Murat ÇelikGündemimiz

HABERİ PAYLAŞ

Gündemimiz

Dolar, Euro, altın, faiz, asgari ücret… Konut ve otomobil fiyatlarının geldiği nokta… Keza konut ve işyeri kiraları… Akaryakıt fiyatlarındaki artış… Ayçiçek yağı, un, şeker ve diğer bütün ürünlere gelen zamlar… Tuvalet kağıdı, evcil hayvan mamaları... Ekonomideki durum ve bunun günlük yaşamımıza yansımalarından başka bir şey konuşamaz olduk. Düşünün ki, ülkede COVID-19’dan hâlâ her gün 200’e yakın insan ölüyor, yeni varyant görülmeye başlandı ama bundan bile bahsetmiyoruz artık. Bir yakınım şöyle özetledi durumu: “Mal derdi, can derdinin önüne geçti. ‘Mal canın yongasıdır’ sözü eskide kaldı. Şimdi can malın yongası oldu.”

Haberin Devamı

WhatsApp gruplarımız döviz bürolarındaki dijital tabelalara döndü. Sabah gözümüzü açıyoruz (hava zaten karanlık) gelen mesajlarla içimiz de kararıyor. Ticaret yapan dertli, ücretli çalışan karamsar. Emekliler bankaların verdiği maaş promosyonlarının peşinde.

Birçok emekli, maaşını alacağı bankayı değiştiriyor. Bankaların çoğu 2 bin liraya kadar promosyon veriyor emekli maaşını kendisine getirene. İçlerinden birinde üst limit 2 bin 500 lira. O bankanın şubelerinin önünde emekli kuyrukları görüyorum günlerdir Ankara’da. İnsanlar haklı.

Bir arkadaşımla beraberdik önceki gün. Bir hesap yapıp koydu önüme. Bakın şimdi... 2017’nin mayıs ayında konut kredisi almış bankadan. O zamanın parası, 300 bin TL. 120 ay (10 yıl) geri ödemeli. Halen devam eden aylık kredi taksiti 4 bin TL’ymiş. Dedi ki: “2017 Mayıs başında dolar 3 lira 54 kuruşmuş.

Benim 4 bin liralık taksit o gün bin 130 dolar ediyordu. Yaklaşık 4 buçuk sene sonra, bu ay başında (6 Aralık) dolar kuru 13.72’ydi; ödediğim 4 bin liranın karşılığı 295 dolar etti.” Bu tablodaki sıkıntı ne biliyor musunuz? 1130-295 = 835. Aradaki bu 835 Dolar fark, krediyi veren bankanın zararı aslında. Çünkü o banka, müşterisine TL kredi vermek için döviz cinsinden borçlanıyor. İşin özeti bu.

Felaket tellallığı değil bu yazdıklarım. Realite. Gerçek yani. Ülkenin bugünkü gerçeği. Bu gerçek tablonun belki de tek olumlu yanı şu bence: Tüketim alışkanlıklarımız değişiyor. Hepimiz artık daha dikkatli davranıyoruz. Çok daha tasarruflu yaşamaya başladık. Tuvalet kağıdını, kağıt havluyu birkaç ay öncesine göre daha dikkatli tüketiyoruz örneğin.

Haberin Devamı

Meyve, sebze gibi ürünleri bozulmadan, çürümeden bitiriyoruz mesela. Her yere otomobille gitmiyor, yakın yerlere yürüyoruz. Evde elektriği, suyu daha dikkatli kullanıyoruz. Çocuklarımıza daha tasarruflu yaşamanın yollarını öğretiyoruz. İhtiyacından fazlasını tüketmeyen, paranın kıymetini bilen bir nesil yetiştiriyoruz özetle. Tasarrufu bir yaşam biçimine çevirmek ve bu zor günler geçip normalleştiğimizde de devam ettirmek gerekiyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder