Cezaevlerinde baskıların arttığı, poliste işkencenin yaygınlaştığı yönünde şikayetlerin çoğalması üzerine, insan hakları örgütlerine bu konuyu sordum ve dünkü yazımda anlattıklarına yer verdim. Adalet Bakanlığı’ndan yazıma cevap geldi. Telefonla arayan Bakanlık İletişim Başkanı Bilal Çetin, Silivri Cezaevi'nde iki mahkumun değil bir mahkumun öldüğünü belirtti. Çetin, hükümlü Ferhan Yılmaz’ın intihar etmediğini, kalp durması nedeniyle yaşamını yitirdiğini ifade etti.
Bilgilerine başvurduğum İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticileri ise başka bir cezaevinde bir mahkumun daha öldüğünü haber aldıklarını söyledi. Dernek yöneticileri cezaevlerinde bir süredir neler yaşandığını öğrenmenin mümkün olmadığını söyledi. Üzerinde durdukları asıl meselenin bu olduğunu vurguladılar. Bilgi edinme konusunda ciddi zorluklar yaşadığını söyleyen İHD’nin şikayet ve talepleri şöyle:
Türkiye’deki hapishanelerin Türkiye’de faaliyet yürüten insan hakları örgütleri tarafından ziyaret edilerek incelenmesine Adalet Bakanlığı izin vermiyor. Bakanlık içeride faaliyet gösteren insan hakları kuruluşlarına kapattığı cezaevlerinin sanki dışarıdakilere açık olduğu izlenimini veriyor. Bakanlığa göre; Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından ziyaret edilerek denetleniyor. Bunun da yeterli olduğu belirtiliyor. Halbuki cezaevlerini ziyaret eden CPT temsilcisinin 2016 yılı raporunun açıklanmasına hükümet izin vermemiştir. Ocak 2021’de CPT’nin Türkiye ziyaretinden sonra hazırladığı rapor hâlâ açıklanmamıştır. CPT’nin açıkladığı raporlardaki tavsiyelerin de ne kadarına uyulup uyulmadığı konusunda herhangi bir açıklama yoktur. Ziyaretine izin verilen TİHEK, Cumhurbaşkanlığına bağlı bir devlet kuruluşudur. Sivil örgütlerin ise hapishanelerle ilgili ziyaretleri oldukça sınırlıdır, yeterli değildir.
Şeffaflık gerekiyor
İHD taleplerini şöyle özetliyor: Adalet Bakanlığı hapishanelerde bulunan yaklaşık 300 bin mahpusla ilgili düzenli bilgilendirme yapmıyor. İçeride yaşamını yitirenlerin hangi nedenlerle öldüğüne dair düzenli olarak bilgi sağlamıyor. Sadece basında haberler çıktığında, bu haberleri yalanlayacak açıklamalar yapıyor. Bakanlığa soralım; Son bir yıl içinde kaç sivil insan hakları örgütü ile hapishaneleri etraflıca görüşüp onların başvurularını değerlendirdiniz?
Örneğin Türkiye’de kaç tutuklu ve mahkum bulunuyor, bunların ne kadarı hasta, ne kadarı tedavi ediliyor, içeride cereyan eden olaylar hakkında bir soruşturma açılıyor mu? Bunların hiçbirinin bilinmediğini, o bilinmezlik nedeniyle tutuklu ve mahkum aileleri, son derece kısıtlı görüşme koşullarında edindikleri kısıtlı bilgileri kamuoyuyla paylaşıyorlar. Eğer ortalıkta yanlış bilgiler dolaşıyorsa bakanlığın kamuoyunu, sivil toplum kuruluşlarını bilgilendiren inandırıcı ve şeffaf tutumu sorunu çözer. Cezaevleri meselesi bir ülkenin demokrasi ölçütlerindendir. Bu konuda duyarlılığı artırmalıyız.