Kış gerçek anlamda doğanın yeni bir doğuma hazırlandığı dönemdir.
Peki cildimiz bu kış dönemine hazır mı?
Gelin bu soruyu cevaplayalım.
Kış tabi ki soğuk, kuru bir dönem ve bu dönem cildimizi de aynı derecede etkiliyor.
Nemin azalması, kuruluk, yer yer çatlakların görülmesi kuruluğun artmasına ikincil oluşan problemler olarak sayılabilir.
Cildimizi bu kuru nemsiz döneme nasıl hazırlayabiliriz?
Tabi ki cilt kuruluğunun plastik cerrahi alanında başarılı tedavileri mevcut.
Gelin sizler için bu konunun üzerinden gecelim.
Estetikte, güzellikte en yenisi en iyisi midir biraz bunu konuşalım istiyorum.
Neden bu konuyu tartışmaya açmak istedim çünkü tıp gelişen evrimleşen bir bilim dalı, bilimin olmazsa olmaz özelliğidir bu bir ahtapot gibi çok ayaklı ilerler ileriye doğru.
Ve günümüzün literatüründe bir başka jargon var o da trendler yani bir şeyin (giysi, araç, koku, film, bir cerrahi işlem ya da yeni bir gençleştirici teknoloji) popüler olması, bundan 200 yıl önce trend kelimesini dar bir çevre için kullanılıyor olurdu ama şimdi neredeyse dünyanın tümü bu trend kelimesinin arkasındaki kalabalığı oluşturuyor.
Peki bu trend ile tıbbın ne alakası var diyebilirsiniz.
Sosyal medyada önünüze bir sürü şey çıkıyor, özellikle benim branşım olan estetik plastik cerrahi ve hatta kozmetik dermatoloji alanlarında.
Şöyle yeni bir cihaz şunu yapıyor, şöyle yeni bir estetik işlemi şunu yapıyor, şöyle fransız askısı, böyle ispanyol paçası ya da geçen hafta yazdığım rus dudağı hikayesi.
Belki siz işin bilimselliğini takip etmediğiniz için, sanki tıp çok hızlı gelişiyor ve gelişimin sizdeki algısı öncesinin artık kullanılmaması gerektiği yönünde (bunu yeni model iPhone ya da moda bir rengin eski modanın yerini alması gibi düşünüyor olduğunuz için aklınızda rasyonalleştiriyor olabilirsiniz)
Ama tıbbın hikayesi bu kadar basit değil.
Son birkaç haftadır yazılarıma estetik cerrahi işlemlerine dair konuları önceleyerek yazmıştım.
Geçen gün bir hastamın, danışanımın benden ‘’russion lips’’ diye tabir ettiği bir dudak dolgusu sonucu istediğinde ve onun için internette görselleri aradığımda, çıkan sonuçları şaşkınlıkla izlediğimi belirtmeliyim. Ve bu dudak dolgusu konusunun ne olması gerektiğine dair bir plastik cerrah olarak felsefemi sizlerle paylaşmak istiyorum ki bu yüzümüzdeki en önemli organlardan birine böyle aykırılıklar yapmayalım.
Dudak nedir?
Dudaklarımız hem konuşmak hem yemek içmek için yaratılmış organlardır. Yüzümüzün alt 1/3 lük kısmın merkezinde yer alan, hem dediğim gibi bir işlevi olan ama aynı zamanda güzelliğimize de enfes değer katan çok önemli bir yapı.
Ayrıca; dudaklarımız hem tarihimizde hem edebiyatımızda yer bulmuş, şairlerin şiirlerin mısralarında tariflenmiş güzellik kriterlerinden de birisi. ‘Bal dudaklı’, ‘kiraz dudaklı’ olmak tanımları işte buralardan geliyor.
Yani dudak bizim estetik algımızda hem güzellik hem de çirkinlik kriteri sayılacak kadar önemli bir organ, onun için ona yapılan müdahalelere dikkat etmek gerek.
Herkes şanslı olmayabilir?
Evet bazen dudaklarımız doğuştan hacimsiz, belirli olabilir, bu bir kusur değildir .
Geçen haftaki yazımda alt yanağımızda yerleşen ve bulldog olarak tarif ettiğimiz, yanak sarkmalarını masaya yatırmıştık.
