- Her şey gönlümüze göre olsa,
- Trafikte sürücüler yayalara daha fazla yol verse,
- Okur ya da izleyicinin medyaya olan güveni artsa,
- Atılan çamurlar iz bırakmasa,
- Samimiyet ile hadsizliğin arasındaki ince çizgiyi görebilsek,
- Okumuş, iyi yetişmiş olanlar da cahiller kadar cesur olsa,
- Kişisel temizlik ve bakım ürünlerinin tüketiminde bu kadar cimri olmasak,
- Empati yapmaktan bahsedenlerin sadece yüzde biri empati yapsa,
- Trafikte sürücüler klaksona yüklenmek yerine, fren pedalına dokunmayı tercih etse,
- Yalancılığın bir müeyyidesi olsa,
- Türkçeyi daha düzgün kullanmak gibi bir kaygımız olsa,
- İnsan hayatı önceki yıllardaki kadar ucuz olmasa,
- Sanatçıların özel yaşamlarından çok sanat ile ilgilensek,
- Sükûtun her zaman ikrardan gelmediğini, insanın bazen değmeyeceğini düşündüğü için sustuğunu fark edebilsek,
- İddia sahiplerine, iddialarını ispatla mükellef oldukları kesin bir dille hatırlatılsa,
- Sporu düşmanlık değil rekabet olarak görebilsek,
- Her istediğimizden istediğimiz kadar yesek ama kilo almasak,
- Daha çok resim sergisi gezsek,
- Daha az kavga etsek,
- Sevdiklerimizin kıymetini, onları kaybetmeden bilsek,
- Beşiktaş yine ‘Şeref’iyle oynayıp ‘Hakkı’yla kazanarak şampiyon olsa,
- Daha çok ezber bozulsa,
- Daha az şiddet haberi duysak,
- Kendimiz için ‘hak’ gördüklerimizin başkaları için ‘lütuf’ olmadığını unutmasak,
- Dünyanın merkezinde bizden başkalarının da bulunabileceğini düşünsek,
- Verdiği sözü tutmayanlar ifşa edilse,
- ‘Aşk’ın ayıp ya da utanılacak değil, peşinden koşulması ve yakalandığında kaybetmemek için emek verilmesi gereken bir duygu olduğunu idrak edebilsek,
- Sözler ile özler bir olsa,
- Bu ülke insanı devletine güvenebilse,
- ‘Yorumcu’ sıfatıyla ekrana çıkan insanlar, hem bilgi birikimi hem de üslup açısından kahvehanede onları izleyenlerden bir adım önde olsa,
- Daha fazla dürüst olsak,
- Daha az çifte standart uygulasak,
- Covid-19 belasından kurtulsak,
- Haksızlığa, sadece kendimize yapıldığında değil, her şekilde isyan etsek,
- Kadın ve çocuğa yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetlerin son bulması için gerekenlerin tümünü, eksiksiz yerine getirsek,
- Alın teriyle kazanılan paranın gönül huzuruyla harcanabileceğini unutmasak,
- Emek hırsızları önceki yıllardaki kadar itibar görmese,
- Efendilik ‘âcizlik' olarak algılanmasa,
- İnsanlar asılsız iddialarla suçlanıp cezaevine atılmasa,
- Ayrışmaya, kamplaşmaya devam etmesek,
- Karşımızdakini hep kendimiz gibi bilmesek,
- Her konuda, özellikle de insan ilişkilerinde daha ‘özenli’ olsak. Ve
- 2021'in acı ve üzüntüleri 2020'de peşinen yaşanmış olsa.
NOT: Bilenler bilir, bu yazıyı, ufak tefek değişikliklerle senelerdir bir yılı bitirip sonrakine başladığımız günlerde yazıyorum. Ve maalesef aynı ‘keşke’ler çok uzun süredir geçerliliğini koruyor. Ne acıdır ki liste kısalacağına uzuyor.