Ne TOMA’dan sıkılan su, ne atılan gaz bombaları korkutuyor artık insanları. Çünkü su kuruyor, gazın etkisi de geçiyor. Ne gözaltı, ne tutuklanma endişelendiriyor artık. Polisin tüm şiddetine, yargının adaletsizliğine de alışıldı. Korku duvarları yıkıldı. Tam bu aşamada “beyaz gömlekliler” çıktı ortaya. Gazdan da, TOMA’nın basınçlı suyundan da etkililer. Ellerinde pala ve tabanca ile ortalığa dehşet ve korku saçıyorlar. Yıkılan korku duvarını yeniden inşa etmeye çalışıyorlar. Onlara Gezi protestoları nedeniyle işleri bozulan “öfkeli esnaf” ya da “mekan sahipleri” diyorlar. Ellerindeki sopa, pala ve silahı öldürmek için değil korkutmak için kullanıyorlar. Polislerle sıkı fıkılar. Görüntülendiklerini biliyorlar, başlarına bir şey gelmeyeceğinden eminler. Sanki görünmek ister gibi beyaz gömlek giyiyorlar.
Dehşet saçıyorlar
Su ıslananı, gaz soluyanı etkiler, korku ise en uzaktakilerin ruhlarını bile esir alır. Onlar da televizyonlar aracılığıyla korkuyu tüm ülkeye yayıyorlar. Sanki görevlendirilmiş gibi tarihin en barışçıl eylemlerinden birisine katılanların başına nelerin geleceğini göstermek istiyorlar. Önce eli palalı Sabri Çelebi çıktı ortaya. İstanbul’un göbeğinde polisin gözü önünde yarım metrelik palayla Taksim Talimhane’de göründü. Polis ağabeylerinin arasında ne de rahattı. Polislerin nezaretinde Gezi eylemine katılan savunmasız insanları kovalıyordu. Bir kadına palasıyla vuruyor, sırtına tekmeyi de yapıştırıyordu. Polisler, mağdur kadın yerine palalı Sabri Çelebi’yi yatıştırmaya çalışıyordu. Sırtını sıvazlayıp evine gönderdiler. Tepkiler üzerine polis telefonla evini arayıp karakola ifade vermeye çağırdı. O da davete icabet etti. Etti de ne oldu? Savcı tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etti. Ama nedense “adam yaralama” ve “görevli memura mukavemetten” mahkemeye sevk ettiği Sabri Çelebi’nin elindeki yarım metrelik pala bir anda görünmez oldu. Ne ifadesinde ne de diğer evraklarda paladan tek satır söz edilmemişti. Mahkeme onu tutuksuz yargılanması için serbest bıraktı.
Korku simgeleri
Daha önce de oto hırsızlığından, zorla alıkoymadan, silahla tehditten gözaltına alınmış, iki kez de hakkında narkotik büro tarafından işlem yapılmış olan Sabri Çelebi, belli ki makbul bir vatandaş. Bu suçlara karışan birisinin polisle tanışıklığı da eskiye dayanıyor olmalı. Palalı saldırganın savunması da tanıdık; tahrik edilmiş, işleri bozulmuş, 600 bin TL borcu birikmiş. Tıpkı Taksim’deki Palmiye Otel’in sahibi Adnan Subaşı gibi. İşleri bozulmuş, dahası göstericiler otele girmeye çalışmış o izin vermemiş! O da beyaz gömlekliydi, onun elinde ise bir tabanca vardı. Göstericilerin arasına dalıp “Dağılın ulan” dedikten sonra havaya 4-5 el ateş etmiş ama kimseyi yaralamamıştı. Olaydan sonra ruhsatsız tabancayı atmıştı. Muhtemelen “kurusıkı tabancaydı” diyecek ve o da Sabri Çelebi gibi salıverilecek. Ama bu kişiler Gezi Parkı eylemine katılan, katılmayan herkesin aklında polisin koruduğu, hukukun dokunmadığı birer “korku simgesi” olarak kalacak.
10 Temmuz 2013, Çarşamba 05:00
Haberin Devamı