Bana gelen onlarca sorudan aynı bölgede yer alan, bu sefer biraz önde dudak altımızda yerleşen ve adını kraliçe Marie Antoinette’ten alan, telaffuzu zor ama söylendiğinde sizi daha entelektüel gösteren, yaşlılık işaretinden bahsedelim.
Marionett çizgileri!
Nedir bu marionett çizgisi?
Yüzün yaşlanması hep söylediğim gibi yüzümüzdeki cildin tek başına yaşlanması üzerinden oluşmaz, siz aynada görebildiğiniz kısmı olan cildiniz üzerinden yaşlanmayı nedenselleştirseniz de bu durum en derinden; kemikten başlayıp cildinize uzanan ve bir çok faktörün birlikte sebep olduğu süreçtir.
Marionett çizginizin oluşmasında 3 önemli etki mevcut.
Neymiş bu marionett çizginizi oluşturan 3 yaşlanma sebebi?
1- Tabi ki cildiniz zamanla kolajeni ve elastini kaybediyor ve hatta cildinizde bu iki önemli maddenin tükenmesinin yanı sıra, kolajen ve elastin cildinizde gençken düzenli görünümdeyken yıllanma süreci içinde düzensiz bir yumak görüntüsü oluşturuyor.
Yüz benim çalışmayı en sevdiğim alan ve aynı zamanda bedenimizde de gençliğin güzelliğin gösterildiği en güçlü podyum.
Yüzün zaman zaman ister ameliyatsız ister cerrahi yöntemlerle gençleştirilmesine dair yazılar yazıyorum yıllardır.
Bu hafta danışanlarımın ve hastalarımın en çok sorduğu sorulardan biri olan “bu yanaklardan sarkan “bulldog”ları ne yapacağız? Nasıl giderebiliriz?” Sorularına açıklık getirelim istedim.
Ağız kenarımızdan aşağı sarkan, çene hattında birikerek elimizle hafifçe yukarı çektiğimizde kaybolan ve halk arasında “bulldog” olarak adlandırılan durumla ilgili birçok şey yapılabilir. Durum vahim gibi dursa da estetik plastik cerrahinin çözümleri bitmez.
NEDİR BU BULLDOG İŞARETİ?
Yüz yaşlanırken yaşlanma sadece cildimizde gerçekleşmez. Yüzü yukarıda tutan bazı asıcı bağlar ve dokular zamanla yerçekimine bağlı aşağı yer değiştirir. Bu durum yüz yaşlanmasının en önemli özelliklerinden bir tanesidir.
Yüzümüz sadece bu yerçekimine bağlı aşağı yer değiştirmeyle yaşlanmaz. Aynı zamanda yüzümüzde bulunan ve yüze diriliğini veren bazı yağ yastıkçıkları boşalır veya bazıları ise boşalmaz ve hatta biraz hacimlenir.
Ve yine yüzümüzde bazı sabit noktalar vardı ki bunlar kemikten cilde sabit ve değişmez köprücükler oluştururlar. İşte sarkan ve boşalan yüz, ağız kenarında birikir ve bizim alt yanak yağ yastıkçığı dediğimiz, yüzümüzün diğer yağ yastıkçıklarının aksine içinin boşalmayıp sabit kaldığı bu yağ torbası yine bu sabit nokta üzerinde yığılır ve işte hastalarımın danışanlarımın aynada tariflediği ve köpeklerin sarkmış ağız kenarlarını ifade eden bulldog ifadesi oluşur.
Üstümüzdeki baskı yoğun. Bunu ben de metropolde yaşayan bir yetişkin olarak iliklerime kadar hissediyorum. Erkekleri kadınları gözlemliyorum. Gördüğüm şey nasıl kendimize baskı kurduğumuz… Sürekli birbirimize “Kendine iyi bak!” derken asla bakmamamız…
Kişisel gelişim bombardımanlarının sürekli eksik hissettirdiği, retroların asla bitmediği, tutulmaların üstümüzden geçtiği ve maalesef kışın geldiği zamanlardayız.
