Sporla; ya da biraz daha derine inersek, tenisle aranız nasıl bilmiyorum. Agassi-Sampras rekabeti mi daha çok ilginizi çeker yoksa Federer-Nadal mı? Belki de Novak Djokovic'in kendisiyle mücadelesini ve dünyanın eski bir numarasının iniş çıkışlarla dolu kariyerini takip etmeyi tercih edersiniz. Ancak şuna şüphe yok ki, tenise biraz olsun ilgi duyan ve yaşı 1980 Wimbledon finalini izlemeye yeten herkes Borg ve McEnroe rekabetini bilir.
"Borg vs McEnroe" tenis tarihinin unutulmazları arasında girmiş bu ikonik rekabeti konu alıyor. Ancak filmin adının hikayeyi tam olarak karşılamadığını söylemeliyim. Zira filmimiz, John McEnroe'dan ziyade Björn Borg'a odaklanıyor ve onun duygu durumunu merceğe alıyor.
KAĞIT ÜZERİNDE ÇOK FARKLILAR AMA...
Başrollerini Sverrir Gudnason ve Shia LaBeouf'un paylaştığı film, gerçek hikayeden beyazperdeye uyarlanmış bir spor draması. Kağıt üzerinde tamamen zıt iki karakterin mücadelesi gibi gözüken bu rekabet, aslında herkesin düşündüğünden çok daha fazla ortak nokta barındırıyor. "Buz gibi" ya da "makine gibi" olarak anılan Björn Borg'un, bu noktaya gelene kadar aslında neler yaşadığını, ruhunun derinliklerinde ne gibi fırtınalar koptuğunu; ve her daim volkan misali patlamaya hazır bir bomba olan rakibi McEnroe ile aslında ne kadar benzeştiğini görmek, filmin en çarpıcı noktalarından biri.
"Borg vs McEnroe"nun yönetmenliğini, 2010 yılında çektiği Armadillo adlı belgeselle tanınan Danimarkalı yönetmen Janus Metz üstleniyor. Gerçek bir hikayeyi, hele hele gerçek bir spor olayını sinemaya aktarmak bu kadar güç iken, Metz; zor olanı başarmış diyebiliriz. Ancak Borg ve McEnroe'nun iç dünyalarını keşfedip, ünlü birer sporcu olmadan önceki hallerini keşfederken zaman zaman filmin temposunun düştüğünü söylemek mümkün.
ALKIŞLAR SHIA LABEOUF'A
Ülkesi İsveç dışında çok da ünlü olmayan Sverrir Gudnason, Björn Borg rolüne göre biraz yaşlı görünse de son derece başarılı bir performans ortaya koymuş. Ancak filmin esas yıldızı, sık sık öfke nöbetlerine yenik düşen John McEnroe'yu canlandıran Shia LaBeouf... Nymphomaniac, Fury, Transformers serisi ve son olarak American Honey'de izlediğimiz LaBeouf, öyle kusursuz bir performans sergilemiş ki, insan "Keşke film McEnroe'nun hikayesine biraz daha odaklansaydı da LaBeouf'u daha çok izleyebilseydik" demeden edemiyor. Bu arada iki oyuncunun da gerçek Borg ve McEnroe'ya benzerlikleri, filmin sonunda göreceğimiz fotoğraflarda bir kez daha ortaya çıkıyor, haliyle kast seçiminden de etkilenmemek elde değil.
Kabul, "Borg vs McEnroe", türünün en iyi örneği değil. Ancak, 1980 Wimbledon finalini kimin kazandığını bilin ya da bilmeyin, "Borg vs McEnroe" izlenmeyi kesinlikle hak ediyor. Filmin görsel olarak çoğunlukla başarılı tenis sahneleri, sonlara doğru yükselen ivmesi ve tatmin edici finaliyle "Borg McEnroe", eve gider gitmez size YouTube'da 1980 Wimbledon finalini açtıracak kadar etkileyici.
"Borg vs McEnroe", Başka Sinema dağıtımıyla 8 Haziran'da vizyonda.