Başta ağır ekonomik koşullar olmak üzere Türkiye, iç sorunlarıyla öylesine meşgul ki, hemen yakınımızda yaşanmakta olan büyük kriz hak ettiği yeri işgal etmiyor gündemde. Rusya – Ukrayna sınırındaki gerginlik dünya genelindeki kadar ilgi çekmiyor Türkiye kamuoyunda. Lâkin mesele ciddi. ABD’den (Amerika Birleşik Devletleri) gelen açıklamalar, Rusya Federasyonu’nun tavrı, NATO’nun pozisyonu ve nihayet Türkiye’nin temas ve girişimleri… Dünyaya bu gündemi armağan eden Moskova, Ukrayna hamlesiyle ne hedefliyor ve bu iş nereye varır? Bu soruları 2010 – 2014 yılları arasında Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi olan Aydın Adnan Sezgin’e sordum. Şu anda İYİ Parti Aydın Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi olan Sezgin ‘politikacı’ değil ‘diplomat’ şapkasıyla yanıtladı sorularımı. İşte Rusya’yı ve bölgeyi çok iyi bilen tecrübeli diplomatın tespit ve değerlendirmeleri:
MOSKOVA’NIN STRATEJİSİ
- Öncelikle, bunun çok ciddi bir kriz olduğunun görülmesi gerekiyor. Ben olayın, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali noktasına varmayacağını düşünüyorum ama bu durum krizin ciddi olmadığı anlamına gelmiyor.
- Şu noktaları görmekte fayda var. Öncelikle, Rusya’nın aradığı nokta ABD ile doğrudan muhatap olmak. Bunu yaparken Avrupa’yı (AB) bile devreden çıkarmak.
- Bu birçok açıdan önemli Rusya için. Bunu yaparak ‘batı bloku’nu parçalamış oluyor. Avrupa ile ABD arasındaki karşılıklı güvensiz ve kırılgan ilişki düzlemini lehine kullanmak istiyor Moskova.
- Putin bu adımıyla puan toplamaya çalışıyor. Asıl yapmaya ve kabul ettirmeye çalıştığı, Rusya’nın dünyadaki üç kutuptan biri olarak kabul görmesini sağlamak. Yani ağırlık merkezleri ABD, Çin ve Rusya olan üç kutuplu bir dünya… Putin yönetimindeki Rusya kendini öyle görüyor.
- Rusya attığı bu adım ve sergilediği tavırla, kendince prestijini artırıyor. Hem dünyaya hem de kendi kamuoyuna bu mesajı veriyor.
TÜRKİYE NE YAPABİLİR?
- Türkiye’nin müthiş katkıları olur bu sürece ama böyle arabuluculuk, “Gelin sizi barıştırayım” türü çocuksu çıkışlarla değil.
- Türkiye, sessiz diplomasiyi uygular, akıllı diplomasiyi uygular, Dışişleri Bakanlığı’nın kurumsal hafızasını devreye sokar. Ayrıca Rusya’ya karşı kullanılabilecek birçok belge ve anlaşma var. Bunlar da güçlü argümanlara dönüştürülebilir.
- Türkiye ile Rusya arasında madem çok kuvvetli bir dostluk var, en azından iki lider arasındaki kanal çok açık; o zaman Türkiye kendi konumunun imkân verdiği bir takım araçları devreye sokabileceğini anlatabilir Rusya’ya.
- NATO’yu topyekûn karşısına almaması konusunda Moskova uyarılabilir. Batı bloku ve NATO, Rusya tehdidine karşı bir araya gelip daha büyük bir dayanışma sergiliyor.
MONTRÖ
- Bakın Türkiye’nin elinde Montrö gibi bir araç var. Ankara, Montrö Boğazlar Sözleşmesini harfiyen uygulamakta olduğunu hatırlatmalıdır. Bunun alt mesajı Moskova tarafından gayet iyi anlaşılır.
- Türkiye’nin Montrö’yü harfiyen uygulaması, Karadeniz’de dengeyi bozmayacak ve bu gerginliği körüklemeyecektir. Aksi hâlde NATO Ukrayna’ya çok daha fazla destek verebilir.
- Türkiye’nin “Ben NATO ülkesiyim ama gerilimi körüklemeyeceğim” demesi, Montrö’yü hatırlatması bile tek başına önemli bir argümandır.