Bir şeyin iyi mi, kötü mü yoksa faydalı mı, faydasız mı olduğunu sorgulamak doğal ve basit düzeyde bir analizdir. Teorik ve sistemsel düşünen biri için bu düzeyde bir sorgu önemli ve öncelikli değildir.
Bir anlam arayışı ile bir fayda arayışının çıkış noktaları aynı olabilirken varış noktaları birbirinden oldukça farklıdır.
Çoğu zaman her ikisi de aynı şeyleri arıyor gibi görünseler de ulaşmak istedikleri sonuçlar çok başkadır.
Bir denizci ile bir gök bilimci; her ikisi de de ufuk çizgisini arar fakat ikisinin ulaşmak istedikleri şeyler çok farklıdır.
Denizci, bundan bir yarar sağlamayı hedeflerken gök bilimci, faydaya ulaşmak değil, bilmek ve anlam bulmak çabası içindedir.
Profesyonel alanım ve işim gereği çok fazla insan ile iletişim halindeyim.
Gün içinde birçok insanla bir araya gelir, anlattıkları şeyleri daha evvel hiç duymamış gibi ve uzun uzun dinlerim.
Anlattıkları şeylerin çıkış ve varış noktasını anlamaya çalışırım.
Genel gözlemim ve kanaatim odur ki, insanların büyük bölümü önlerindeki konuya iyi – kötü ve doğru - yanlış düzleminde yaklaşıyor. Esasen buna fayda eksenli bir yaklaşım da diyebilirim.
“Bir önceki yazımda insan doğasının pragmatik (faydacı) olduğuna satır arasında kısaca değinmiştim.”
Faydacılık, inkar edilemez fakat sorgulanabilir bir olgudur. İnsanın hayatta kalıp yaşamını sürdürebilmesi için kati suretle bu güdüye ihtiyacı vardır. Aslına bakarsanız insanın kendi için faydalı olanı faydasız olandan ayırma yetisine sahip olması yaratılışın bir mucizesidir.
Aksini bir düşünsenize…
Bu temel güdü, hayatta var olabilmek, iyi olanı kötü olandan ayırt edebilmek ve yaşamın ana gayesine ulaşabilmek adına kullanıma verilmiş bir yetiyken, zamanla yaşamın ana gayesi haline gelmiş.
Tabii hal böyle olunca anlam arayışı yitirilip yaşama dair tüm arayışlar fayda temelinde yükselmeye başlamış.
Etrafınızda cereyan eden diyaloglara bu nazar ile bakarsanız anlatmaya çalıştığım şeyleri somut olarak göreceksiniz.
Siyasi diyaloglara bakın mesela…
Siyasi bir partinin almış olduğu karar kimine göre doğru ve faydalıyken bir diğerine göre yanlış ve faydasızdır. Bu tartışma böyle sürer gider…
Bir futbolcu ya iyidir yahut kötüdür. Ya yaptığı önemli sportif faaliyetler ve katkıları tartışılır yahut başarısız olması ve takıma verdiği zararlar…
Falan otomobil çok iyidir filan otomobil berbattır.
Olay, olgu ve nesnelere anlam analizi ile yaklaşanlar az, fayda ekseninde yaklaşanların sayısı ise çoktur.
Resmi, sosyal ve gündelik diyaloglar iyi – kötü ve doğru yanlış ekseninde değerlendirildiğinde, yaşamsal ve insani gelişim gerçekleşmiyor.
Bir suyun sadece tadını ve faydasını görüp sürekli olarak bu yönlerini yahut tam zıddını konuşmak, onun biyolojik kimyasal, fiziksel, özetle varoluşsal anlamlarına karanlık düşürüyor.
Hayvansal bir güdü olan fayda, insan yaşamının bütününde ve ilkel haliyle varlığını sürdürmeye devam ederse, derin ve geniş anlamlar peşinde iz sürmesi gereken insanın mertebesi hiçbir zaman yükselemez ve kategorik olarak bir basamak üste çıkamaz.
Çoğu zaman önümüze dizayn edilmiş olarak konulan birkaç seçenekten birini değerlendirmek ve seçmek zorunda değiliz. Süreçleri anatomik ve bütünsel olarak anlamaya çalışmak, dizayn edilmiş seçenekler arasında doğru olanı bulmaya çalışmaktan daha akıllıca bir eylemdir!
“Her şey, her zaman iyi – kötü, doğru – yanlış olarak değerlendirilmez – değerlendirilemez! Hayatın içinde bunlardan çok farklı anlamlar ve yargılar da vardır. “
Kalın sağlıcakla ve düşünceyle…