Başlığı “Çikolata Kisti Hastalığı çikolata gibi tatlı değildir” sloganından aldım. Bugünkü konumuza dair bir de şu slogan var: “Âdet sancısı âdetten değildir.”
ENDOMETRİOZİS
Bırakın biz erkekleri, kadınların bile çoğunun haberdar olmadığı bir hastalık; Endometriozis. Türkiye’de ‘Çikolata Kisti Hastalığı’ olarak da adlandırılıyor. (Neden çikolata, birazdan aktaracağım) En basit tanımıyla; rahim iç zarının, rahim dışında bir yerde yerleşmesiyle oluşan hastalığa hekimler kısaca “Endo” da diyor. Ve mart, Endo farkındalık ayı.
Detayları Prof. Dr. Turgut Var’dan aldım. Ankara’nın tanınmış kadın doğum uzmanlarından olan Prof. Var, aynı zamanda İstanbul merkezli Endometriozis ve Adenomyozis Derneği’nin yönetim kurulu üyesi. Dernek, Endo’nun kronik hastalık olarak kabul edilmesi ve mart aylarında kamu spotları yayınlanması için çaba sarf ediyor.
10 KADINDAN 1’İNDE VAR
İşte Turgut Var’ın ağzından Endometriozis. Halk arasındaki adıyla Çikolata Kisti Hastalığı…
Östrojen bağımlı, ilerleyici ve tekrarlayıcı bir hastalık bu. Rahim iç zarının bulunması gerektiği yerden farklı organlarda olması. Adet kanıyla tüpten geçerek, en sık yumurtalıklara gidiyor ve ‘çikolata kisti’ yapıyor. Karın zarına, rahmi tutan bağlara, hatta bağırsaklara, mesaneye, diyaframa gidebiliyor. Buralarda da lezyona sebep oluyor.
Çikolata kisti denmesinin sebebi, kistin, erimiş çikolata renk ve kıvamında olması. Yoğun akışkan bir yapı.
Genç kızların âdet görmeye başlamalarından itibaren görülebiliyor. En çok üreme çağında rastlıyoruz ama son dönemde menopozda dahi görülen bazı vakalar var.
Dünyada, aralarında Marilyn Monroe, Hillary Clinton, Susan Sarandon, Whoopie Goldberg gibi ünlü isimlerin de bulunduğu 176 milyon Endo hastası kadın var. Dünyada her 10 kadından birinde görülüyor.
Bu hastalık kadınlarda; sancılı âdete, cinsel ilişki sırasında acıya, büyük tuvaletini yaparken ağrıya sebep oluyor. Ve en önemlisi tedavi edilmezse ‘kısırlık’ yapıyor. Kısırlık tedavisine gelen hastaların yüzde 25’inde (her 4 kadından biri) bu hastalığa rastlıyoruz.
Bunlar dışında akıntı gibi dışa vuran bir belirti olmadığından ve farkındalık da olmayınca, tanıda 7-10 yıllık bir gecikme söz konusu. Haberi olmadan yıllarca bu hastalıkla yaşayan çok insan var. Bu hastalığın tespiti için bir kan testi yok. Öncelikle şüphelenmek lazım.
Çikolata kisti tanısı ultrason ve MR ile rahatlıkla konulabiliyor. Aile hekimlikleri ya da acil servislerdeki meslektaşlarımızın da farkındalığının artması gerekiyor. Bu şikayetlerle gelen hastaları bir kadın doğumcuya yönlendirmelerinde fayda var.
Gençlerin eğitim, yetişkinlerin iş ve aile yaşamını olumsuz etkiliyor. Hastalık ilerlediğinde şiddetli ağrılar sadece âdet döneminde değil sürekli hâle geliyor. Kanamalar görülebiliyor. Yorgunluk, halsizlik, sürekli ağrılarla kadınların yaşam kalitesi bozuluyor.
Cerrahi ve ilaç tedavisi var ama bu hastalık tamamen tedavi edilemiyor. İlaç tedavisi sonuç vermezse cerrahi müdahaleyle kistler alınıyor ama yüzde 90 oranında, belli bir süre sonra tekrar oluşuyor. Çünkü üreme sistemi çalışmaya devam ediyor. Ameliyat sonrası dönemde ilaç tedavisini ağrıyı baskılama ve genel durumu rahatlatmak için uyguluyoruz.
Hastalığın 1’den 4’e kadar evreleri var. Özellikle genç kızlarda farkındalığı artırırsak, erken teşhis ve dolayısıyla daha kolay tedavi süreci mümkün olabilir. Bunun için çalışıyoruz.