Giriş
Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024) bugün, ev sahibi Almanya ile İskoçya arasında (TSİ 22.00’da) oynanacak açılış maçıyla başlıyor.
Turnuva tam bir ay sürecek. Avrupa’nın en büyüğü, 14 Temmuz’da Berlin Olimpiyat Stadı’ndaki finalin sonunda belli olacak.
*
A Milli Futbol Takımımız F grubunda. İlk maçımız 18 Haziran Salı saat 19.00’da Gürcistan ile. Gruptaki ikinci randevumuz 22 Haziran Cumartesi akşamı 19.00’da Portekiz ile. Üçüncü ve gruptaki son maçta rakibimiz Çekya. Mücadele 26 Haziran Çarşamba saat 22.00’de.
*
Vincenzo Montella yönetimindeki ay yıldızlı kadronun Avrupa Şampiyonası’nda ortaya koyacağı performans sadece İtalyan teknik adam ve futbolcuların kariyerlerini etkilemeyecek. Ulusal takımın EURO 2024’teki başarı ya da başarısızlığı, TFF (Türkiye Futbol Federasyonu) yönetiminin kaderini de şekillendirecek.
Çünkü…
Federasyonda seçimli genel kurul 18 Temmuz’da yapılacak. Mehmet Büyükekşi başkanlığındaki TFF Yönetim Kurulu bu tarihi, Avrupa Şampiyonası’na göre belirledi. Federasyonda sandık, turnuvanın biteceği 14 Temmuz’dan sadece dört gün sonra kurulacak.
*
A Millilerin Almanya’da elde edeceği bir başarı, TFF Başkanı Büyükekşi’nin yeniden aday olmasını beraberinde getirebilir. Sahadaki bir başarısızlık ise muhtemelen mevcut başkanın koltuğuna sessiz sedasız veda etmesi sonucunu doğuracaktır.
Eğri oturup doğru konuşalım… Türkiye’de, politikacıların futbola ilgisi bir sır değil. Merkezi idare de yerel yönetimler de futbolla hep içli-dışlıdır bizim memlekette.
Hatırlayın; her seçim kampanyasında -iktidar, muhalefet fark etmez- bütün politikacılar seçim meydanlarında, gittikleri şehrin takımının atkısıyla çıkar kürsüye. Hatta Ankara, Adana gibi yerlerde, şehrin iki büyük kulübünün renklerini birlikte dolarlar boyunlarına.
Bu görüntü bir gerçeği ifade eder aslında. Siyasetçiler futbol dünyasının içindedir. Futbolun yönetimine doğrudan ya da dolaylı etki etmek isterler. Çoğu zaman da istediklerini yaparlar. Bu etki bazı dönemler az, kimi zaman ise çok olur. Kısa süre önce tamamlanan 2023-2024 sezonu gibi tartışmalı ve skandallarla dolu dönemlerde, doğal olarak, en çok siyasetin spora tahakkümü konusu tartışılır.
*
Geldiğimiz noktada diyeceğim o ki… Madem siyaset kurumu, Türkiye’de futbolun yönetimi üzerinde belirleyici bir etken, o siyasetteki hava futbola da yansımalı.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel arasındaki diyalog ve yüz yüze iletişimin nasıl olumlu sonuç verdiğini hep birlikte takip ediyoruz.
Erdoğan-Özel ikilisinin ortaya koyduğu tablonun nasıl pozitif bir hava yarattığını ve bu iklimin ülkenin geneline nasıl yansıdığını yaşayarak görüyoruz.
Siyaset kurumu bunu başarabiliyorsa, ülke futbolunun geleceği için de aynı performansı sergileyebilir. Hatta, sergilemelidir.
*
Siyasette de sporda da farklı renklerin düşman değil rakip olmayı başarması için herkes samimi destek vermeli.
Kitleleri harekete geçirmekte, futbol, siyasetten daha büyük güce sahip.
Spor kulüpleri, siyasi partilerden daha fazla taraftara sahip.
Bu ülkede insanlar gönül verdikleri renklere, oy verdikleri partiden daha sıkı bağlıdır.
Oy verdikleri parti seçimden seçime değişebilir ama tutulan takıma sadakat ömür boyudur.
Dolayısıyla, başta Tayyip Erdoğan ve Özgür Özel olmak üzere bütün siyasetçiler, 18 Temmuz’dan itibaren ülke futbolunun yönetimine tartışmalardan uzak, liyakatli isimlerin gelmesi için katkı vermelidir.