Sosyal medyadaki modellere benzemediğimiz için, o güzel kadınla beraber olamadığımız, o arabaya binemediğimiz için, o tatilde yakışıklı ve kaslı sevgilimizle o fotoğrafları çektiremediğimiz için, O’nun maaşını alamadığımız için…
Liste uzun hayat kısa!
Budist yazar Jack Kornfield, keşiş adaylarıyla yürürken kocaman bir kayaya rastlıyorlar. Hocaları “Sizce bu kaya ağır mıdır?” diye soruyor. Kornfield de “Çok ağırdır efendim” diyor. Övgü beklerken hocasından şöyle bir yanıt geliyor. “Taşımıyorsan değildir!”
Bu güzel kıssadan hisseye dayanarak diyeceğim şu: Taşımayın! Başkasının yükünü, bakış açısını, yargılarını taşımayın! Kendine iyi bakmak böyle mümkün olabilir.
Bedeninizle ilişkiniz nasıl? Aynada kendinize en son ne zaman alıcı gözle baktınız?
Bilin ki güzelsiniz.
Post bariatrik vücut şekillendirmeyi duyuyoruz son zamanlarda giderek artan sıklıkta. Ama ne demek olduğunu ve nasıl işlemler olduğuna çok azımız hakimiz. Bu hafta size bu cerrahi operasyona dair merak edilenleri anlatmaya çalışacağım.
Şimdi bir hasta düşünelim kadın ya da erkek olması fark etmez ve bu hastamız çok kilolu olsun, mesela 150 kg olsun, bu kilo alımı sebebi ister bir yeme bozukluğu ister bir psikolojik durum ister çocukluktan gelen bir refleks isterse de bir dönem geçirilmiş bir hastalığın sonucunda olsun , kişi artık obez ya da morbid obez olarak tariflenir.
Obez nedir? Boyunun kilosuna oranı(body mass index) 30 ve üzeri olan insanlara obez tanımı yapıyoruz genel olarak söylemek gerekirse. Bu kişiler diğer insanlara göre bazı hastalıklara daha yatkındır (örneğin kalp, tansiyon, şeker ) ve ömürleri diğer insanlara oranla daha kısadır yukarıda saydığım ikincil hastalık risklerinden dolayı.
Ve bu obez kişiler bu fazla kilolarını diyetle sporla veremediklerinde cevap kilo verdirici ameliyatlara kadar gelir.
İşte sizlerin sosyal medyada tüp mide olarak duyduğunuz bu kilo verme amaçlı yapılan cerrahi işlemlere bariatrik cerrahi ameliyatı diyoruz.
Peki, bu önündeki post ne demek?
İşte bu kilo verdirici tüp mide ameliyatlarından sonra bedenimizi yeniden şekillendirdiğimiz estetik cerrahi işlemlerine Post Bariatrik (kilo verme ameliyatları sonrası) Estetik İşlemler diyoruz.
Bariatrik ameliyatlar sonrası nasıl bir değişim yaşanır?
Karın estetiği erkek kadın herkesin gündemi.
Karında sarkmalar için ne spor, ne diyet, ne bölgesel incelme ürünleri çözüm olamıyor mu?
O zaman bu hafta karın estetiğinden ve karın germeden bahsedelim.
Karnımız neden sarkar?
Aslında bu sorunun en sık cevabı kadınlar için, doğum sonrası gevşemiş karnın yeniden toparlanamaması ve sarkmanın doğum sonrası devam etmesi. Bir diğer sebep kilo alıp verme sonrası karın cildinin sarkması. Bir başkası son zamanlarda sıkça duyduğunuz tüp mide operasyonları ile yoğun ve hızlı kilo verme sonucu karın cildinin sarkması. Ve en nihayetinde yıllanmak, gevşemiş bir karna sahip olmanın diğer yolu olarak karşımıza çıkıyor.
İşte bu çeşitli nedenlerle sarkan karnın toparlanması, gerilmesi ve eskiye dönmesi için yapılan yöntemlerden en etkili ve kalıcılığı en yüksek olanı karın germedir.
Karın germe ameliyatı nedir?
Sarkmaları gidermek ve karın bölgemizi daha ince, daha sıkı göstermek için yaptığımız cerrahi işleme Karın Germe Ameliyatı diyoruz.