Murat ÇelikBayram

HABERİ PAYLAŞ

Yarın bayram. Kurban Bayramı… Dini bayram ritüelleri çok değişti yıllar içinde.

*

Biz çocukken ya da gençken büyüklerimiz anlatırdı kendi çocukluk ya da gençlik dönemlerinin bayramlarını; “Bizim zamanımızda…” diye başlayan cümlelerle. Sıra şimdi bizde. 53 yaşımdayım. Çocukluğumun, gençliğimin bayramlarını çok iyi hatırlıyorum. Hem dini hem milli bayramları…

*

Bayram heyecan demekti bizim zamanımızda. Ama milli bayramların heyecanı farklı, dini bayramlarınki farklıydı. Milli bayramlarda Atatürk’ün mirasına sahip çıkmanın gururunu yaşardık hep birlikte. Hâlâ öyle… Dini bayramlar ise başkaydı.

Haberin Devamı

Ramazan ve Kurban’da ilk ritüel bayram namazıydı. Çok küçükken dedelerimle giderdim bayram namazlarına. Onlar vefat ettikten sonra bazen amcam, bazen dayımla gittiğim oldu. Ama asıl ve en çok babamla…

*

Bir gece önceden namaz saatini öğrenir, sabah ona göre kalkardık. Her bayram sabahı aynı gerginlikle yürürdüm evden camiye. “Baba” derdim o bildik tedirginlikle “Ben yine unuttum. Kaç rekattı bayram namazı?” Gülümserdi Mustafa Çelik… “Merak etme” derdi.

“Bir tek sen unutmuyorsun. Senede iki defa olduğu için çok insan unutur. O yüzden de namaz başlamadan hoca hep hatırlatır bayram namazının nasıl kılınacağını. Dinleyince hemen hatırlarsın zaten.” Öyle de olurdu… Cami çıkışı ahaliyle bayramlaşıp eve dönerdik.

*

Bayram sabahı giyeceğim kıyafetleri bir gece önceden hazır ederdi annem. İç çamaşırı, çorap, tişört, pantolon, ayakkabı… Hepsi yeni, hepsi ilk kez bayramda giyilecek olurdu. Adı üzerinde, ‘bayramlıklar’…

Bazen gıcır gıcır bayramlıkları giyer öyle giderdim camiye, bazen namaz dönüşü kuşanırdım jilet gibi bayramlıkları.

*

Ailenin erkekleri namazdan döndüğümüzde, kadınlar karşılardı bizi evde. Kahvaltı sofrası hazır olurdu. Hep birlikte bayramlaşır öyle otururduk bayram kahvaltısına. Harçlık faslı geciksin istemezdik biz çocuklar.

Büyükten küçüğe sıraya girerdik. El öper, bayram harçlıklarımızı alırdık heyecanla. Ne büyük paraydı bizim için o harçlıklar. Ne kıymetliydi… Hemen her zaman, yeni banknotlar verilirdi bizim ailede çocuklara. Büyükler bayram için önceden ayırırlarmış yeni paraları.

Haberin Devamı

Kirli, yıpranmış para vermezlerdi bize. Ve aile büyükleri, çoğunlukla mendil içinde verirdi o bayram harçlıklarını bize. Kare şeklinde katlanmış, pırıl pırıl kumaş mendillerin içinde… Nedense, içinden çıkan paradan daha kıymetli gelirdi bana o mendiller. Hâlâ saklar annem bizim o bayram mendillerimizden bazılarını, naftalin kokulu sandıklarda.

*

Kurban Bayramları Ramazanlardan daha farklıydı. Köydeysek kesilecek koç zaten uzunca zamandır bahçede ya da ağılda olurdu. Şehirdeyse kesilecek yerde…

Bugünkü çocuklar gibi kan görmekten çekinmez, hayvanın kesilmesinden korkmazdık biz. Bir burukluk olurdu tabii içimde ama o kadar. Çok işimiz olurdu çünkü…

Kesim, yüzülen derinin Türk Hava Kurumu aracına makbuz karşılığı verilmesi, hayvanın parçalanması, etlerin büyük kısmının ayrılıp ihtiyaç sahiplerine dağıtılması ve nihayet bizim payımıza düşen parçadan yapılan o meşhur kurban kavurması…

Yıllar geçti, hemen her şey değişti, o kavurmanın tadı hiç değişmedi. Gönlünüze göre bayramlar olsun…

Haberin Devamı

NOT: İzne çıkıyorum. 11 Temmuz Salı görüşmek üzere.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder