Yaklaşık iki ay önce art arda iki yazı kaleme aldım. İlki 20 Ağustos 2024’teki “Neden Yunanistan, gördük” başlığını taşıyordu.
(https://www.posta.com.tr/ yazarlar/murat-celik/neden-yunanistangorduk- 2741599)
İkincisi de 23 Ağustos’taki “Sakız Adası’ndaki ticari ahlak dersi” başlıklı yazı.
(https://www.posta.com.tr/yazarlar/ murat-celik/sakiz-adasindaki-ticari-ahlakdersi- 2742870)
Bu yazılar üzerine çok sayıda mesaj almıştım. Okur mesajlarının büyük kısmı Türkiye’de tatil yapmanın, başta maliyet olmak üzere dezavantajlarını sıralıyordu. Birçok kişi bizim turizm sektörünü kıyasıya eleştiriyordu. İnsanlar -sokak tabiriyle- “Kazıklanıyoruz” diyordu.
Bakın şimdi oradan nereye geliyorum. Bu yazıyı Göcek’ten yazıyorum. Göcek, tekne turizmi deyince sadece Türkiye’de değil dünyadaki en önemli merkezlerden. Burada 10 yıldır yat kiralayan bölgenin önde gelen iş adamlarından biriyle karşılaştık. Yukarıda bahsettiğim Yunanistan yazılarımı hatırlatıp sektöründeki durumu anlattı. İşte işin içindeki bir patronun ağzından ‘Türkiye turizminin hal-i pür melali’ listesi:
Sektör olarak ilk büyük sıkıntımız personel. Özellikle pandeminin ardından tekne sayısı çok arttı ve kalifiye eleman bulmakta çok zorlanıyoruz. Bulduklarımızda da süreklilik olmuyor.
Tekneler çoğalınca marinalarla ilgili büyük sıkıntılar ortaya çıktı. Başta da maliyetlerdeki fahiş artışlar. Size bir örnek vereyim: Göcek merkezde, daha önce belediye tarafından işletilen marina MUÇEV’e (Muğla Çevre Koruma Vakfı) geçti ve buradan da bir özel firmaya 49 yıllığına kiralandı. Buraya kadar bir sorun yok. Burası aslında tam bir marina da değil çünkü marinalarda bulunan çamaşırhane, akaryakıt istasyonu, duş, tuvalet vb imkanlar ve en önemlisi çekek yani kara kışlama sahası yok. Özetle ticari teknelerin yolcu alıp bıraktığı bir yer. Ama adı marina.
Şimdi bakın, bahsettiğim bu ‘marina’da geçen sene, örneğin 17 metrelik yelkenli bir tekne için ödenen yıllık ücret 461 bin 542 TL’ydi. Aynı tekneye, aynı yerde bu yıl istenen rakam kaç lira biliyor musunuz? Tamı tamına 941 bin 100 Lira. Yani iki katından fazla.
Bizim marinalarımız kiranın dışında, elektrik, su başta olmak üzere hizmetleri de pahalı sağlıyor.
Geçtiğimiz günlerde basında yer alan haberleri hatırlarsınız. Birçok tekne sahibi yatlarını artık marina kiralarının çok daha makul olduğu Yunanistan, hatta Karadağ ya da Hırvatistan’a götürüyor.
Bunların yanında, tekne bakım maliyetlerimiz de çok arttı. Yedek parça ve malzeme zaten hep döviz üzerindendi ama artık bakım – onarımdaki işçilik ücretleri de Euro’ya döndü.
Yani özetle, haklı olarak şikayet edilen pahalılık; bizde de yeme-içme sektöründe de girdi maliyetlerindeki artışın sonucu.
Sadece yerli değil gelen yabancı turistler de Türkiye’nin artık döviz bazında bile pahalı bir destinasyon olduğundan yakınıyor. Haklılar… Ama bu durumun sebebini anlattım işte size.
Gelinen noktadan elbette biz de memnun değiliz. Başta personel ve maliyet artışları konuları olmak üzere sorunlara çözüm bulunması hepimizin ortak arzusu.