Efsaneleşmiş bir sanatçı, sporcu, müzisyen ya da siyasetçinin hayatını beyazperdeye aktarmak hakikaten zor iş. Herkesin gözünde ilahlaştırıp gönlünün en tepelerine koyduğu birini, derinlemesine incelemek, eğrisiyle doğrusuyla anlatmak herkesin harcı değil. Zaten iyisiyle kötüsüyle anlatsanız "Vay efendim, o öyle kötü biri değildi" derler. İyi yönlerini anlatsanız "eksik" iş yapmış bulunursunuz. Haliyle bu iş pek bi' zor.
İŞİN KOLAYINA KAÇMIŞLAR
Bugün gösterime giren Pelé: Birth of a Legend'ın yazar ve yönetmenleri Jeff Zimbalist ile Michael Zimbalist de benimle aynı düşüncede olmalılar ki, işin kolayına kaçmışlar. 1950 ile 58 yılları arasında odaklanan filmde, 9 yaşındaki Pele ile tanışıyoruz. (Akabinde onun 16 yaşına ışınlanacağız). O zamanlar henüz Pelé lakabını almamış, ailesi ve arkadaşları onu "Dico" diye çağırıyor.
PELE'DEN ÇOK BREZİLYA'NIN DOĞUŞU
Filmin hemen başında Brezilya'nın fakir kenti Bauru'nun çamurlu sokaklarında, ayağında ayakkabısı bile olmayan çocukların topu düşürmeden futbol oynamaya çalışmalarına şahit oluyoruz. Ancak Tanrı Kent filmini yakın zamanda yeniden izlemiş biri olarak, o sokakların bile bana çok gerçekçi gelmediğini söyleyebilirim. Ama yine de bunca fakirliğe ve zor hayat şartlarına rağmen, çocukları gerçekten mutlu eden şeyin futbol ve dostlukları olduğunu görebiliyoruz. Ardından Dico'nun nasıl "Pelé" olduğu işlenirken, alttan alttan da kimliğini kabul etmekte zorlanan Brezilya'nın ve süper gücü futbolun doğuşunu izliyoruz.
MASAL GİBİ BİR BİYOGRAFİ
Bu anlatım şeklini biraz fazla "masalsı" bulduğumu söylemeliyim. İyilerin "melek gibi", kötülerinse "taş kalpli ve hin" olarak resmedilmesine bir masallarda bir de Brezilya dizilerinde rastlıyoruz ne de olsa. Bir de kötülerin sonradan doğru yolu bulup, o hinliklerinden bir çırpıda kurtulması ve katıksız iyiye dönüşmeleri var ki... Bu filmde o da mevcut! İsveç teknik direktörünü görünce kesinkes bela okuyacaksınız mesela. Futbolcular, taraftarlar keza öyle... Pelé'nin diz sakatlığı öyle bir dramatize edilmiş ki şaşarsınız! Sonuç olarak ayakkabı boyacısı gariban bir çocuktan, koskoca ülkeyi birleştirmeyi başaran bir efsaneye dönüşen Pelé'nin hikayesi, mutlu sonla biteceği çok belli bir masala dönüşüyor işte.
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİNE ALKIŞ
Tüm bu uçukluklara ve gerçeklikten kopuşlara rağmen, Pelé: Birth of a Legend kendini izletmeyi başarıyor. Bunda Matthew Libatique'in sinematografideki başarısı, filmde rol alan çocukların keyifli futbolu ve A.R. Rahman'ın müziklerinin etkisi büyük. Ha bir de Ginga hakkında bir şeyler öğrenebilirsiniz. "O ne" demeyin, filmi izleyince görürsünüz.
FİLMDEN "GOL" BEKLEMEYİN AMA...
Pelé kariyeri boyunca çıktığı 1363 maçta 1281 gol atmış. Biyografisinin ise onun kadar golcü olduğunu söylemek güç. Ama ne bileyim, çocuğunuza futbolu sevdirmek falan istiyorsanız ya da birilerine hayata dair pozitif mesajlar aşılayabilmek, Pelé: Birth of a Legend biçilmiş kaftan.
30 Eylül 2016, Cuma 11:20
Haberin Devamı