Oliver Stone biyografik film çekmeyi pek sever. Hatta onun kadar seven yönetmen var mıdır emin olamadım. Stone, bugüne kadar 'Büyük İskender', 'W.', 'Nixon', 'Doğum Günü 4 Temmuz', 'The Doors' ve 'JFK: Kapanmayan Dosya' gibi bilindik biyografiler çekti. 'Katil Doğanlar' ve 'Müfreze' gibi unutulmazlara da imza atan Amerikalı yönetmenin, yine biyografik türdeki son filmi 'Snowden', sonunda vizyona girdi.
Bilmeyenler için kısacık bir 'Edward Snowden kimdir' girişi yapalım... Eski CIA ve NSA çalışanı Edward Snowden, haziran 2013'te gizli belgeleri medyaya ifşa ederek dünyanın gündemine oturmuştu. NSA yani Ulusal Güvenlik Dairesi tarafından yürütülen gizli takip sisteminin detaylarını ortaya çıkaran Snowden, böylece NSA sızıntılarını başlatmış oldu.
SİZ OLSANIZ NE YAPARDINIZ?
Düşünün: Hükümetin 'güvenlik' adı altında sosyal medyadaki profilinize, mesajlarınıza, telefonunuza, bilgisayarınıza ve hatta web kameranızdan evinize ve yatak odanıza kadar erişebildiğini öğrendiniz. Ne yaparsınız? Susup işinizi yapıp, dolgun maaşınızla cebinizi şişirmeye devam mı edersiniz yoksa kariyerinizin, geleceğinizin ve hayatınızın kökten değişip yok olacağını bile bile bu durumu dünyaya mı duyurursunuz? Edward Snowden, ikinci yoldan gitti. Şimdi kimilerine göre "vatan haini" kimilerine göreyse "kahraman".
OLIVER STONE'U ÖZLEMİŞTİK
Mevzu kendiliğinden acayip ve ilgi çekici. İnanın filmi de öyle. Oliver Stone bir süredir şöyle "sağlam" bir film çekmemişti. Bir önceki filmi 'Savages' yani 'Vahşiler', bittiğinde 'fena değil' diyeceğiniz ama iki ay sonra pek hatırlamayacağınız bir film. 1987 yapımı 'Borsa'nın devamı niteliğindeki 'Borsa: Para Asla Uyumaz' keza öyle... Ama 'Snowden', hem izlerken hem de izledikten uzun süre sonra etkisinden kolay kolay çıkamayacağınız bir yapım.
SNOWDEN NEDEN BAŞARILI?
'Snowden', yurt dışında eleştirmenlerden karışık eleştiriler aldı. Misal, "Snowden'ın vikipedi sayfasını okusam daha heyecanlı" diyen sinema yazarı var. Oliver Stone'un, "bir kahramanlık hikayesi, komplo teorisi ve romantizmi" karıştırarak filmin içine ettiğini söyleyen bir yazar da var.
Bense tam tersini düşünüyorum. Bu üçünün dengeli bir şekilde birleşmesi bırakın filmin içine etmeyi, 'Snowden'ı üst noktalara taşıyor. Zira Edward Snowden'ın hayatı, ne yalnızca bir kahramanlık destanından ibaret ne de komplo teorilerinden. Snowden'ın işinin çokça etkilediği, inişli çıkışlı bir ilişkisi var, -ki filmde kesinlikle yer almalı ve alıyor da.
JOSEPH GORDON-LEVITT FAKTÖRÜ
Filmi alıp götüren bir de Joseph Gordon-Levitt faktörü var elbette. Her filmde oyunculuğunu bir üst seviyeye çıkarmayı başaran Gordon-Levitt'in Snowden'a olan benzerliği ve rolü için kalınlaştırdığı sesi gayet etkili.
POLİTİK GERİLİMCİLER BURAYA
İşin özü 'Snowden', Stone'un uzun zamandır çektiği en iyi film desek yanlış olmaz. Özellikle politik gerilim meraklıları ve gerçek hikayeleri beyazperdede izlemeyi sevenler için 10 numara 5 yıldız olmasa da gayet başarılı ve sürükleyici.
LA LA LAND ETKİSİ
Ülkenin karanlık gündeminden ne derece etkileniyorsunuz, ne sıklıkla umutsuzluğa düşüyorsunuz ve içiniz kararırken hayata tutunmak için hangi yolu deniyorsunuz bilmiyorum. Ama sizi bu ruh halinden birkaç saatliğine kurtaracak bir önerim var. Sinemaya gidin ve 'La La Land'i izleyin. Türkçe adıyla 'Aşıklar Şehri' parlak renkleri, nefis şarkıları, dansları ve farklı atmosferiyle sizi o sinema salonundan alacak, başka bir yerlere götürecek. Sadece 31 yaşında olan ve 'Whiplash'ten tanıdığımız müthiş yetenekli Damien Chazelle'in yönetmenliğini üstlendiği, Ryan Gosling ve Emma Stone'un uzuuun uzun alkışlanmayı hak ettiği 'La La Land' yılın kesinlikle en iyilerinden. Yine de küçük bir uyarı; "Bünyem müzikallere alerjik" diyorsanız eğer, biraz geri durabilirsiniz. Ama 'La La Land' bu önyargınızı kırmanızı sağlayacak film olabilir, şans verin, izleyin derim.