Giriş
ASELSAN’dan 200 mühendisin istifa edip yurtdışına gittiği yazıldı geçenlerde. Özellikle de Hollanda’ya... Sordum, soruşturdum; işin aslı öyle değilmiş. 2018 yılında ASELSAN’dan ayrılan personel sayısı 200’ün üzerindeymiş aslında. 300’e yakın… Ama...
Bu durum, ASELSAN’dan toplu bir kaçış anlamına gelmiyor çünkü ayrılan bu insanların arasında; Mesela, çeşitli vesilelerle görevine son verilenler, daha açık bir ifadeyle FETÖ başta olmak üzere bazı soruşturmalar sebebiyle ilişiği kesilenler varmış.. Mesela, eğitim için (yüksek lisans, doktora) kurumun izniyle yurt dışına gönderilenler varmış... Mesela, emekli olanlar varmış… Mesela, ASELSAN’dan ayrılıp savunma sanayi alanında faaliyet gösteren başka firmalara geçenler ya da kendi şirketlerini kuranlar da varmış...
Bunların dışında, ‘beyin göçü’ olarak adlandırılacak yurtdışına gidenler de var ama öğrendiğim kadarıyla bunların sayısı 20’ler, 30’lar civarındaymış. ASELSAN’da yaklaşık 6 bin kişi çalışıyor. Farklı sebeplerle ayrılanlar belki bir zafiyet oluşturmuyor ama aldığım bilgiye göre ASELSAN yönetimi konuyu yine de ciddi şekilde değerlendiriyormuş.
Savunma sanayi gibi kritik bir alanda (ki Türkiye’de bu sektörde çalışan toplam insan gücü sadece 40 bin kişi seviyesinde) görev yapan her personel önemli ve kıymetli. ASELSAN da konuya bu açıdan yaklaşıyor gördüğüm kadarıyla. “20-30 kişi gitse ne olur” diye bakmıyorlar yani. Doğrusu da bu zaten. O beyinler kolay yetişmiyor zira. Göç etmemelerinde fayda var.
ÖZHASEKİ'NİN O SÖZLERİ
İlk kez ‘MANŞET’te yer almıştı haber... İki hafta önce (19 Ocak 2019) bu köşenin başlıklarından biri “Gökçek sahneye çıkıyor” du. Sonra Melih Gökçek canlı yayında konuştu, konuşuyor... Hatta bu akşam aynı şekilde devam edeceğini açıkladı. Gökçek’in Mansur Yavaş’ı hedef alan açıklamalarını ve gelinen noktayı, Yavaş’ın rakibi Mehmet Özhaseki’ye sordum.
Çarpıcı başlıkları perşembe akşamı CNN Türk’te Gece Görüşü programında, canlı yayında aktardım ve o sözler iki gündür gündemin üst sıralarında...
İşte o görüşmemizde Özhaseki’nin Gökçek konusundaki sözlerini, virgülüne dokunmadan, sırasıyla aktarıyorum...
1.) Melih Bey benim kampanyamın bir parçası değil.
2.) Kendi döneminde birçok projeler yapmış, eline sağlık. Yaptığı birçok yatırım var. Onlar hususunda ben hiç konuşmuyorum. Ama tarzı benim tarzım değil. Yönetim anlayışı benim yönetim anlayışım değil. Üslubu benim üslubum değil.
3.) Ben kimseyle polemiğe girmem. Mesela Mansur Bey’in şahsıyla ilgili kimse benden bir cümle duymadı. Ama projeler noktasında eleştiriyorum. “Projesi falan yok, fiyasko” diyorum.
4.) Köken, memleket vs konularında kimse, hiçbir şey duyamaz benden. Anadolu zaten birçok değişik yerden gelmiş insanların, mazlumların sığınma coğrafyası.
AMERİKA'DA BUZUL ÇAĞI
Amerika Birleşik Devletleri’nde, Chicago’da yaşayan bir arkadaşım var. Evren Ulusoy… Konuşuyoruz, yazışıyoruz... Buzul çağından haberler veriyor birkaç gündür. Antarktika’yı geçtiklerinin belgesini yolladı cep telefonundan... “Dışarıda derin nefes alınca bayılacak gibi oluyorsun ve bir süre soluk alamıyorsun. Garip bir olay. Anlatması zor” diye yazdı önceki gün.
Mutfakta, mikrodalga fırının içi donmuş. Kapağı açıyorsunuz; görüntü, karlanmış derin dondurucunun içiyle aynı. Yerel yöneticilerden “Evlerinizde yemek yaparken ocağın üstündeki aspiratörü muhakkak açın.
Aksi halde çıkan buhar tavanı dondurur” uyarısı gelmiş kentte yaşayanlara... Soğuğu düşünün... Evlerin içinden bahsediyoruz. “Sıfırın altında 38’i gördüm, sonra termometre bozuldu. Hissedileni eksi 60 veriyor televizyondaki meteoroloji bülteni” dedi Evren. “Üstüne kalın bi şeyler al, sıkı sıkı giyin” diyebildim sadece… Başka ne denir...
ADALAR VE ERDEM GÜL
Ankara’dan gazeteci, meslektaşımız malum… Erdem Gül şimdi CHP’nin İstanbul Adalar Belediye Başkan Adayı. Aradım, sordum... Hafta başından itibaren kampanyasına başlıyormuş...
Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyükada... Gül şöyle başladı söze:
“Avrupa ve dünyada Adalar’ın tanınırlığını artırmak gibi bir hedefim var. Tabii Türkiye’de de...” Ardından da şöyle devam etti:
- Adalar’da Türkiye’nin her tarafından ve tabii azınlıklardan insanlar var…
Türkiye’nin zenginliği bu işte… Bu insanların bir arada ve dayanışarak yaşadığı bir yer ‘Ada’. Ben de buna katkıda bulunmak istiyorum.
