12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra kurulan Sıkıyönetim Mahkemeleri'nde yargılanıyoruz. Mamak’taki askeri birlik içindeki mahkeme salonunu Dev-Genç davasının sanıkları doldurmuş durumda.
En arka sıralar da ailelere ayrılmış. Dev-Genç, 1968 gençlik hareketlerinin yarattığı gençlik örgütü. Bir dönem üniversitelere tamamen egemendi. 1971 darbesinin ardından bu örgütün yöneticileri olan bizleri tutukladılar. Mamak Askeri Cezaevi'ne yerleştirildik.
Deniz Gezmiş ve arkadaşları da Mamak Cezaevi'nde. Dev-Genç davasında benim de içinde bulunduğum bir grup idamdan yargılanıyoruz. Ortada birkaç barışçı gösteri dışında bir iddia yok ama “Dev-Genç” adı yetiyor. Duruşma başladı. İddianame okundu.
10 Kasım 1969: Dev-Genç MYK Anıtkabir’de. Elinde megafon olan Atilla Sarp, sağ baştaki Oral Çalışlar.
Ardından General Ali Elverdi’nin başkanlık ettiği mahkeme heyeti kimlik tespitine geçti. Hakim soruyor: “Adınız?”, “Soyadınız?”, “Annenizin adı?” “Babanızın adı?” Ardından “Mesleğiniz?” sorusu geliyor.
Bu noktada iş karışıyor. Kimimiz, meslek bölümüne “Devrimci” diye yazdırıyoruz, kimimiz “Komünist”, kimimiz “İhtilalci.” Hakim de uğraşmak istemiyor, sekretere, “Yaz kızım mesleği komünistmiş” diyor.
1946 çok partili seçim
Bizim dönemin Dev-Genç Genel Başkanı Atilla Sarp endişeli. “Komünist”, “Devrimci” diyenlere kızıyor. “Böyle yaparsanız bizi asacaklar” diye tepki gösteriyor.
Sıra Atilla’ya geldiğinde hakim yine soruyor: “Adınız?” Atilla cevap veriyor. “Tam Demokrat Atilla.” Hakimin sabrı taşıyor: “Evladım onu meslek bölümünde söyleyeceksin.” Atilla ısrarlı, “Adım Tam Demokrat efendim...” O sıkıntılı ortam içinde gülmeye başlıyoruz. Atilla ise ismini açıklamaya çabalıyor, hakime dert anlatmaya çalışıyor.
Neden Tam Demokrat?
Türkiye 1946 seçimlerinde ilk kez çok partili rejime geçme denemesi yaşıyordu. Her ne kadar “açık oy gizli sayım” şeklinde ifade edilen tuhaf bir seçim yaşansa da bu seçim insanlarda umut doğurmuştu. Yeni bir Türkiye beklentisi oluşmuştu.
Atilla, 1946 doğumluydu. Atilla’nın babası bu ortam içinde oğluna “Tam Demokrat” adını vermeyi uygun görmüştü. Aklımda yanlış kalmadıysa Atilla’nın babası terziydi. TKP’nin terziler hücresindendi. O mahkemeden bu yana, neler neler yaşadık.
Türkiye’deki demokrasi arayışının tanığı olduk, iniş-çıkışların yarattığı yıkımları gördük… Atilla’nın babasının 74 yıl önceki beklentisinden bu yana ne kadar ilerleyebildik, merak ediyorum.