2010'da Instagram'ın hayatlarımıza girmesiyle birlikte, normal bir insanın boya ve kıl takviyesi olmadan sahip olmasının mümkün olmadığı kalın kaşlar, dolgun dudaklar, çilli suratlar girdi hayatımıza. Instagram'da en çok 'likelanan' fotoğrafların ortalamasına bakıldığında, birkaç ortak nokta bulunuyor. Bu suratlar aslında National Geographic dergisinin ABD'lilerin 2050 yılında benzeyecekleri kadının öngörüsüne benzetiliyor. Ne robot ne de insan. Ama hep genç. Elmacık kemikleri hep dolgun mesela, kaşlar hep yukarıda. Yer çekimi unsuru hepten pas geçilmiş, hiç var olmamış ya da yüce insan ırkına 'bana mısın' demiyor. İnsan, yüzüyle oynamayı seviyor, bir şekilde hayatımıza giren her sosyal medya kanalı, yüzümüzle oynayabildiğimiz, ön kamerayla kaşımızı gözümüzü çekiştirdiğimiz bir ürüne dönüşüyor.
SnapChat, mesajların anında kaybolması yani arşivlenmemesiyle bilinirlik kazandıktan sonra, bir anda yüz filtrelerinin tek tek denendiği, her kullanıcının bir anda kedi köpeğe dönüştüğü bir platform haline geldi. Uygulamaların ana kullanıcı paneli, ön kamera oldu. Ön kamera sayesinde herkes kendi kendisinin 'internet başrolü' oldu. Kendimizi halihazırda dünyanın en eski icatlarından aynada görmüyormuşuz gibi, dünyadaki başka insanların 'sonsuz kataloğu' internette de dönüp dolaşıp yine kendimizi izler olduk.
Ünlülerin yüzde 95'inde estetik ve photoshop var
Daha çok gördükçe daha fazla kusurun farkına varmak kaçınılmazken, artan ön kamera kullanımı ve selfie sayısına paralel olarak estetik ameliyatlar arttı. Estetik operasyon yaptıran ergenlerin sayısındaki artış, tesadüf değil. Amerikan Yüz Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Akademisi'nin 2017'de yayımladığı rapora göre estetik operasyon yaptırmaya gelenlerin yüzde 55'i selfie'lerinde daha iyi görünmek için bu kararı alıyor. Öyle ki geçtiğimiz yıl ilk defa, Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin yayımladığı bir araştırmada, “SnapChat dismorfisi/algı bozukluğu” isimli bir terim göze çarptı. Literatüre ilk kez giren ifade, kişilerin ‘sosyal medya filtrelerindeki versiyonlarına dönüşmek için ameliyat olmak istemeleri' anlamına geliyor. Yani kişi, ön kamerada gördüğüne, aynada ya da yeni uyandığında da ulaşmak istiyor.
Ünlülerin makyözü Colby Smith, insanların ellerinde fotoğraflarıyla estetisyenlerin kapısını çaldıkları ünlülerin ve 'Instagrammer ile Youtuberların' yüzde 95'inin yüz filtresi kullandığını söylüyor. Smith "Üstelik bu insanların yine yüzde 95'inin bazı kozmetik operasyonlar geçirdiğini söyleyebilirim. Bir şeylerin trend haline geldiğini görebilirsiniz. Mesela şu günlerde herkesin botoks ile kaşlarını kaldırması gibi" diyor.
Öğle arasında botoks devri
Öte yandan arz-talep oranına bağlı olarak bu estetik operasyonların fiyatı da düştü. 20 yıl önce estetik operasonlar pahalı, riskli ve kalıcıyken, karar vermesi zor prosedürlerdi. 2002'de Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi, botoksun kırışıkların önlenmesi için kullanılmasına onay verdi. Bundan birkaç yıl sonra botoksun, dolgu amaçlı olarak kullanılmasına da izin çıktı. Şu anda ise botoksun kullanılmadığı alan yok... Burun, yanaklar, çene hattı...
Botoks uygulamalarının 6 ay ila bir yıl arasında kullanılabilir kalması ise fiyat olarak 'uygun' bulunması sonucunu doğuruyor. Öğle arasında botoks yaptırıp ofise dönebildiğimiz bir çağ yani...
Amerikan Plastik Cerrahlar Derneği'nin paylaştığı verilere göre ABD'de 2018'de 7 milyondan fazla kırışıklıkları gideren nörotoksin, 2 buçuk milyondan fazla da dolgu enjeksiyonu uygulandı. Amerikalılar 2019'da kozmetik ameliyatlara 16.5 milyar dolar harcadı, bu operasyonların yüzde 92'sini kadınlar yaptırdı. Örneğin Kylie Jenner, Life of Kylie isimli kendi hayatını anlatan reality şovda, 15 yaşındayken bir çocuğun kendisine dudaklarının küçük olduğunu söylemesi üzerine ilk dudak dolgusunu yaptırdığını anlatıyor. Kozmetik ameliyatlar için artık öyle büyük değişiklikler istemeye ya da yaşlanma kompleksinin olmasına gerek yok, enjeksiyonlar sayesinde küçük müdahalelerin yapılabiliyor olması, 1997'de doğan birinin de estetisyenin kapısını çalmasına neden oluyor.