Başkentten bir ‘özel haber’ vereyim... Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde ‘jet ski’ gündemi var şu aralar. 31 Mart’ta seçilen Mansur Yavaş mazbatasını 8 Nisan’da aldı.
Yavaş görevi devraldıktan sonra, Ankara’nın farklı noktalarındaki depolarda envanter çalışması başlatıldı. Halen de sürüyor bu çalışma. Geçenlerde, belediyenin Kuzey Yıldızı Parkı’ndaki deposuna giren görevliler fotoğrafta gördüğünüz ‘jet ski’ ile karşılaştılar.
Bozkırın ortasındaki Ankara’da jet ski ! Belediyenin deposunda… İlk akla gelen, espriyle karışık da olsa, “Gölbaşı’nda, Mogan ya da Eymir’de mi kullanıldı acaba?” sorusu oldu tabii. Fakat bakıldı ki, jet ski’nin kaydı yok belediyede. Kime ait olduğu da bilinmiyor.
Öğrendiğime göre, jet ski şimdi önce kayda alınacak, sonra da ihale yoluyla satışa çıkarılacak. Şimdi belediye koridorlarında, Levent Kırca’nın o meşhur ‘Olacak O Kadar’ skecine atıfta bulunan espriler birbirini izliyor. Yavaş’ın tepkisini sordum... Gülümsemiş ve “Bakalım daha neler çıkacak” demiş.
MİNİBÜSLERİN ZAMANLA YARIŞI
Ekrem İmamoğlu’nun ‘çözüm bekleyen sorunlar’ listesine bir madde de ben ekleyeyim… İstanbul’da minibüse biniyorsanız, bilmeniz gereken ‘hayati’ bir durum var. Minibüsler, yolcu taşırken zamanla yarışıyor.
Siz, biz, yolcular yani; haberimiz yok ama bir yerden bir yere giderken aslında ‘ölümcül’ olabilecek bir yarışın içindeyiz. Nasılını anlatayım… Minibüsler, yolcu taşıdıkları hattı belli bir süre içinde tamamlamak zorunda. Herhangi bir hattın adını vermeden örneklendireyim…
Süre tahdidi birçok hat için var İstanbul’da. İlk duraktan çıkan minibüsün, belli bir saatte varış durağına ulaşması gerekiyor. Diyelim ki 35 dakika… Bizzat yaşadığım örnekte, minibüs sürücüsü şöyle dedi: “Ağabey, yukarıda iki kamyon ile bir servis aracı yolu tıkadı.
Tam 6 dakika bekledik. Benim şimdi o dakikaları kapatmam lâzım. Onun için buraya kadar uçarak (!) geldim. Buradan sonra da yolcu almadan kestirmeden gideceğim ki zamanında varabileyim son durağa.” “E yolcular?” diyecek oldum… “Vallahi” dedi, “Tabii biraz rahatsız oluyorlar ama yapacak bir şey yok.
Geç kaldığım her dakika 10 lira ceza demek. 10 dakika geç girsem, 100 lira gidiyor.” Ben şaşkınlık içinde dinlerken, sürücü, bir gözü kronometrede (evet gerçekten kronometre vardı) “Bu hat yine iyi. Dakikası 10 lira. Daha önce çalıştığım hatta 30 liraydı dakika cezası” dedi ve gaza basmaya devam etti...
NE GÜZEL LÂF
Bazı davalarda esas hükmü veren yargıçlar değil zamandır.
(Ömür Uzel – Tarihe Geçen Savunmalar
/ 2018 – Karakarga Yayınları)