Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “güvenli bölge” konusunda ABD ile mutabakata varıldığını açıklamıştı. Bunun üzerine “ABD’ye inanılır mı, güvenilir mi?” şeklinde bir samimiyet tartışması başladı. ABD'nin Suriye politikası belli. Türkiye'ninki de belli. Amerika için Türkiye bölgenin önemli bir ülkesi. Doğal olarak, ilişkilerini bozmak istemiyor, Türkiye'yi cepheden karşıya alacak bir söylemden uzak duruyor. Öte yandan, ABD’nin, bölgede kara gücü olarak silahlandırdığı YPG'yi safdışı bırakacak bir gelişmeye izin vermekten yana olmadığı da ortada.
ABD'nin bu siyasi/askeri tercihinin bilincinde olan Türkiye, bu tabloya razı olmadığını, askeri gücünü de devreye sokma seçeneğini öne sürerek ortaya koyuyor. Ankara-Washington denkleminin üçüncü bir ayağı daha var:
Moskova. Ankara, S-400'leri satın alma ısrarını sürdürerek, Moskova seçeneğini göz önüne getiriyor. Ankara, Moskova seçeneğini ABD'ye karşı koz olarak öne sürse de, durum oldukça karmaşık. Tıpkı ABD gibi Rusya da YPG’ye Türkiye'den farklı bakıyor. Şu da özellikle ilginç: ABD, PKK liderlerini arananlar listesini koyarken, Moskova’da, PKK bürosu, varlığını koruyabiliyor.
Çatışma yerine uzlaşma
Sonuç olarak konu Kürtlerin siyasi temsiline ve YPG’nin bölgedeki askeri-siyasi varlığının ne olacağı meselesine gelip dayanıyor. ABD göründüğü kadarıyla YPG’yi kollamaya kararlı. Türkiye'nin ısrarlı çabaları, sert dili, ABD'ye bazı geri adımlar attırıyor gibi görünse de, işin özünün değiştiğini söylemek zor. Anlaşılan o ki, Türkiye'nin talebi ve bastırması üzerine “güvenli bölge” kurulduğunda, YPG “resmen” bölgenin dışına çıkacak.
Bölgenin öte yanında, ABD ile birlikte YPG varlığı devam edecek. Hulusi Akar'ın “ABD’nin samimiyetine inanıyor musunuz?” sorusuna verdiği cevap, gerçek durumu ortaya koyuyor: “Samimiyet subjektif bir olay. Biz bunun yerine çok somut, şu anda sizlerle paylaşamayacağım hedefler koyduk, zamanla ilgili kontrol noktaları belirledik. Bunlara uyulduğu sürece birlikteliğimiz, beraberliğimiz işbirliğimiz memnuniyetle devam edecektir. (...)
Önemli bir konu olarak da muhatabımız olan askeri heyetin başkanına da PKK'dan hiçbir farkı olmayan YPG'ye özellikle silah ve mühimmat desteklerinin sonlandırılmasının acilen gerekli, zorunlu olduğunu, müttefiklik, stratejik ortaklık adına bunun şart olduğunu da açık ve net söyledik. Tedbir almalarını bekliyoruz.” Çatışma yerine uzlaşma ihtimalini, olumlu bir seçenek olarak görmek gerekiyor.