Cuma namazlarına ara verilsin çünkü camilerde binlerce, milyonlarca insan bir araya geliyor ve bu durum virüsün yayılma riskini artırıyor.
Bu ve benzeri cümleler adeta din düşmanlığıymış gibi algılanıyordu günlerdir.
“Mevzu namaz değil, kalabalıkların bir araya gelmesi ve o kalabalıkların önemli kısmını riskli yaş grubundaki insanların oluşturması” diyorduk; yok anlatamıyorduk. “Milletin bir Cuma namazı var, bırakın, ona da dokunmayın” türünden popülist yanıtlar geliyordu. Düne kadar…
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, dün öğleden sonra yaptığı açıklamada dedi ki:
… Cami, ve mescitlerde namazların cemaatle kılınmaya devam edilmesi halinde virüsün yayılma riskinin artabileceği anlaşılmaktadır. (…) Cuma namazı başta olmak üzere cami ve mescitlerde cemaatle namaza ara verilmesi gerekli hale gelmiştir.
Nihayet ! Yerinde bir karar. Geç de olsa, doğru karar. Bu tedbir geçen perşembe hayata geçirilse ve 13 Mart’taki Cuma namazında da binlerce, milyonlarca insan bir araya gelmese daha da iyi olurdu ama artık çok geç.
Bu arada, demek ki neymiş? Mevzu namaza karşı olmak, din düşmanlığı falan değilmiş. Mevzu ‘kalabalıklar’mış. Alışveriş merkezlerinde ya da barda, pavyonda fark etmez. İbadet yerlerinde veya restoranlarda, okullarda, statlarda… Fark etmez. Fransız yetkilinin dediği gibi “Dolaşan virüs değil, sizsiniz.” Anlaşıldı mı?
Bill Gates 2005!
Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in 2015’te yaptığı TED konuşmasını izledim. Gates, o konuşmada şöyle diyor:
Bugün global felaket riski bir atom bombası değil, bir virüstür. Eğer önümüzdeki 20 yıl içinde 10 milyon kişiyi öldürecek bir şey olacaksa; o bir savaş değil, çok bulaşıcı bir virüs olacaktır. Dünya olarak gelecek epidemiye (salgın) hazır değiliz. Eğer şimdi uyanabilir, bir an önce hazırlanmaya başlayabilirsek gelecekteki milyonlarca ölümün önüne geçebiliriz.
Bu ‘hayati’ uyarıyı 2018 ve 2019’da da yineleyen Gates, bahsettiği ‘bir sonraki küresel salgın’ın maliyetini de 3 trilyon dolar olarak ifade ediyor.