Ankara’da gündem Libya... Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Libya’ya asker gönderme tezkeresi oylandı dün. Tezkere kabul edildi...
Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Türkiye’den; kara, deniz ve hava gücü talep etti. Meclis’te kabul edilen tezkerede, askeri birliklerin yapısı, görevin mahiyeti ya da süresine ilişkin detay yer almıyor.
Libya’ya gönderilecek Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarının nitelik ve niceliğine Cumhurbaşkanı karar verecek.
Elbette Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ile birlikte.. Meclis’teki müzakerelerde iç siyasi tartışmalara malzeme olmasını bir yana bırakalım; bugünün dünyasında ne Libya sadece Libya ne Ortadoğu sadece Ortadoğu... Meselenin özü, konunun özeti bu aslında.
Irak’ı düşünün... Keza Suriye’yi... Ya da Afganistan’ı... Şimdi Libya. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Rusya Federasyonu, İsrail, İran, Çin... Dünya devleri ve bölgesel güç merkezlerinden bağımsız okumak mümkün değil gelinen noktayı da, gelecekteki muhtemel gelişmeleri de.
Ankara’da görüşleri karşıt olsa da herkesin ortak hassasiyeti “Mehmetçik’in burnu kanamasın” cümlesiyle özetleniyor.
Fakat herkes biliyor ki, bu tür kararlar riskleri de barındırır bünyesinde. Türkiye tarihi bir adım attı. Çok önemli, çok kritik bir karar... TSK’nın tecrübesi malum ama bugüne kadarki dış görevlerden, birçok açıdan farklı bir inisiyatif aldı Ankara bu defa.
Bu sefer ne NATO var ne Birleşmiş Milletler (BM). Bundan sonrası çok titiz bir planlama, çok hassas bir uygulama gerektiriyor.
CEM UZAN VE KULİSLERDEKİ İDDİA
Bir süredir, Cem Uzan’ın, Fransa’da geçen 10 yılın ardından Türkiye’ye döneceği konuşuluyor malum... Geçen yıl, gıyabında yeniden Genç Parti Genel Başkanı seçilen Uzan’ın yurda ve aktif siyasete dönmesi, iç politika dengeleri açısından muhakkak ki önemli bir konu.
Ankara kulislerinde ne konuşuluyor biliyor musunuz? Diyorlar ki, Cem Uzan dönmek için yazılı garanti istemiş...
Bu bir iddia tabii... Lâkin akla ve mantığa pek uygun bir iddia değil. Çünkü böyle bir yöntem, böyle bir uygulama yok. Bu iddiayı ciddiye alıp üzerinde konuşanlara dedim ki, “Uzan hangi konu(lar)da ve kimden ya da hangi makamdan yazılı garanti istemiş olabilir?”
Ama daha önemlisi, velev ki o istedi... Kim ya da hangi makam, kime ve hangi konu(lar)da yazılı garanti verebilir? Bir hukuk devletinde böyle bir şey olabilir mi?
“PARTİ TUTMUYORUM” (!)
Geçen hafta Ankara’da, bir devlet dairesindeydim… Yan bankoda, benim gibi işlemini yaptıran iki kişi, görevli memurla sohbet ediyordu. İki vatandaş adres olarak bir ilçe belediye başkanlığını verip orada görev yaptıklarını söyledikten sonra üyesi bulundukları siyasi partiden de bahsettiler. Kadın memurun cevabı şu oldu:
- Ben pek anlamam siyasetten.
Zaten parti de tutmuyorum.
‘Parti tutmak’…
Hani “Takım tutar gibi siyasi parti desteklemek” diye bir tabir var ya… Gerçekten varmış. Kulaklarımla duydum. Hem de kelimesi kelimesine.