Mücadele, futbol kalitesi, gerginlik. Hepsi üst düzeydeydi. Trabzonspor önemli ve saygın. Ama benim konum rakip değil. Hayata ‘Siyah Beyaz’ gözlükle bakan biri olarak meselem Beşiktaş. Skor berabere ama maçı Beşiktaş kazandı.
Modern, akıllı vs ama İnönü değil bu stat. Yuvamız tabii o ayrı ama ‘Beşiktaş tribünü’ gerçeği büyük oranda değişti yeni ‘mabet’le birlikte. Dün akşam ‘İnönü ruhu’ vardı Dolmabahçe’de. Ve bu enerji takıma da yansıdı.
Quaresma varken “Her duran topu kullanıyor” diye eleştirilirdi ya. Şimdi de Caner Erkin aynı vaziyette. Quaresma en azından orta yapmayı biliyordu. Caner Erkin’in asist sayısı kimseyi yanıltmasın. Her topu kullanan kim olsa bunca haftadır 7-8’i adresini bulur.
Abdullah Avcı dönemiyle kıyas kabul etmeyecek bir Beşiktaş var artık. Bir Boateng takviyesiyle olacak iş değil bu. Fark, Sergen Yalçın’la oluşan hava farkı. Yalçın henüz üst seviye bir teknik adam olduğundan değil, hava’dan bahsediyorum. Nitekim dün akşam öne geçtikten sonraki oyuncu değişiklik tercihleri yanlıştı Sergen Hoca’nın.
Futbolda oynamadan kazanmak yok. Yılda bir olur o. Daha fazlası insanın içine de sinmez zaten. Ya da işte dünkü Trabzonspor gibi oynamadan en fazla bir puan kazanılabilir. Hayatım boyunca hep “İyi oynayan kazansın, Beşiktaş iyi oynasın” diyenlerden oldum. Dün de öyle oldu. Tabelada beraberlik vardı ama sahada kazanan Beşiktaş’tı. Kaleci farkına rağmen!
Son olarak
Hakemler maçın önüne geçmedi. Bir tek; Beşiktaş’ın yediği ilk gol pozisyonun başlangıcında faul olması gerekçesiyle VAR kararıyla iptal edilmesi gerekirdi.