Her ne kadar Gölgelerine yayınlanalı üç ay gibi bir zaman geçmiş olsa da, "geç olsun güç olmasın" diyerek albüm hakkında birkaç kelam etmek istiyorum. Lafı fazla dolandırmayacağım. Gölgelerine'yi neden dinlemelisiniz? Başlıyorum anlatmaya.
1- Albümdeki her bir parça, sadece dinlenecek birer şarkı değil, okunacak birer şiir.
2- Tuğçe Şenoğul'un sesi, ağdalı yorumlarla ağırlaşmadan, elimize yapışan hamur gibi bizi yormadan, dinletiyor kendini. Albümün karanlığına rağmen tüy gibi hafif ve naif.
3- Gölgelerine, karanlık atmosferiyle ilk dinlediğiniz andan itibaren sizi avucuna almayı başarabiliyor. Öte yandan içinizi kasvetle doldurup bunaltmadan tekrar tekrar dinleme isteği uyandırıyor.
4- Bir zamanlar işlerini severek dinlediğimiz isimler, "Sezen ablalarının, Yıldız ablalarının" izinden giderek birer Sıla'ya dönüştüler ya da dönüşmek üzereler. Bu cümlede amacım Sıla'yı yermek değil elbette. Şunu demek istiyorum; bir Sıla var zaten, benzerlerine ihtiyacımız var mı gerçekten? Tuğçe Şenoğul ise bu piyasada özgün olabilmeyi başarıyor ve müzikle geçirdiği onca yıla rağmen bir şeye ya da birine dönüşmeden müziğini yapıyor.
5- Gölgelerine, her dinleyişinizde farklı bir favori şarkı belirleyebileceğiniz kadar dolu bir albüm. Boş şarkı olmayan, atlaya atlaya dinlemediğiniz albümler bulmak, çok ama çok zor artık.
6- Gölgelerine, Jakuzi’den Taner Yücel ve Bubituzak’tan Görkem Karabudak prodüktörlüğünde kaydedildi. Bu isimlerden boş çıkmaz desek, yanlış olmaz.
7- Son olarak bir anekdot eklemek isterim. Tuğçe ile yıllar önce Moda'da sıcak bir haziran akşamı tanıştık. Moda'daki banklarda hayli üzgün bir şekilde oturan bendenizi görüp yanıma yaklaştı ve iyi olup olmadığımı sordu; oturdu, sohbet ettik. Bu nefis şarkıların sahibi, böyle de güzel kalpli bir insan.
20 Mart 2018, Salı 12:48
Haberin Devamı