Uzun bayram tatilinin son günü yarın.
Pazartesi itibariyle gündeme bıraktığımız yerden devam edeceğiz. 23 Haziran İstanbul-tekrar-seçimi... Binali Yıldırım-Ekrem İmamoğlu yarışı...
Cumhur İttifakı-Millet İttifakı arasındaki politik itişmeler, tartışmalar, karşılıklı suçlamalar...
Yaz sıcağında ağır siyasi gündem kaldığı yerden devam edecek. 23’üne kadar, dozu, gerilimi artarak üstelik. O yüzden, bugün de ‘tatil yazısı’ olsun dedim…
YEMEĞE, TATMADAN TUZ DÖKENLERDEN MİSİNİZ?
Hikaye şöyle… Vakti zamanında, büyük bir holdinge üst düzey bir yönetici alınacaktır… Bugünkü tabirle CEO. Görüşmeler, mülakatlar vs yapılır ve adaylardan biri öne çıkar. Öğrenimi, iş tecrübesi, referansları… Her şeyiyle patronun sağ kolu olmayı hak eden bir isimdir. Holding sahibinin (*) de içine sinmiştir. “Tamam” der patron. “Ailesiyle birlikte eve bir akşam yemeğine davet edin kendisini. Hem ailece tanışmış oluruz hem de özel konuları konuşuruz rahatça.” Ertesi gün müstakbel yönetici, holding sahibi ailenin evinde, yemek masasındadır. Yemek biter. Çay – kahve faslına geçilecekken patron şöyle der: “Evladım, bütün özelliklerinle ideal kişi sensin evet ama maalesef seni işe almıyorum.”
Masada buz gibi bir hava oluşur hâliyle. Tecrübeli iş insanı kendisine dönen bakışlardaki merakı şu sözlerle giderir: “Şirketimi senin gibi önyargılı birine emanet edemem. Yemeğe oturduk, önce çorbaya, sonra da ana yemeğe; tatlarına bakmadan tuz döktün. Yemeğin tuzu var mı, yeterli mi, bunu görüp anlamaya gerek duymadın. Yemeğin tuzsuz olduğu önyargısıyla hareket ettin. İşte bundan sebep, birlikte çalışmamız mümkün değil.” Hikaye bu… Kıssadan hisse net. Başlıktaki soru da orada işte… (*) O holding sahibinin ünlü iş insanı, merhum Vehbi Koç olduğu rivayet edilir...
ANKARA'DA NEFİS BİR MÜZE
Ankara’da bir müze var. Satranç Müzesi… Altındağ’da, bir eski Ankara evinde butik bir müze… Çıkrıkçılar Yokuşu’ndan inince yolun hemen karşısında, sokağın içinde solda…
(*) Avrupa ya da Amerika’daki örneklerinden eksiği yok, fazlası var. Her şeyiyle harika. Özellikle çocuklar için etkileyici, heyecan verici.
Dünyanın yarısından, 110 farklı ülkeden tam 703 değişik satranç takımı var müzede. Akın Gökyay’ın yaklaşık 45 yıldır yaptığı koleksiyon bu. 2012’de Guiness Rekorlar Kitabı’na girmiş bir koleksiyon…
Şirinler’den Harry Potter’a kadar bambaşka temalarda takımlar da var, keçeden balık kemiğine kadar değişik malzemelerden mamul olanlar da. Anlatmakla bitecek gibi değil. Gidip görmeniz lâzım. Ha bu arada… ‘Askıda bilet’ uygulaması da var müzede. Biz birkaç bilet alıp bıraktık askıya… Dediğim gibi, bir fırsat bulun ve ziyaret edin Satranç Müzesini. Nefis…
(*) Gökyay Vakfı Satranç Müzesi, Sakarya Mahallesi Hamamarkası, Basamaklı Sokak No: 3 Altındağ / Ankara.