar Vakfı) yararına SMS kampanyası düzenleyerek acı bir gerçeğe umut taşıma kararı almış durumda “Deniz Yıldızı”. Mesela bir “Koyu Kırmızı” (Star TV) organ bağışına dikkat çekerek övgüye değer halini ikiye katlıyorsa “Deniz Yıldızı”nın durumu da farklı olmayacak. Gerçeklikten uzak dizi dünyasının içinden gerçek dünyaya yapılan bu tür göndermeler çok önemli ve etkin oluyor bana göre. Devam edin lütfen!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder