Türkiye tercihini yaptı.
Ülkeyi önümüzdeki beş yıl boyunca, yine Recep Tayyip Erdoğan ve onun kadroları yönetecek. Seçim sürecinde tansiyon yüksekti. Rakipler birbirini kıyasıya eleştirdi. Hatta söylenenler bazen ‘eleştiri’ sınırını, yapılanlar bazen ‘siyasi rekabet’ çizgisini zorladı.
Ama öyle ya da böyle o dönem bitti. Şimdi ‘hep birlikte’ önümüze bakma zamanı. Kazanan Erdoğan değil, rakibi Kemal Kılıçdaroğlu olsaydı da bu cümlelerle başlayacaktım yazıya.
KAYBEDENLER KULÜBÜ
İlk turda ittifaklar, ikinci turda ise ittifakların desteklediği iki aday yarıştı. Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu şimdi partisinin iç gündemine dönecek. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de öyle.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) geleneksel olarak ‘iç harareti’ pek düşmeyen bir parti. Bu durumun adı kimilerine göre ‘parti içi demokrasi’ ya da ‘çok seslilik’; kimilerine göreyse ‘her kafadan bir ses çıkması’, ‘karmaşa’ veya ‘iç karışıklık’. Kılıçdaroğlu’nun önünde iki yol var. Ya aktif siyasi hayatına nokta koyup sahneden çekilecek ya da “Türkiye bu şekilde beş yıl daha gidemez, muhakkak bir erken seçim olacak, dolayısıyla bir ihtimâl daha var” diyerek koltuğunda kalmak için güç sarf edecek.
Tabii bir de yerel seçim hedefi... Benzer bir durum İYİ Parti’de de var. Akşener parti içinde kendisine bayrak açanlarla kurultayda paylaşacak kozlarını. Ve bu arada muhtemelen artık ‘Millet İttifakı’ diye bir yapı da kalmayacak. 10 ay sonraki yerel seçimlere yakın zamanda, yeni ittifakların oluşması ihtimalini şimdiden öngörebiliriz.
Hele de TBMM sandalye dağılımı düşünüldüğünde… (Bu nokta üzerine daha çok konuşacağız.)
İKTİDAR CEPHESİ
Seçimin galibi Tayyip Erdoğan ise yeni dönemde ülkenin çözüm bekleyen büyük sorunlarına mesai verecek. Başta da ekonomi... Cumhur İttifakı’nın önemli parçası Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile Sinan Oğan ilişkisi siyasetin başlıklarından biri olabilir ama bugünden görünen bu nokta gündemin tali konularından biri olarak kalır.
Bu satırlar, 12’nci Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ilk kez Külliye’de yapacağı ‘balkon konuşması’nın öncesinde kaleme alındı. Ama eminim Erdoğan o konuşmasında yine ‘85 milyonun Cumhurbaşkanı’ olduğunu vurgulayacak. Toplumun her kesimini kucaklayan bir üslup kullanacak.
Şimdi gözler güven tazeleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirleyeceği yeni kabinede olacak. Bundan sonra hepimizin beklentisi, Erdoğan’ın altını çizdiği gibi ‘kimsenin kaybetmediği’ bir Türkiye’de yaşamak. Ve tabii başta ekonomi olmak üzere, demokrasi, yargı bağımsızlığı, medya ve bireysel özgürlükler gibi konularda eksiklerin tamamlanması…
Seçim sonuçları hepimize hayırlı olsun. Unutmamamız gereken gerçek şu: Başka Türkiye yok ve bu ülke hepimizin.