Üzerinden birkaç gün geçmesine rağmen artık çok tartışılan bir meseleyi gündeme getirmekte beis görmüyorum. Lig TV’nin tribün görüntülerini yani... Beşiktaş önceki gece Akhisar’dan 4 gol yiyerek haftanın maçını çıkardı. Elbette işin sportif yanına girmeyeceğim. O ayrı bir tez konusu zaten... Ama maç sonrası Beşiktaş tribünlerine odaklanan kamera sürekli parmaklarını kemiren taraftarları resmetti. Sözüm ona ekrandan skora gönderme yapıldı... İçinde bir mizah duygusu barındırsa üzülmem. İroniye de sonuna kadar varım. Ama hakikaten o görüntülerin gereksiz uzunluğu bir taraftar olarak beni skor kadar rahatsız etti... Neden sonra sosyal medyada Fenerbahçeli taraftarlardan da aynı şikayetlerin geldiğini gördüm. Bu işler çok bıçak sırtı. Biliyorum yayıncı kuruluş uzun süredir ne Ali’ye ne Veli’ye yaranıyor... Ama şu da var ki bu çıkmaza biraz da kendi düşüyor. Ve o zaman aklıma “kendi düşen ağlamaz” özdeyişi geliyor. Dilerim ağlamaz, ne dersiniz?
[[HAFTAYA]]
Tokat dediniz lokum çıktı!
“Osmanlı Tokadı” (TRT 1) dizisinin ikinci bölümü bana ilk bölümünden daha lezzetli geldi. Ama sadece zaman doldurmak için neredeyse çeyrek saate yakın süren kavga/dövüş sahnesi bir ara içimi baydı... Aynı akşam arka arkaya iki buçuk saat yayın yapan (ben o kadarına yetişebildim) dizinin kesintisiz yayını da yakalamayanlar için iyi bir fırsattı. Sanırım bu sayede diziyi ekranda görmeyen kalmadı... Bir “yeniden dünyaya gelme” meselesi üzerine kurulan dizi bölüm uzunluğunu düşünmezsek, Mustafa Şevki Doğan gibi olağanüstü neşeli bir yönetmenin elinde uzun soluklu bir gülmece yaratacak gibi duruyor. Hem tarihimizin meseleleri bel altına ve siyasete fazla bulaşmadan da anlatılabiliyor. Hem de neşe içinde. Vallahi bu işe “Osmanlı Tokadı”ndan ziyade “Osmanlı Lokumu” ismi konmalıydı; bilmem siz ne dersiniz TRT’nin dizi seçkisi kuvvetli yöneticisi sevgili Bülent Ata?
Gerçek ekipler isyanda...
Cuma akşamı “Arka Sokaklar” (Kanal D) dizisini izleyenler geçtiğimiz ay kamuoyu gündemini bir hayli işgal eden Sarai Sierra cinayetinin bir benzerinin işlendiğine tanıklık etti... Cinayette gerçek hayatı dikkate alırsak polis uzun süren bir takip sonucunda katil zanlısı Ziya T.’ye ulaşmıştı... Ama bizim Rıza Baba ve ekibinin sonuca ulaşması 90 dakikayı bulmadı bile. Bugüne kadar emniyet teşkilatının tüm sorunlarını gündeme getiren dizinin bu eli çabuk hali bildiğim kadarıyla kimi teşkilat mensuplarını üzmüş... Kurgu deyip geçemiyorsunuz tabii, vatandaş izliyor ve ciddiye alıyor. Eh bizim ekrandaki hafiyeler meseleleri bu hızla aydınlatınca da doğal olarak gerçek hayattaki ekiplerin başı ağrıyor... Ne diyelim ki, olur böyle vakalar Rıza Baba’nın ekibi 90 dakikada yakalar, takmayın kafanıza...
AĞIZLAR AYRI YERDE...
“Yağmurdan Kaçarken” şimdilik ekranın podyumları andıran tek dizisi gibi. Bunu öyle sosyetik dizileri hesaba katmadan söylüyorum... Yine de yakışıklı adam, güzel kız meseleleri bana hâlâ demode geliyor. Atv’nin yeni dizisinden bunu değiştirebilecek bir performans hâlâ çıkmadı. Neyse... O değil de seslendirme yönetmeni kimse şu ağızların ayrı lafların ayrı oynamasına dikkat edemiyor mu, onu merak ediyorum... Dizide ilk günden beri senkron sorunu yaşanıyor ve bunu sanırım sadece seyirci hissediyor. Vallahi bana tuhaf geldi...
YENİ YAYIN SAATİNDE!
“Bugün Ne Giysem?” (Show TV) haber önünde başladığı yayınını öğle saatlerine taşıyarak kendini bir çukurdan kurtardı. Geçtiğimiz hafta saat 16.00 civarında başlayan yayın deyim yerindeyse reytinglerde ciddi tökezlemişti... Şimdi yeni saatinde biraz daha umut verici sonuçlara ulaşabilir gibi görünüyor. Dilerim bu saatini sabitler yoksa malumdur; mevtayı çok dürterseniz gaz çıkarır... İçerik olarak büyük bir değişim geçirmese de ben “Bugün Ne Giysem?”in ekrana ayrı bir renk getirdiğini düşünüyorum. Dilerim rengi yayın saati yüzünden solmaz...
DİLA HANIM’IN DURUMU!
Ekranların son merak öznesi Star TV’nin ünlü dizisi “Dila Hanım”ın yayından kaldırılıp, kaldırılmayacağı konusuydu... Aslında dikkatli okurlarım dizi daha yayına girdiği andan itibaren bu kaos halinin mevcut olduğunu bu köşeden defalarca okudular... Diziye senarist, yönetmen ve çeşitli kadrolar gitti geldi. Değişim bu sıklıkla olunca soru da hep gündemde kaldı. Şimdi kısa vadede sevindirici bir haber var; dizi yayında kalacak. Orta vadede de buruk bir gelişme oldu; dizi haziran sonunda final yapacak. Ben bunca belirsizliğe rağmen “Dila Hanım” için iyi bile dayandı diyorum... Zaten bir uyarlamanın ömrünü de gereksiz uzun tutmamak lazım. Sadece tartışmalar değil, şişirilen hikaye de üreteni ve izleyeni yoruyor...
SEMA HANIM’A NE OLDU?
“Ben Burdan Atlarım” (Show TV) yarışmasında beklenen oldu ve Sema Çelebi bir atlayış esnasında kuyruk sokumunu sakatladı... Meseleyi Twitter’dan duyduğum için aktarma ihtiyacı hissettim. Armağan Çağlayan son dakika haberi olarak verdi. Sema Hanım’ın yarışmadaki varlığı özellikle gençler için yüksek bir çıta meselesiydi... Dilerim işin ciddi bir boyutu yoktur da çıta yarışma kadrosu için en az 10 metreden sükseli atlayışlara kadar varır. İdol olmayınca o yükseklik de hayal oluyor çünkü...